ABD’nin Irak’a müdahale ettiği Körfez Savaşı sırasında yıldızı iyice parlayan Genelkurmay Başkanı Colin Powell daha sonra Dış İşleri Bakanlığı da yaptı…Siyahi olması ve kazandığı şöhreti sebebiyle ABD’nin ilk siyahi Başkanı olması için aday olması gündeme gelmişti o yıllarda…Ancak kazanması kesin gözüyle bakılan Powell aday olmadı.. Kendisine niçin aday olmadığı sorulduğunda verdiği cevap o yıllarda benim ilgimi çekmiş olacak ki gazete kupürünü kesip saklamışım, geçen gün buna benzer notlarımı karıştırırken önüme çıktı. Tam da yerel seçim öncesi adaylıkların gündemde olması sebebiyle sizinle ve tabii aday olmayı düşünenlerle paylaşmak istedim..
Yıllardır siyasi hayatın içinde olan birisi olarak “adayım” diye ortaya çıkanlara fırsat buldukça “niçin adaysın?” diye soruyorum…
Çünkü, Belediye Başkanlığı emanet edilen “kamu parası, aracı ve karar hakkı” sebebiyle çok ağır bir “sorumluluk” gerektiren bir makam..
Bir de bir Müslüman olarak her kuruşun, her yapılanın hesabının verileceği bir Ahiret gerçeği karşısında bu ağır yüke talip olmanın ne kadar büyük cesaret gerektirdiğini düşündükçe “adayım” diyenlere daha bir dikkatle bakıyorum..
Çünkü, inanç ve geleneğimizde böyle bir görev büyük bir onur ve fırsat olduğu kadar son derece ağır bir neticeyle karşılaşmak söz konusu..
Üç beş yıllık dünyayı kazanmak için sonsuz ahireti kaybetme riskinin çokluğu bu tür görevlerin “talep edilen” den ziyade “uzak durulan, çoklukla kabul dahi edilmeyen” görevler olmuş.. Kabul edilmek zorunda kalındığında ise yükün/sorumluluğun/akıbetin ağırlığı yüzünden kamu hakkının zayi edilmemesi, adaletin tesisi için uykusuz kılı kır yaran hassasiyette bir an önce bitmesi için dua edilen bir görev olmuş…
İslam'ın ikinci halifesi Ömer bin Hattab(r.a.), vefat ederken "Yerine oğlunu aday göstermek istemez misin" diye sorulduğunda, "Bir evden bir kurban yeter" cevabı vermişti.
Hz.Ömer(r.a), Hazreti Peygamber(s.a.v.)'in rahle-i tedrisinde gönül terbiyesi görmüştü.
Hz.Ömer(r.a), taşıdığı yükü, Mehmet Akif'in mısralarına yansıyan şekilde şöyle anlatmıştı: "Ömer, Ömer nasıl aldın bu barı (yükü) sırtına sen?!."
Tarihimiz bu tür sayfalarla doludur…
Tarihimizden süzülen sayfaları okuyunca aynı inanç ve kültürün sahibi olduğunu iddia eden günümüz insanlarının bu makamlara bu kadar kolayca bu kadar fütursuzca talip olmaları dehşetli bir davranış biçimidir aslında…
İnanç ve geleneğimizi ezbere bilip, sık sık söyleyip hiç hayatımıza yansıtmadığımız için herhalde bu manzara…
Hz. Ömer diyor ki “Bir makama, mevkiye gelmeden önce o konuda derin ve köklü bir bilgiye sahip olun.”
Sokaktan geçen her hangi birine “Yarın sabah 9.00 da Belediye’ye gelin başkan siz olun.!” deseniz hiç kimse itiraz bile etmeyecektir…
Kendi işinde başarısız veya vasatı aşamayan ama ülke, şehir yönetiminde “uzman” insanlar topluluğuna dönüştük..
Allah(c.c.) Kuran-ı Kerim’de Nisa Suresi 58. Ayette diyor ki “Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder…”
Peygamberimiz Hz. Muhammet(s.a.v.) buyuruyor: ”Emanet zayi edildiğinde kıyametin kopmasını bekleyin. " Sahabe “Ya Resulallah(s.a.v.) , emanetin zayi edilmesi nasıl olur?" denince, “Görev ehlinden başkasına verildiği zaman kıyameti bekleyin..” buyuruyor.
Bu ayet ve hadisi okuyunca başkasına bakmadan önce kendimize dönüp kendimizi tartmalıyız.
“Talip olduğum makama, göreve ehil miyim?” sorusunu kendimize sormamız ve ona göre talip olmamız gerekiyor..
Bu bahsedilen imkansızı istemek değil olması gereken, bahse bile gerek yok aslında..
ABD Genel Kurmay Başkanı General Colin Powell’e niçin Başkan adayı olmadığı sorulunca verdiği cevap şu :”Çalışma masama oturdum, elime kalem aldım, önüme beyaz kağıt koydum ve yazmaya başladım…”Başkan olmalıyım çünkü,…..” ile başlayan cümleler yazmaya başladım…Sonra yazdıklarımı okudum.. Başkan olmak için yeterli, tatmin edici gerekçeler yazamadığımı gördüm ve aday olmamaya karar verdim...”
Başkan olmalıyım; çünkü, benim o kadar emeğim var, sıra bana da gelsin artık..
Başkan olmalıyım; çünkü, ben daha iyi yaparım..
Başkan olmalıyım; çünkü, ben falanın adamıyım, hem en sadık olanı…
Başkan olmalıyım; çünkü, benim de eşim dostum var biraz da bizim ekip faydalansın…
Ben başkan olmalıyım; çünkü, benim neyim eksik…
“Ben başkan olmalıyım; çünkü” diye başlayan cümlelerin böyle olmaması lazım elbette..
Bakıyoruz da çoğunda bu cümleler ve bu yüzden şehrimiz, ülkemiz adına endişeye kapılmamak mümkün değil…
Bu cümlenin devamı herkes tarafından hatta yerine talip oldukları tarafından bile kabul edilebilir gerekçeler ile doldurulması lazım…
Ne diyordu Hz.Ömer(r.a); talip olunan makam, mevki ile ilgili köklü ve derin donanım sahibi yani ehil olmak lazım…