İşte 2013'te açıklanan 28 Şubat tutanakları...
Naip hakimlerin belgeleri okuyarak hazırladığı tutanağa göre, ‘irtica’ya karşı alınması gereken tedbirler listesi okunurken Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, ‘Kur’an kursları ve imam-hatipler kapatılıyor’ imajı oluşturulmamasını istiyor. Laiklik ilkesinin Türkçe ezandan vazgeçilmesiyle zedelenmeye başlandığını öne süren Genelkurmay Başkanı Orgeneral İ.Hakkı Karadayı ise ‘darbe uyarısı’ içeren ifadeler kullanıyor.
28 Şubat darbe davasına bakan Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevlendirdiği naip hakimler Süleyman Köksaldı ve Hakan Oruç, gelen belgeleri okuyarak inceleme tutanağı hazırladı. Hakimler, toplam 29 sayfa olan orijinal MGK tutanağının sadece son 8 sayfasında yer alan ifadeleri davayla ilişkili görerek kayda geçirdi.
Dönemin Genelkurmay Güvenlik Dairesi Başkanı Tümgeneral Fevzi Türkeri’nin kuruldaki ‘irtica’ konulu sunumuna ulaşılamadığı belirtildi. Hakimlerin mahkemeye verdiği inceleme tutanağında tarihi toplantıya katılan dönemin kurul üyeleri arasındaki diyaloglar dikkat çekti. Buna göre, MGK’da askerlerin hazırladığı ‘irticaya’ karşı alınması gereken tedbirler listesi okundu.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, kamuoyunda ‘Kur’an kursları ve imam-hatipler kapatılıyor’ imajı doğurulmamasını istedi.
Laiklik ilkesinin bozulmasının, ezanın Türkçe okunmasından vazgeçilmesiyle başladığını ileri süren Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın ise üstü kapalı olarak ‘darbe uyarısı’ içeren ifadeler kullandığı ortaya çıktı.
Karadayı, 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinin olacağını önceden hissettiğini aktarırken kuvvet komutanları ile arasında anlaşmazlık olmadığını, emir komuta birliği içinde olayları değerlendirdiklerini kaydetti.
İnceleme tutanağında, 18 maddelik kararlarla ilgili askerler ile siviller arasında yaşanan tartışmalar da yer alıyor. Merhum Başbakan Necmettin Erbakan’ın ‘sağlıklı inceleme için yarın kararlaştıralım’ önerisine Karadayı itiraz ediyor. Karadayı, “10 dakikada tamamlarız.” diye bastırıyor. Erbakan, “Önümüze koydular, imzalamak zorunda kaldık diyemeyiz…” karşılığını verince devreye Süleyman Demirel giriyor ve konu ertesi güne bırakılıyor.
Naip hakimlerin inceleme tutanağı, tarihi MGK toplantısına ilişkin ayrıntılar içeriyor. Cuma günü saat 15.00’te başlayan toplantı tam 8 saat 54 dakika sürdü. Konu, ‘özel müzakere’ başlığı altında gündeme alındı. Dönemin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Sönmez Köksal, “Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti devletine yönelik irtica tehdidinin boyutları nelerdir ve bunlara karşı alınması gereken önlemler nelerdir?” konulu sunumda bulundu.
Genelkurmay Başkanı söz alarak kendi yaptıkları çalışmanın sunularak müzakere edilmesini istedi. Genelkurmay İstihbarata Karşı Koyma ve Güvenlik Dairesi Başkanı Tümgeneral Fevzi Türkeri salona girdi ve takdimi tamamladı. Naip hakimler, inceleme tutanaklarına söz konusu irtica ile ilgili takdim metninin ana tutanakta olmadığı yönünde not düştü.
Tutanaklarda ‘BÇG talimatı’ bulunamadı
28 Şubat davası sanıkları, davanın temelini oluşturan Batı Çalışma Grubu’nun (BÇG) Milli Güvenlik Kurulu (MGK) talimatı doğrultusunda kurulduğunu ileri sürerek kendilerini savunmuşlardı. Ancak, naip hakimler, böyle bir bilgiye ulaşamadı. İnceleme tutanağında, 28 Şubat MGK toplantısında BÇG’nin kurulması ve faaliyetlerine dair karar alındığına ilişkin bir ifade yer almadı.
Çevik Bir: Emri Karadayı verdi
28 Şubat davasında ilk savunmayı yapan 2 numaralı sanık emekli Orgeneral Çevik Bir, emirleri Genelkurmay Başkanlığı’ndan aldığını söyledi. Bir, Batı Çalışma Grubu’nun (BÇG) adını kendinin verdiğini belirtirken, “Benim annem de başörtülüydü.” ifadeleriyle kendini savundu. Bir, “İsmail Hakkı Karadayı benim kanalımla Cumhurbaşkanlığı’na istihbarat aracılığı ile brifing verilmesini istedi. Genelkurmay Başkanlığı’nda Fevzi Türkeri tarafından verilen brifingde Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve ben yer aldım. Söz konusu brifing Cumhurbaşkanı emri ile sunulmuştur.” ifadelerini kullandı. Bir, “İrticayı biz tehdit olarak belirlemedik. İsmail Hakkı Karadayı, MGK toplantısındaki alınan kararları özetleyerek ve alınacak önlemleri takip edelim talimatı vermiştir.” dedi.
İşte tarihî diyaloglar
Mahkemeye sunulan MGK toplantısındaki diyaloglar özetle şöyle:
Tansu Çiller (Başbakan Yardımcısı): Çare demokrasidedir. Kanunlara aykırı bir durum varsa biz bunu uygularız. Dıştan müdahaleler varsa (İran gibi) bunun da gereği yapılır, yapılmıştır da. 8 yıllık temel eğitim Meclis’e gönderilecektir. Laikliği de dini de partizanlaştırmamalıyız, mezhepler üzerinde de partizanlık yapılmamalıdır. Bu uzun senelerin birikimi olan bir olaydır. Bir anda zecri tedbirlerle çözülmesi ters tepki yaratır. Basın bildirisi uygun bir şekilde hazırlanmalı.
Süleyman Demirel (Cumhurbaşkanı): Genelkurmay’ın iddiası çok önemli bir beyandır. İrticanın Cumhuriyet’in kurulduğundan beri en büyük tehlike halini aldığını belirtiyor. Devlet kendisine yönelen tehlikelere karşı gerekli tedbirleri alır. Bunlar arasında hassas bir konu var. Kamuoyunda Kur’an kursları, imam hatip okulları kapatılıyor imajı yaratılmamalı.
‘TÜRKÇE EZANI HUŞU İLE DİNLERDİK’
İsmail Hakkı Karadayı (Genelkurmay Başkanı): Laiklik ilkesinin bozulması ezanın Türkçe okunmasından vazgeçilmesiyle başladı. Benim hâlâ kulaklarımdadır. Ezanın Türkçe okunurken duyduğum huşu ve
Bir cezaevine müdür atanacak, bir milletvekili birisine tavassut ediyor. Adamın sicili bozuk, bakanlık uygun görmüyor. Milletvekili diretiyor, bu kişinin abdestinde ve namazında olduğunu söylüyor, adamın tayini oluyor. Din istismarına son vermek lazım. Bugün karşılaştığımız bu olaylar küçümsenerek tedbir almakta geç kalınmamalıdır. PKK hareketi de 1984 yılında yeni başladığında küçük görüldü. Bugünlere gelindi.
(Tarihler tutanaktaki gibidir.) 1961 ihtilalinin olacağını 1955’te üsteğmen iken hissetmiştim. 1972 muhtırasından önce de kurmay binbaşı iken bunun olacağını tahmin ediyordum. 1982 öncesi olaylardan da neticesini tahmin ediyordum. Bugün bazı dedikodular çıkarılıyor, kuvvet komutanları ile aramda anlaşmazlık olduğu yolunda. TSK emir komuta birliği içinde olayları değerlendiriyor ve buraya getiriyor. Çare bulmak lazım. Ülke güvenliği ve selameti için bu şart.
‘MİLLETTE ENDİŞE UYANDIRMAYALIM’
Necmettin Erbakan (Başbakan): Bizim yapmamız gereken şey insanlara aydın, çağdaş Müslümanlığı öğretmektir. Çocuk Müslüman oldukça, dinini öğrendikçe, vatanını devletini daha çok sever. Bazı insanlar dini istismar ederek devlete karşı geliyorlar. Bu konuda tedbirler alırken işin aslına inmek lazım, halk bir şeye karar vermişse ona güvenmeliyiz, onun kararına saygı duymalıyız. Yoksa halk partisi zihniyeti, laikliği din düşmanlığı anlayışı hakim olur. Demokrasi ve laikliği korumak için tedbirleri almalıyız. Ancak bugünkü basının baskısıyla bu tedbirlerin alınması zor. Basına verilecek bildiriyi dikkatle hazırlayalım. Millette, Avrupa’da, endişe uyandıracak bir hava vermeyelim.
Güven Erkaya (Deniz Kuvvetleri Komutanı): Elimdeki kitapta Sayın Erbakan’ın cihatla ilgili ifadeleri var. Buna göre parti toplantılarına katılmak, zekatı partiye vermek cihat.
Erbakan: Bilen bilmeyen o kadar çok şey yazıyor ki. Bunlar asılsız.
Çiller: Laikliği de siyasallaştırmamak, bazı gruplara mal etmemek lazım.
Erkaya: Sincan Belediye başkanına parti sahip çıkıyor, Milli Eğitim Bakanlığı Ukrayna’da laikliğe aykırı kitap dağıtıyor. Bayanlara para karşılığı tesettürlü kıyafet giydirilip Atatürk Bulvarı’nda dolaştırılıyor.
Erbakan: Bu hanımın ismini ve adresini verebilir misiniz?
Erkaya: Belki olabilir eğer isterse. Bu konularda savcıların kendiliğinden harekete geçmesi lazım, milletvekilleri ve belediye başkanları şeriatı övüyor, şeriat din demektir diyorlar.
Erbakan: Evet, bu konuların üzerine gitmek lazım.
Demirel: Bu konu yeterlice tartışılmıştır. Önce basın bildirisini mi kararlaştıralım yoksa kararı mı?
Erbakan: Basın bildirisini önce okuyalım, kararlaştıralım. Şimdi 9 saatlik yoğun bir çalışmadan sonra bu kadar maddeyi sağlıklı olarak değerlendirerek sonuca ulaşmak doğru olmaz, onun için bunu yarın inceleyip kararlaştıralım.
Karadayı:10 dakikada tamamlarız, yarına kalmasına gerek yok.
Erbakan: Bu gibi şeyler ayaküstü olacak işler değil, biz bunu bizim önümüze koydular, imzalamak zorunda kaldık diyemeyiz. Onun için bunu yarın inceleyelim.
Demirel: Biz bunu yarına bırakalım, metin üzerinde bazı rötuşlar da yapmak mümkün. İmam hatip okulları ve Kur’an kursları kapatılıyor imajını da yaratmayalım. Bu gibi yerleri genel sekreter yeniden düzenleyip yarın genelkurmay başkanı ve başbakan ile görüşür ve neticelendirirsiniz.
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller: İrtica yeni bir olay değildir. Buna da müsaade etmek, Cumhuriyetin tüm niteliklerini, Anayasa'yı değiştirmek mümkün değildir. Bu hükümet icraatıyla bu hassasiyet içinde olmuştur. Bizim isteğimiz hem demokrat hem laik Türkiye'dir. Çare demokrasidedir. Gayretimiz bunun içindedir.
Kanunlara aykırı bir durum varsa biz bunu uygularız. Dıştan müdahaleler varsa (İran gibi) bunun da gereği yapılır, yapılmıştır da.
Tırmanışa geçmeden. Eğitim reformu gündeme gelecek ve 8 yıllık temel eğitim meclise gönderilecektir. Dinin siyasallaşmasını yanlış buluyorum. Bunu hep söyledik. Din hiç kimsenin uhdesinde değildir. Bunun üzerinden oy avcılığı yapmak ülkeyi böler.
Bu arada laikliği de dini de partizanlaştırmamalıyız, mezhepler üzerinde de partizanlık yapılmamalıdır. Özet olarak, bu uzun senelerin birikimi olan bir olaydır. Bir anda zecri tedbirlerle çözülmesi ters tepki yaratır. Bu konudaki çözümleri zaman zaman kurulda gündeme getirmek lazımdır. Bu konunun basın bildirisi uygun bir şekilde hazırlanmalıdır.
İçişleri Bakanı Meral Akşener: İçişleri Bakanlığı olarak, yeni atanan Emniyet Müdürlerini görevlendirdik ve gereken talimatları verdik. Aynı şekilde gelecek haftalarda da valilerle bir toplantı yapıp dikkatlerini tekrar çekeceğiz ve bakanlık olarak bu konuda üzerimize düşen görevleri yapacağız ve konuyu hassasiyetle, dikkatle takip edeceğiz.
Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan: İrtica konusunda tedbirler alınırken samimi dindar kesim incitilmemelidir. Ortaöğretimde de din ve ahlak dersi programları gözden geçirilmeli devlet idarecileri tarafsız ve dikkatli olmalı adli ve idaresi tarafından reformlar yapılmalıdır.
DEMİREL: KUR'AN KURSLARI
VE İMAM-HATİPLER KAPATILIYOR İMAJI DOĞMAMALI
VE İMAM-HATİPLER KAPATILIYOR İMAJI DOĞMAMALI
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel: 678 sayılı din ve vicdan hürriyeti hakkındaki kanun da dinin siyasete alet edilmesini önlemek için çıkarılmıştır. 1982 Anayasasının dibacesinde kutsal din duygularının devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılmayacağı vurgulanarak yine dinin siyasete alet edilemeyeceği belirtilmektedir. Şimdi bu takdim de Genelkurmay'ın iddiası çok önemli bir beyandır. İrticanın cumhuriyetin kurulduğunda beri en büyük tehlike halini aldığını belirtiyor. Bu çok önemli bir husustur. Devlet kendisine yönelen tehlikelere karşı gerekli tedbirleri alır. Tedbirler de sıralanıyor nedir bunlar? Savcılar ve hakimler kanunları eksiksiz ve istisnasız uygulamalıdır. İnkılap kanunları Anayasa'nın 174. Maddesindeki kanunlar uygulanmalıdır. 8 yıllık temel eğitim esas alınmalıdır. Tarikatlar kapatılmalı, kıyafet kanunu uygulanmalıdır. Şimdi bu tedbirler arasında hassas bir konu var. O da kamuoyunda Kuran kursları, imam hatip okulları kapatılıyor imajı yaratılmamalı
KOMAN: AB'YE GİRECEK KADAR ÇAĞDAŞ MIYIZ?
Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman: Biz AB'ye girecek kadar çağdaş mıyız? Hiç kimse rejimin garantisi laikliğin garantisi olamaz bu ancak Anayasa'nın bu konudaki maddelerini koruyabilirsek geçerlidir. Yarın birileri gelip bu maddeleri değiştirir. Bunun garantisi olmaz.
KÖKSAL: MÜSLÜMAN MIYIM ŞÜPHEYE DÜŞÜYORUM
Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal: Ben muhafazakar sayılacak bir aileden geliyorum. Kendime göre Müslüman olduğumu sanıyorum. Ancak bunları gördükçe kendime acaba ben Müslüman mıyım diye sormak geliyor, içimden şüpheye düşüyorum. Türk halkı Müslüman olanlar ve olmayanlar diye bölünmek isteniyor.
KARADAYI: LAİKLİK İLKESİ EZANLA BOZULDU, TÜRKÇE OKUNURKEN EZANI HUŞU İLE DİNLERDİK
Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı: Bu takdim hazırlanırken benim tespit ettiğim maksat şu idi. Anayasalı rejimi işleterek demokrasiye sahip çıkmak. Çalışmamın maksadı budur. Demokratik sistem dışında arayışlar daima kaos olmuştur. 556 sayılı kanunda din istismarı yapmak vatana ihanet olarak kabul edilmiştir. Laiklik ilkesinin bozulması ezanın Türkçe okunmasından vazgeçilmesiyle başladı. Benim hala kulaklarımdadır. Ezanın Türkçe okunurken duyduğum huşu ve heyecan. Yasaların adil uygulanmaması halkın ahlakını bozar, ahlaksız insanın dini olmaz. Bir cezaevine müdür atanacak, bir milletvekili birisine tavassut ediyor. Adamın sicili bozuk, bakanlık uygun görmüyor. Milletvekili diretiyor, bu kişinin abdestinde ve namazında olduğunu söylüyor, adamın tayini oluyor. Din istismarına son vermek lazım. Anayasanın 24. Maddesi bu konuda bağlayıcı. Sonra herkesin uyması gereken kanunlar var. Bunların uygulanması sağlanmalıdır. Bugün karşılaştığımız bu olaylar küçümsenerek tedbir almakta geç kalınmamalıdır. PKK hareketi de 1984 yılında yeni başladığında küçük görüldü. Bugünlere gelindi. Şeriat şimdi küçük görülmemeli eğitim ve öğretim Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda çağdaş, devletin kontrolünde olmalı. Bakın şu elimdeki fotoğraf normal Anadolu insanının kıyafetini gösteriyor. Benim çocukluğumda bizim evin avlusunda çekilmiş. Şu fotoğrafta bugün İstanbul sokaklarında çekilmiş. “siyah çarşaflı kadınları gösteriyor.” Aradan geçen zaman içindeki farkı göstermesi açısından önemli.
KARADAYI: DARBENİN OLACAĞINI HİSSEDERİM
Ben 1961 ihtilalinin olacağını 1955 yılında üsteğmen iken hissetmiştim. O zamanki gelişmeler bunu bana hissettirmişti. 1972 muhtırasından önce de ben kurmay binbaşı iken bunun olacağını tahmin ediyordum. 1982 öncesi olaylardan da neticesini tahmin ediyordum. çünkü biz bunları en alt kademeden itibaren, bölükten taburdan itibaren aldığımız raporlardan çıkarıyoruz bütün bunlar toplanıyor ve bir netice çıkarılıyor. Bugün bazı dedikodular çıkarılıyor, benim kuvvet komutanları ile aramda anlaşmazlık olduğunu yolunda. Silahlı kuvvetler emir komuta birliği içinde olayları değerlendiriyor ve buraya getiriyor. Bunlara çare bulmak lazım. Ülke güvenliği ve selameti açısından bu şarttır.
ERBAKAN: MİLLETE
ENDİŞE UYANDIRMAYALIM!
ENDİŞE UYANDIRMAYALIM!
Başbakan Necmettin Erbakan: Önce Sayın komutanların samimi ifadeleri ve bu takdimleri hazırlayan MİT Müsteşarlığı, Genelkurmay temsilcilerine çok teşekkür ediyorum. Burada her şeyi açık kalplilikle yüz yüze konuşma fırsatını bulduk, çok faydalı oldu. Şimdi dünya daha çok dine önem vermeye başladı. Önceki devirlerdeki materyalist anlayış yerini yavaş yavaş güçlü manevi anlayışlara bırakıyor. Bu açıkça görülüyor.
Laiklik Müslümanlığa en uygun bir kuraldır. Bizim yapmamız gereken şey insanlara aydın, çağdaş Müslümanlığı öğretmektir. Çocuk Müslüman oldukça, dinini öğrendikçe, vatanını devletini daha çok sever.
Bazı insanlar dini istismar ederek devlete karşı geliyorlar. Bu konuda tedbirler alırken işin aslına inmek lazım, halk bir şeye karar vermişse ona güvenmeliyiz, onun kararına saygı duymalıyız. Yoksa halk partisi zihniyeti, laikliği din düşmanlığı anlayışı hakim olur.
Gerçek laiklik nedir?
1949 yılında kabul edilen kanunda yazılı. Konuya ilim ve akıl ile yaklaşılmış. Yobaz zihniyetten ülke zarar görür. Demokrasi ve laikliği korumak için tedbirleri almalıyız. Bunun için insanlara dinini öğretirken vatanı milleti demokrasiyi, devleti sevecek insan yetiştirmeliyiz. Ancak bugünkü basının baskısıyla bu tedbirlerin alınması zor.
Görüyorsunuz bu Hükümetin ekonomik alanda aldığı tedbirlerle ulaştığı başarılar gözle görülür hale geldi. (Bu konuda kartlara çizilmiş ekonomik göstergeleri ifade eden grafikler gösterildi) Şimdi bugün burada bunları görüştük. Dışarıda buradan çıkacak kararları bekleyen basın mensupları var. Bunlar bu konuyu iyice abarttılar. Bunun için basına verilecek bildiriyi dikkatle hazırlayalım. Millete, Avrupa'da, dışarıda endişe uyandıracak bir hava vermeyelim.
ERBAKAN, ERKAYA'NIN
İDDİASINI BOŞLUKTA BIRAKTI
İDDİASINI BOŞLUKTA BIRAKTI
Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya: Yasalara bilerek ihlal ediliyor. Bu cesareti partili milletvekilleri, belediye başkanlarının hareketlerinden alıyorlar. Bunlara mani olmak için öncelikle hukuk uygulanmalı, partililerin söylemleri ile eylemleri aynı olmalıdır. Bu elimdeki kitapta sayın Erbakan'ın cihatla ilgili ifadeleri var. Buna göre parti toplantılarına katılmak cihat, zekatı partiye vermek cihat, partiye yardım etmek cihat.
Erbakan: Bilen bilmeyen o kadar çok şey yazıyor ki. Bunlar asılsız şeyler.
Tansu Çiller: Şeriat laiklik konusunda kavram kargaşası mevcut buna mani olmak lazım. Bu arada laikliği de siyasallaştırmamak, bazı gruplara mal etmemek lazım.
Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya: Sincan Belediye Başkanına parti sahip çıkıyor, Milli Eğitim Bakanlığı Ukrayna'da laikliğe aykırı kitap dağıtıyor. Bayanlara para karşılığı tesettürlü kıyafet giydirilip Atatürk Bulvarında dolaştırılıyor.
Başbakan Erbakan: Bu hanımın ismini ve adresini verebilir misiniz?
Erkaya: Belki olabilir eğer isterse. Bu konularda savcılara suç duyurusunda bulunmaz lazım savcılar kendiliğinden harekete geçmek lazım, milletvekilleri ve belediye başkanları şeriatı övüyor şeriat din demektir diyorlar.
Erbakan: Evet, bu konuların üzerine gitmek lazım.
Çiller: Kadın haklarından vazgeçmemek önemli çağdaşlık laik demokrasiyle olur. Şeriat, laliklik konusunda kavram kargaşası mevcut buna mani olmak lazım. Bu arada laikliği de siyasallaştırmamak, bazı gruplara mal etmemek lazım. Netice olarak din üzerinden değil, hizmet üzerinden siyaset yapılmalıdır. Biz Hükümet olarak çıkardığımız kanun ve kararnamelerde Hükümet protokolüne uyduk laiklik aleyhine hiçbir kanun ve kararname çıkarmadık.
ÇÖREKÇİ: DEMOKRASİ İLE DİN NASIL BAĞDAŞACAK?
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ahmet Çörekçi: Teokratik düzende her şey Allah'ın emirlerine göre yürütülür. Demokrasilerde ise yürütme erki hükümettir. Hükümetler Allah'ın yeryüzünde temsilcisi olmadığına göre demokrasi dinle nasıl bağdaşacak.
Çiller: Şeriat deyince Anadolu'da din anlaşılıyor. Onun için bu konuda dikkatli olmak gerekiyor. Bizim uygulamamız Medeni kanun, çağdaş hukuk.
KARARLAR TARTIŞMASI
KARADAYI: 10 DAKİKADA TAMAMLARIZ
ERBAKAN: AYAKÜSTÜ OLACAK İŞLER DEĞİL!
Demirel: 'Burada tartışılan konu siyasi değil, güvenlik siyasetidir, güvenliğe ilişkin tehditlerdir. Siyasi yer, Bakanlar kuruludur. Şimdi bu konu yeterlice tartışılmıştır. Önce basın bildirisini mi kararlaştıralım yoksa kararı mı?
Erbakan: Basın bildirisini önce okuyalım, kararlaştıralım? Şimdi 9 saatlik yoğun bir çalışmadan sonra bu kadar maddeyi sağlıklı olarak değerlendirerek sonuca ulaşmak doğru olmaz onun için bunu yarın inceleyip kararlaştıralım.
Karadayı:Bunu 10 dakikada tamamlarız, yarına kalmasına gerek yok.
Erbakan: Bu gibi şeyler ayaküstü olacak işler değil, biz bunu bizim önümüze koydular, imzalamak zorunda kaldık diyemeyiz. Onun için bunu yarın inceleyelim.
Demirel: Biz bunu yarına bırakalım, metin üzerinde bazı rütuşlar da yapmak mümkün. İmam Hatip okulları ve Kur'an kursları kapatılıyor imajını da yaratmayalım. Bu gibi yerleri Genel Sekreter yeniden düzenleyip yarın Genelkurmay Başkanı ve Başbakan ile görüşür ve neticelendirirsiniz. Bunu öyle yapalım.