Türkiye 16 Nisan 2017 Cumhurbaşkanlığı Sistemi Referandumu ile yeni bir dönemin kilidini açmıştı. Türkiye’yi bu döneme zorlayan değişim, yenileşme ihtiyaçlarıdır. Bu değişim ve yenileşme ihtiyaçları sadece sistemle sınırlı değildir. Aynı zamanda siyasal yapının, idari yapının, toplumsal yapının bütün alanlarında değişim, yenileşme ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir. Her yapı ihtiyaç duyulan değişim ve yenileşme ihtiyaçlarına cevap vermelidir.
16 Nisan Referandumu sonrası kilidi açılan kapıdan 24 Haziran seçimleri ile girildi. Daha işin başındayız. Kapıdan içeriye eksiksiz girilmesi, ona göre yenidünya kurulması kaçınılmazdır. Geriye dönüş yoktur. Bu yenileşme ve değişe ayak uyduramayan kurumlar, hareketler, ideolojik ve sosyal yapılar yok olmaya mahkûmdur.
Siyasi yapılarda buna dâhildir. Şu unutulmamalıdır, değişim ve yenileşme ihtiyaçları toplumun taleplerinden kaynaklanmaktadır.
Bu nedenledir ki 16 Nisan Referandumu sonrası bütün siyasi yapılarda değişim ve yenileşme talepleri ortaya çıktı. Fakat çıkan bu ihtiyaçlar sadece kadroların değişimi gibi yanlış anlaşıldı. O nedenle de kadro değişiklikleri hem CHP’de hem de AK Parti’de hızlı bir şekilde moda gibi gelip geçti. Oysa değişim ve yenileşme ihtiyaçları kadrolar ile sınırlı değil, anlayış, mantalite, fikir, yorumlama, değerlendirme, bakış açıları, analiz gibi bütün açılardan yapılması gerekiyordu. Anlayacağınız metal yorgunluğu değil mental yorgunluğu da söz konusuydu. Metal yorgunluğu giderseniz bile mental yorgunluğu gidermek için hiçbir siyasi partide bir hareketlenme yaşanmadı bugüne kadar. Hatta yeni kurulan Meral Akşener hareketi de bunu karşılayamadı.
Bizde siyasal zihin dağınıklığı, toplumun beklentilerine cevap verememenin temel göstergesi siyasal parçalanmışlıktır. 1990’lı yıllarda siyasetin hali bunun en güzel örneğidir. Koalisyonlar, azınlık hükümetleri, Meclis aritmetiği gibi.
Yenileşme, değişim ihtiyaçları toplum tarafından öncelikle mevcut siyasal yapılardan beklenir. Siyaseten gönül verdiği kadroların bu ihtiyaçlara uygun cevap vermesini bekler. Bu beklenti umutları çerçevesinde süre verir.
AK Parti’de 16 Nisan Referandumu sonrası partinin başına geri dönen Recep Tayyip Erdoğan’dan tüm bunları bekledi. Toplumun bu beklentilerine uygun önemli adımların atıldığı ağırlıklı olarak görüldü. Metal yorgunluğu çerçevesinde il-ilçe yönetimlerinde yenileşme, değişime gidildi. Önemli bir hava da oluştu.
Fakat önemli bir hata yapıldı. Yenileşme ve değişim, kadroların değişimi sanıldı. İl ve ilçe yönetimlerinin değişimi yapılınca meselenin bittiği zannedildi.
Bu konuda toplum değişim ve dönüşüm konusunda Recep Tayyip Erdoğan’ın gayretlerine inandı. Toplumsal algıda bunun ciddi yansımaları oldu. Fakat AK Parti Genel Merkez yönetimi toplumun Recep Tayyip Erdoğan’dan beklediği değişim ve yenileşme beklentilerine farklı yaklaştı. Erdoğan’ın yenileşme ve değişim için yetkilendirdiği kadroların yenileşme ve değişim denilince anladığı sadece 3-5 il-ilçe başkanı yerine yeni isimleri getirme şeklinde anlaması toplusal algıyı tersine çevirdi. Hatta önemli bir küskünler ordusu meydana getirdi. Yenileşme ve değişim umutları hızla yerini yeise bıraktı. Oysa toplumun yenileşme ve değişim talepleri kadrolar ile değil, kaynaşma ile kardeşlik hukuku ile samimiyetle, değişen ihtiyaçları karşılama ile çıkar gruplarından temizlenme ile idi. Zaten kadro değişiklikleri çıkar gruplarının değişiminden başka bir algı olarak kaldı. Bu konuda yapılan en büyük yanlışlık ise kişilerin başarı veya başarısızlığı algısına oturan değişim ve yenileşme girişimleri idi. Yapılması gereken Recep Tayyip Erdoğan’ın partinin başına yeniden gelmesi ile birlikte başarılı veya başarısız bütün il ve ilçe teşkilatlarını toptan feshedip yeniden yapılandırılması idi. Böylelikle küskünler ordusu oluşturulmayacaktı.
Sonuçta 24 Haziran’da yapılan seçimler göstermiştir ki toplumsal ihtiyaçlar çerçevesinde yenileşme ve değişimin yarım kalmasına yönelik seçmen uyarısını yapmıştır.
AK Parti 18 Ağustos’ta Büyük Kongre’ye gidecektir. Bu Kongre’de bugün yönetimde bulunan hiçbir unsur kalmamak üzere ciddi bir yenileşmeye gidilmesi için bir fırsat çıkmıştır. Genel Merkez başta olmak üzere bütün parti kadroları ile birlikte her alanda değişime ve yenileşmeye gidilmesi gerekmektedir. Yenileşme partinin üst kadrolarından başlayıp tabana doğru yayılmalıdır yani. Büyük Kongre sonrası ise toptan il ve ilçe hatta belde yönetimleri de dâhil bütün teşkilatlar tek kararla feshedilip yeni anlayış ve yeni bir yapılanmaya gidilmesi gerekmektedir.
Bu 16 Nisan ile başlayan Türkiye’nin değişim ve yenileşme hamlesine siyaset kurumlarındaki yansıması olacaktır. AK Parti’nin kurtuluşu bu Büyük Kongre’de ki değişim ile verilecek umutlara bağlıdır. Millet kesinlikle Recep Tayyip Erdoğan’ın aday belirlemelerde emanet ettiği Genel Merkez yönetiminin bıraktığı soru işaretlerini giderme imkânıdır.
Toplumsal değişim ve yenileşme ihtiyaç ve taleplerini yine en iyi AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan’ın karşılayacağından şüphe duymamaktadır. Toplumsal değişim ve yenileşme ihtiyaçlarına ve taleplerine AK Parti yeterince karşılıkta gecikecek olursa önümüzde aylarda siyasette kaos dönemi tekrar hortlayacaktır.
Artık mazeret dönemleri kapanmıştır. Değişim ve dönüşüm zorunludur. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçen Türkiye’nin her şeyi ile birlikte uyum sağlaması kaçınılmazdır.
Kalın sağlıcakla...