AZ BİLMEK İÇİN OKUMAK GEREK..
Bizlerin çocukluğunda büyüklerimiz genelde;
"Oku, oku da.. Baban gibi adam ol, eşşek olma.." diye hasihat ederlerdi.
Biraz garip nasihat ama, çoğunuza böyle diyen biri çıkmıştır çevresinde.
Okumakla ilgili dünyaya iz bırakmış filozofların da ilginç deyişleri var.
Montesquieu;
"Okumayı sevmek, hayattaki can sıkıcı saatleri güzel saatlerle değiştirmektir" derken
Franz Kafka;
"Bir kitap, içimizdeki donmuş denize indirilmiş bir baltadır" diyor.
En güzeli, en anlamlısı ise; yine Montesquieu'nun şu sözü:
"Az bilmek için çok okumak gereklidir.."
Hatırlatmama gerek yok.
Biliyorsunuz,
Cehaletten şikayetçi olmayanımız var mı?.
Yok!
Hemen bir olay duyduğumuz veya yaşadığımızda 'cahil kalmanın' kötülüklerinden konuşuruz.
Cehaleti, 'diplomasızlık' olarak algılamış olmamız ise, en büyük hatamız.
Kalp hastasına göz damlası damlatıp duruyoruz ama bir türlü iyileşmiyor.
Yanlış teşhisten sonra, tedavi amaçlı atılan her adım, hastalığı artırıyor.
Okuma yazma seferberliği yapıyoruz sık sık. Okumayı ve yazmayı öğretiyoruz insanlara. Okuyan, yazan sayılarına baktığımızda; "Bu nasıl seferberlik" demekten de kendimizi alamıyoruz.
Cuma hutbesinin bugünkü konusu da okumakla ilgiliydi.
Her Cuma namazında inanırmısınız yeni yeni şeyler öğreniyor;
Adeta bir kitap okumuş gibi hissediyorum kendimi.
Ayvalık Altınova Kadı Camiisi imamı Zeki Eser'in, "Kitap Okumanın Önemi" adı altında hazırladığı hutbeyi, bugünkü Cuma namazını kaçıranlar yanında gitmeyenlerle de paylaşmayı görev sayıyorum.
***
İnsanları diğer yaratılmışlardan ayıran en önemli özellik, onların okuma- yazma, öğrenme, düşünme, anlama ve anlatma yeteneğine sahip olmalarıdır. Bunlardan biri olan okuma ve yazma insan için en önemli faaliyettir. Kitaplar ve Peygamberlerin gönderilişi ve “Kaleme ve ondan sadır olana yemin olsun ki” (1) ayeti de bu faaliyetin göstergesidir.
Kitap; bilgi hazinelerinin anahtarı, gençliği kötü alışkanlıklardan koruyan bir kalkan ve insan ruhunun gıdasıdır. Kitaplar bize dilimizi ve de zamanımızı en doğru bir şekilde kullanabilmemizi öğreten rehberlerdir.
***
Hz. Ebu Bekir (r.a.) : “Kitaplar akıllı kişilerin bahçeleri, faziletli kişilerin güzel kokulu çiçekleridir.” derken mutluluğun kaynaklarından birinin, kitapta olduğuna işaret etmektedir. Bizler, ilk emri “oku” olan bir dinin mensubu ve “Bilenlerle bilmeyenlerin bir olmadığını” açıklayan ayetin muhatapları olarak çok kitap okumalıyız. Unutmayalım ki, “Kitap en iyi dost ve arkadaştır.” Kitap iyiyi ve kötüyü öğretir ve insanların ufuklarını açar.
Bunun yanında faydalı kitapları seçip evlatlarımızın bilgilenmesini sağlamak, ve zararlı olabilecek kitap ve yayınlardan da sakındırmak ise, en önemli görevlerimizdendir.
***
Ülkemizde basılan ve okunan kitap sayısını diğer ülkeler ile karşılaştırdığımızda okumaya verdiğimiz değer ortaya çıkmaktadır. Amerika’da 1000 kişiye 3000 kitap; Almanya’da 2700 kitap; Türkiye’de 1000 kişiye maalesef sadece 6 kitap düşmektedir. Japonya’da 1 kişi yılda ortalama olarak 6 kitap okurken, Türkiye’de 6 kişi 1 kitap okumaktadır.
Gençlerin yüzde yetmiş’inin hiç kitap okumadığı, nüfusumuzun yüzde kırk’ının hayatta hiç kütüphaneye uğramadığı, yetişkin nüfusun yüzde doksan beşinin sadece televizyon seyrettiği belirtilmektedir.
Televizyon izleme alışkanlığının da okuma alışkanlığı kazanmada en büyük engel olduğu ifade edilmektedir. Bu istatistikler “ilk emri oku olan” İslam dininin her mensubunu düşündürmeli ve okumaya sevk etmelidir.
***
Biz tarihimiz boyunca kitaba ve kitap ehline gönül vermiş bir milletin çocuklarıyız. O halde bütün ömrünü bu uğurda eser yazmak için harcayan âlim ve bilim adamlarımızın kitaplarını okuyalım, okutalım. Kütüphaneleri hazine bilelim, onlardan gereği gibi istifade etmeye çalışalım. Çocuklarımıza ve çevremizdekilere önemli günlerde kitap hediye edelim. Okuduğu ve sizinle paylaştığı her kitap için çocuklarımızı ödüllendirelim. Unutmayalım ki, günümüzün belli bir vaktini okumaya ayırmak çocuklarımıza okuma alışkanlığını kazandırmada en etkili yoldur.
Hutbemi peygamber efendimiz (sav)’in bir hadisiyle bitirmek istiyorum:
"İlim ve hikmet müminin kaybettiği malıdır. Onu nerede bulursa alsın."
***
Sözün özü,
"İlim Çin’de bile olsa alınız" hadisini batılılar bizden daha iyi uyguluyor.
Kitap alıp okumak bir yana, evlerimizdeki kitapların üstündeki bir parmak tozu silerken utanan kaç kişi var onu da bilmiyorum?
Deyimlerle başladık, bir atasözüyle bitirelim:
Okumayı sevmeyene dokuz hoca az!
Başka ne diyelim ki?