"Zengiler iyi okusun" başlığı altında vermişti bizim gazete vatandaşın sitemini.
O günden buyana değişen birşeyin olmadığını görüyoruz.
Bizim zenginlerin (!) en güzel yaptıkları işin veya yatırımın ‘rantiyecilik’ olduğunu belgeleyen girişim ve gelişmeler Balıkesir’in yarınları adına düşündürücü.
Bize böyle dedirten olay şu:
Biliyorsunuz Kuzey Çevre Yolu için start verildi. Değirmenboğazı mevkiinden Batı Çevre Yoluna bağlantılı olacak bu yol, bizim rantiyeticileri rahatsız etmiş!
Sudan ucuza kapattıkları arazilerin yol için istimlak edilebileceği endişesini taşıyan rantiyecilerimiz, Karayolları Genel Müdürlüğü ile Balıkesir Valiliği başta olmak üzere kurumların kapısını aşındırmaya, araya hatırı sayılır isimleri koymaya başlamışlar.. Bu rantiyecilerin kimler olduğunu söylememe gerek yok. En az benim kadar sizlerde biliyorsunuz bu anlı şanlı hemşehrilerimizi. ‘Yok biz bilmiyoruz’ diyeniniz varsa, gelin bana kim nerede nasıl arazi kapatmış belgeleriyle anlatayım sizlere..
Tekrar başa dönelim. Bir vatandaşımızın isyanından yola çıkarak 15 ay önce kaleme aldığımız yazıyla sizi başbaşa bırakalım..
***
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı A. Edip Uğur'u karşısında gören vatandaş adeta patlamış!
Herkesin kıyıda-kenarda 'dedikodu' üzerine konuştuğu ancak dillendiremediği konuları yüksek sesle haykırmış!
Adı Nihat Çakmak. Ak Parti'ye hiçbir seçimde oy vermemiş. Vermeyeceğini de açıkça söylüyor. 12 Haziran seçimlerinde CHP ve MHP arasından birni itercih edeceğini ilan etmiş.
27 yıl eğitim camiasına hizmet verdikten sonra emekliye ayrıldığını söyleyen bu hemşehrimiz, kentteki işsizliği dile getirip gençlerin geleceğine dikkat çekmiş.
Balıkesir'e, Balıkesirli işadamlarının yatırım yapmadığını savunarak, arsa spekülasyonu yaptıklarını iddia etmiş.
Gazete Balıkesir muhabirine dönerek; "Bunları yazma cesaretiniz varsa yazın. Bu kentin zengilerin okuyup bu kentte yaşayanların haklarında ne düşündüğünü iyi bilsin" diyen Çakmak şöyle devam etmiş:
"Balıkesir'in zenginleri tek bir şeyi çok iyi yapıyor. O da köylünün ve sıkışık durumdaki vatandaşın elindeki tarla ve arsaları, virane binaları sudan ucuza kapatmak. İmar planları değiştirterek rantlarına rant katmak. Balıkesirli zenginler alışkanlık haline getirdikleri arsa spekülasyonundan vazgeçip az da yatırım yapsınlar."
Çakmak'ın bu yaklaşımı gerçekten çakmak çakmak!..
Sokaktaki vatandaşın böyle düşünmesi ve ilin önde gelen isimlerine karşı bakışını ortaya koyan ifadeler üzerinde düşünülmeye değer bence.
Herhangi bir semte gidin. Kahveye oturun. Sohbetlere kulak misafiri olun ya da ‘Ne olacak bu Balıkesir’in hali?’ diye lâf atın işiteceğiniz sözler çok farklı değil..
***
Sadece vatandaş mı böyle düşünüyor dersiniz?
Geçenlerde gözüme çarpan bir gazete haberindeki ifadeler, sokaktaki vatandaşın görüşünü onaylar nitelikteydi.
Gazete muhabirinin konuştuğu isim, Balıkesir'i üç dönemdir parlamentoda temsil eden milletvekili Edip Uğur. Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu arasındaki bir sanayi tesisinin sahibi aynı zamanda..
Bu kentte, Uğur hakkında da çok şeyler söylendiğini duyduk, işittik.
Çakmak hemşerimizin dillendirdiği eleştirilerin benzeri Uğur’a da getiriliyor.
Muhabir, "hakkınızdaki eleştiriler için ne diyorsunuz?" sorusunu yönelttiğinde Uğur, şu karşılığı vermiş:
"Beni eleştirenler önce şunu görsün:
Arsa rantçısı değilim, imar değişiklikleri için siyaset yapmıyorum; ihale takipçisi olmadım.
Gemileri yakmışız, malı mülkü satmışız, gelip Balıkesir´e yatırım yapmışız. Yatırımlara devam ediyoruz, istihdam sağlıyoruz, ilk 500 büyük kuruluş içindeyiz.
Alnımız açık.. 61 yaşına geldim, Balıkesir için çabalıyorum. Balıkesir´e hizmet getirmek için çalışıyorum. Arsa rantiyecisi zenginlerimizle beni bir tutmayın, ben üretiyorum."
***
Bir tarafta sade bir vatandaş, diğer yanda bu kentin önemli işadamlarından biri.
Biri Ak Parti'ye muhalif bir isim, diğeri Ak Parti'nin hem üst düzey yöneticisi, hem de milletvekili.
Balıkesir'e bakışları arasında hiçbir fark yok.
İkisi de "arsa spekülasyonu"ndan, arazi rantçılarından dert yanıyor.
İkisi de Balıkesir'deki zenginlerin istihdam yaratacak yatırımlar yapmadığını söylüyor.
İkisi yanyana geldiklerinde Uğur, kendisi gibi düşünen vatandaşa "Ağzına sağlık" karşılığını vermiştir kesinlikle!
Dünya görüşü açısından birbirine zıt iki farklı yapıdaki ismin, ortak noktada buluşması sizce "tezat" mıdır, yoksa gerçeğin ta kendisi mi?
Bunun kararını siz verin.
***
Ve buna benzer bir sohbete de dün konuk oldum.
Kuyumcu Zekeriya Karakoç'u tanırmısınız bilmiyorum.
Tevfik Sağlam Paşa caddesi üzerindeki mekanı sağcısı ve solcusunun, işçisi ve işvereninin, amiri ve memurunun uğrak yeridir.
Hiç boş kaldığını görmüş değilim bugüne kadar.
Aslında her giden bir küçük altın alsa bizim Karakoç, vergi rekortmeni olur!
Ama nerde..!
Alışveriş tıkır, sohbet koyu..
Balıkesir'de neler olup bitmiş, kimler ne yapmış, hangi parti kaç oy alır, kaç vekil çıkarır?
Yerel siyaset üzerine kafa yoranlardan tutun, Balıkesir'in neden, niçin gelişemediğine dair her konuda ahkâm kesenle her an karşılaşabilirsiniz Karakoç'un mekanında.
Geçenlerde çay molası verdiğimde geçen gün,
İçeride iki üst düzey emniyetçi ile işadamı Rasim Türker vardı.
Sohbet koyu, konu Balıkesir'di.
Emniyetçilerin ne gibi yorumlar getirdiğine tanık olamadım ama, Türker, almış sazı eline dertli dertli çalıyordu:
-”Geçmiş yıllarda Balıkesir'de bir Balçelik vardı. Balsa vardı. Tümdöküm vardı. Bunların bir eşi benzeri Türkiye'de yoktu. Çok ortaklı şirketlerdi. Birlikte başarılmış, kurulmuş büyük fabrikalardı. O zamanlar bugün bizi sollayıp geçen illerin esamesi bile okunmuyordu.
Balçelik devam etseydi şimdi Balıkesir şimdi demir sanayiinde Türkiye'nin 1 numarası olurdu. Aynı şekilde Balsa ve Tümdöküm fabrikaları da.
Bizde parayı çok veren ‘yönetim kurulu başkanı sen-ben olacağım’ diye kavgaya tutuşunca koca koca fabrikaları batırdılar.
Hatta birinin başına otel sahibi geçmişti. Otelci ne anlar Metalurjiden. Getirsene başına bunun mühendisini, uzmanını.
Ticaret ve Sanayi Odaları akıllı davranamadı, geleceği göremedi, yön gösterici olamadı.
Profesyonel yöneticiliğe yönelinmediği, yeniliklere ayak uydurulmadığı için fabrikalar bir bir batarken, kötü örnek oldu.
O gün bugündür Balıkesir'de çok ortaklı şirketlerin yatırım yaptıklarını görmek zorlaştı.”
***
Buna benzer daha çok şeyleri hararetli hareketli anlatıp Balıkesir'in zengini diye bilinen, tanınan isimler için Çakmak ile Uğur'un ifadelerine eş değer cümleler kullanıyordu.
Balıkesir'i gelecekte güzel günlerin beklediğini, ancak bunun Balıkesirli yatırımcılar sayesinde değil, dışarıdan gelecek yatırımcılar sayesinde görüleceğini ısrarla savunuyondu. Karakoç'un mekanından ayrılacağı sırada Türker, "Bizim ağa babası olarak bildiklerimiz birbirleriyle çok iyi yarışıyor ama, istihdama ve ekonomiye katkı sağlayacak alanda değil. Arsa kapatmada, lüks arabada, İstanbul’un gözde mekanlarında akıllı ev almada. Yazacaksan yaz. Kesinlikle doğru. Ama benim adımı asla kullanma" demeyi de ihmal etmedi! (Biz böyleyiz işte. Atar, tutar. Sonra da bunları benden duymadın veya beni karıştırma deriz.)
***
Hangi konuda yarıştıklarını bilemem. Pek ilgilendirmiyor beni aslında.
Bizler, her ne kadar Balıkesir değişiyor, gelişiyor diye ısrar etsekte bu değişime, gelişime ve dönüşüme zenginlerimizin uyum sağlayamadığı veya lokomotifin birer parçası olamadığı görüşünde sokaktaki vatandaş.
Benim görüşüm ise şu;
Balıkesir'i konuşalım.
Dününü, bugününü sorgulayalım.
Geleceği için de plan yapalım.
Dillere destan olan sorunları ortadan kalktığına, yani devlet gereken altyapıyı sağlayıp görevi yerine getirdiğine göre, üstünü de biz dolduralım derim.
Konuşacaksak konuşalım ama, "leyleğin ömrü laklakla geçer" dedirtmeyelim.
2023'ün Balıkesir'i için herkesin yapabileceği birşeyler olduğuna inanıyorum.
Fakirininde zengininde..
İşçisininde memurununda..
Köylüsününde kentlisininde..
Sadece gücümüzün farkında değiliz.
İşte bunun için Balıkesir'e Büyükşehir yolunda sadece bir lider lâzım..
Balıkesir'in tek eksiği bence bu..
Gerisi lafügüzaf...
Bilmem anlatabildim mi?