BALIKESİR'İN İSTİKLALİ.. BAL-KES'İN İSTİKBALİ...

Milli Kuvvetler'deki Onur Lokantasında; Hayri Usta'nın hünerli yemekleri arasındaki o leziz tarhana çorbasını kaşık salllarken, bizim usta yan masadaki müşterisiyle laflıyordu.

"Ne olacak bu Milli Kuvvetler'in hali?" cümlesini işitince kulak misafiri oldum. 

Hararetli tartışmaya tutuşmuşlardı.

Biri caddenin trafiğe kapatılmasını savunurken, diğeri ısrarla karşı çıkıyordu.

Karşı çıkanı, "Burası kentin en can alıcı yeri. Atardamarı. Bankalar burada. Alışveriş mekanları burada. Millet araçlarını nereye park edecek" gibisinden klasik savunma yapıyordu. 

Hayri usta ise, caddenin trafiğe kapatılmasının getireceği artıları dilinin döndüğünce anlatmaya çalışıyordu. 

Sözlerine "Balıkesirliler olarak bazı alışkanlıkları artık terketmenin zamanı geldi de geçti bile" diye ekliyordu. 

Lâfladığı müşterisi "Eski köye yeni adet mi getireceksin" diye mırıldanarak mekandan ayrılırken, Hayri usta soluğu benim masada aldı; "Görüyorsun değil mi Ramazan. Bu kent böyle mi büyükşehir olacak. Birazda büyük düşünmek, yarınları görmek gerekmez mi? Allah aşkına şu caddeyi yaz Ramazan. Kapatsınlar artık trafiğe" ricasında bulunuyordu.

"Dilimizde tüyler bitti söyleye söyleye.. Klavyenin tuşları eskidi yaza yaza Hayri usta" karşılığını verdiğimde, "Olsun sen yine yazmaya, söylemeye devam et" diyordu. 

Ardından sitem dolu şu ifadeler çıkıyordu ağzından: 

"Adam arabasını getiriyor, dükkanının önüne park ediyor. Zaten yanlış burada başlıyor. Hem sen kendi arabanı kendi işyerinin önüne ne diye park ediyorsun kardeşim. Bırak oraya müşteri park etsin!. Sonra da kalkıp 'müşteri gelmiyor' diye dert yanarsın. Gelmez tabi!. Böyle düşünen, caddenin trafiğe kapatılmasına karşı çıkar tabi. Adamlar yolun tek araç geçebilecek hale getirilmesine bile karşı çıkıyor. Aslında tamamen kapatılsa, bu caddede gündüz-gece insan selinden geçilmez. Al sana iş, al sana alışveriş.."

Belediyeci arkadaşlar, caddenin trafiğe kapatılıp kapatılmaması konusunu mekan sahiplerine sormuşlar. İşyeri sahiplerinin ve işletmecilerin büyük bölümü "hayır" karşılığını vermiş! Ticaret Odası'nın da buna çanak tutmasını anlamış değilim.

Hayri ustanın anlattıklarına bakıldığında gayet normal karşılamak gerekiyor, caddenin trafiğe kapatılmasına karşı çıkılmasını.

  • Geleceğin 'cazibe merkezi' diye gördüğümüz ve bugünden bunu ilan ettiğimiz Balıkesir ilinin kent merkezi, çok değil birkaç kilometrelik alana sıkışıp kalmış. 
  • Siyaset denilince Ankara'nın, ticaret denilince İstanbul'un akla geldiği gibi, Balıkesir'imizde de hem ticaret, hem siyaset Millikuvvetler, Anafartalar, Kızılay, Atalar Caddeleri (ki bunların adına günümüzde cadde denilebilirse) akıllara geliyor. 

Çünkü başka cazibe merkezleri yaratamamış, yaratmak için çabalamamış bizim yerel yönetimler.

  • Son dönemlerde biri çıkmıştı, yeni ufuk, yeni vizyonlar ortaya koymuştu, ama onu da değişime pek alışık olmayan çoğunluk istememişti. 

Balıkesir son 50 yılda yakaladığı fırsatı 'sende herşeye burnunu sokuyorsun' diyerek elinin tersiyle itivermişti!

Yehir merkezindeki mevcut caddelerimizin durumuna bir bakın.

Hiç yakışıyor mu o görüntüler Balıkesir'e Allahaşkına!

Yine kentin ana merkezi veya noktalarından biri durumundaki Toplu Taşıma Merkezi'nin etrafındaki yapıya, görünüme bakalım.

Yakışıyormu hiç?

Yıkık, dökük, virane yapı veya görüntüleri hangi birimiz içine sindirebilir mi?

Karşı çıkılmasaydı da, Akıncılar projesi uygulansa kötü mü olurdu sanki?

Bugün ne Millikuvvetleri konuşurduk, ne Anafartaları.

Değişim dediğimiz olay kendiliğinden yaşanırdı, Akıncılar öncü olsaydı!

Şu gerçeği de gözardı etmemek gerekiyor. 

Bizim kent insanı, hem rahatına düşkün, hem bedavacılığı seviyor, hem de yeniliğe fazla açık değil.

Elbet gün gelecek, özlemini duyduğumuz kent dokusu ortaya çıkacak. 

Sadece bu yolda sık sık frene basıyor, virajları çok geniş alıyoruz.

Böyle olunca da hedefe ulaşmakta biraz değil, çok gecikiyoruz!

Kapatsanız aslında Milli Kuvvetleri, oradaki işyerlerinin konsepti kendiliğinden değişecek. Yeni anlayış ve görüş olacak. Böyle bir yaklaşım yeni tarz, yeni düzen getirecek. 

Kentin bugünü değil, yarınlarını düşünerek 15-20 yıldır gazete sütunlarında, tv ekranlarında, ilgili-yetkili bilinenlerle yaptığımız görüşmelerde trafiğe kapatılması gerektiğini savunuyorum Milli Kuvvetler'in.

Adapazarı'na gidenler Çark Caddesi'ni bilir. Tıpkı bizim Milli Kuvetler Caddesine benzerdi. 

O yüreklerimizi dağlayan Marmara depreminden sonra yeniden ele alınan bu cadde trafiğe kapatıldı.  Konsepti değişti, yeni bir görünüme kavuştu. 

Şimdi gidin bakın, tıpkı İstanbul'un İstiklal'i gibi. 

Hem mekan sahipleri memnun, hem yeni bir çekim merkezine kavuşan Ada halkı..

Sadece Sakarya mı?

Hayır! 

Birçok kentte örnekleri var.  

Bizde ise, 15-20 yıldır kapatalım mı, kapatmayalım mı, kismi yayalaştırma yapalım mı, yapmayalım mı diye lâf ebeliği yapılıyor!

Bir anlamda, leyleğin ömrü laklakla geçiyor!

Şu bir gerçek ki, Milli Kuvvetler er ya da geç Balıkesir'in İstiklali olacaktır.

Herşeye rağmen, kent insanının kentle ilgili konularda görüş belirtmesini, olumlu veya olumsuz konuşmasını, kafa yormasını görmeyi hayra alamet olarak yorumlamak gerekiyor diye düşünüyorum.

Son söz olarak şunu da söylemem, ilgilisine yetkilisine duyurmam gerek.

Millikuvvetler, Anafartalar, Kızılay, Atalar caddelerindeki trafik malum. 

Dert yanmayanda yok!

Kısa sürede buralara neşter vurulması yolunda bir ışık görüldüğünüde söylemek zor, hatta imkansız.

O zaman yapılacak tek iş var.

Bandırma'daki parkomat uygulamasını burada da hayata geçirmek.

Bakın bu çok zor bir iş değil. 

İl Trafik Komisyonu'nda konu ele alınıp, TAMAM denildiğinde iş bitecek. 

Böylece Balıkesir'i birinci lige taşıma yolunda geri sayıma başlayan Balıkesirspor Kulübü'ne büyük iyilik yapılmış olacak.

Bal-Kes'in 1. ligde olmasının Balıkesir'e getireceği artı değerleri anlatmama gerek yok herhalde..

Balıkesir'in İstiklali böyle oluşturulur, istikbali bunu gerektirir..

Başka seçenek var mı?

Varsa hemen söyleyin, çıkın, uygulayın...

★★★

BİR SÖZ

Gerçeği bilmeyen sadece aptaldır. Fakat gerçeği bilen ve ona yalan diyen, suçludur, canidir.

Bertolt Brecht