01/01/2020!

Son günlerde en çok konuşulan o gündeyiz işte.

Bugün 01/01/ 2020 Çarşamba… Yeni senenin bu ilk gününde takvimdeki rakamlar dışında ne değişti? Veya ne gibi bir harikuladelik, olağanüstülük bekleniyordu? Böyle şeylere inanan insan sayısı ne kadar da fazlaymış meğer!

Bu bakış, Batı’nın bize dayattığı kültürel yozlaşmanın bir sonucudur diyenler olabilir. Ancak artık bir hakikat var ki o da Batı’nın bize kültürel mirasını aktarma veya dayatma kabilinden bir durum söz konusu değil zira biz millet olarak tepeden tırnağa Batı’nın her şeyine bile isteye teşneyiz.  Tuhaf bir şekilde basiretimiz bağlanmış, kendi kültür ve medeniyet dairemizden hızla çıkıyoruz, Türk milletinin kültür ve ahlak seciyesinden uzaklaşıp aşağıya doğru âdeta en dibe çakılıyoruz.

Kültür emperyalizmi artık meyvesini vermeye başladı. Birilerinin gözü aydın!

Türk aile yapısı çatırdıyor, toplum alarm veriyor!

2020 yılında gönül istiyor ki artık toplumsal meselelerimiz konuşulsun, bütün ahlaki ve kültürel yıkımlar müzakere edilip çareler aransın lakin gazete ve televizyonların, sosyal medyanın biricik konusu hâlâ siyaset!

Beyler, hanımlar, niçin görmek istemezsiniz, niçin konuşmaktan kaçarsınız? Güçlü aile, güçlü devlet demektir, bilmez misiniz? Bırakınız CHP’nin saraya çıkıp çıkmadığını konuşmayı, siz adliye saraylarına, karakollara çıkan ailelerin içine düştüğü girdaba bakınız asıl!

Biz internet çağına toplum olarak hazır değildik! Sosyal medya ile evlerimizin mahremi esrarı kalmadı, lime lime dökülüp, çarşaf çarşaf ortaya saçılıyor. Eğitimin semtine uğramadığı, sayısı azımsanamayacak bazı kesimlerin, bu dönemde ciddi anlamda sosyolojisi değişti. Erkek de kadın da aile mefhumundan bihaber, gündelik heyecanların peşinde koşmaya, zaafları uğruna çoluk çocuğunu terk ve ihmal etmeye başladı.

“Dünyaya bir kere geldik, bir daha mı geleceğiz” diye ortaya atılan, içi fitne fücur kokan, aymazlık kokan, inançlı insanların kesinlikle itibar etmemesi gereken bu deyim, bu kadar taraftarı nasıl buldu, açıkçası aklımız almıyor! Yoksa biz hep böyle miydik?

Yarın parçalanmış ailelerin çocuklarının psikolojilerini konuşacak ve çareler arayacağız ancak biraz geç kalmış olacağız zira anne ve babanın istemediği ve hayatından attığı bu çocuklar, bize çok ağır faturalar ödetecek…

Ordu’da o masum genç kızı öldüren o alçak psikopatın hayatına baktığımızda anne ve babası tarafından itelenen, istenmeyen ve yurtlara verilen bir biyografi görüyoruz. Mutlu çocukluk geçirmiş, özenle, sevgi, şefkat ve merhametle büyütülmüş bir insanın psikolojisi ile istenmeyen çocukların psikolojisi arasında büyük ve derin uçurumlar vardır.

Bundan 15 yıl önce ABD’de okulları basan, sağa sola ateş eden, keyfe keder insan öldüren o psikopatlara baktığımızda bizim ülkemizde olmaz diye düşünüyorduk. Bugün geldiğimiz noktada durumlar hiç de iç açıcı değil zira gün olmuyor ki böyle olaylara şahit olmayalım…

Açık söylüyorum, bugünler bizim iyi günlerimiz daha! 

Aile Bakanlığı ülkenin bütün mahallelerinde “Aileye Psikolojik ve Ekonomik Destek Merkezi” kabilinden kurumlar açmalı, bugünden geleceğe yatırım yapmalıdır. Batı’da olduğu gibi en ufak gürültü patırtı çıkan aileye uzman gönderilmelidir… Ve her şeyden önce ekonomik durumu kötü olan aileye, devlet yardım elini uzatmalı ve bu aileleri takibe almalıdır.

Bunca psikolog, sosyolog ve öğretmen işsiz dolaşıyor, bu gençlere hem iş imkânı oluşturulmuş hem de bu kabilden ailelerin takibi yapılmış olur. Öğrencilere bedava kitap vermek yerine belki o bütçeyi aile kurumunun takibine aktarmakta fayda vardır.

Bu hususlarda mübalağa yaptığımı düşünen insanlar olabilir ancak böyle düşünenlere mahkeme ve karakol kayıtlarını öneriyorum. Hasılı 2020 yılında geliniz aileyi konuşalım ve çareler arayalım diyorum. Bu yılı da heder etmeyelim…

Zira 2021 yılına sadece bir yıl var!..