Bu sütunda yeri geldiğinde farklı konuları ele alıyoruz. Cuma günkü yazımız Türkiye’nin beka sorununu yakından ilgilendiren ABD’nin Akdeniz üzerinden Türkiye’ye karşı ateşle oynadığına yönelikti. Bu yazıda işaret ettiğimiz mevzular tehlikenin sadece bir tarafıdır. Daha derinlemesine, daha çetrefilli, daha ciddi derecede tehlike var. Yeni bilgiler, yeni analizler geldikçe bu sütunlarda sizlere bilgileri aktarmaya devam edeceğiz.
Fakat bu yazıda sizlere sıcağı sıcağına seçimler konusunu, özellikle seçilenlerle ilgili birkaç tavsiye niteliğinde konulara işaret edeceğim. Çünkü ABD’nin Türkiye’ye karşı aldığı konum sadece silahla çözülecek, sadece askeri strateji ile halledilecek mevzu değil. Toplum olarak, millet olarak, her kurum ve kuruluş olarak, her bir aşiret, sülale, aile ve fert olarak işimizi gücümüzü hakkıyla yaparak çözülecek bir konudur. Bu sadece ABD için değil üzerimizde farklı niyetleri bulunan her güç için geçerlidir.
İşte kamu kurumları düzgün çalışan, bakanlıkları problem çözen, özel sektörü üretim yapan, valilikleri kaymakamlıkları üzerine düşeni yapan, belediyeleri düzgün çalışan bir devlet güçlü devlet, milleti güçlü millet olur.
Bu noktada seçim zor bir süreçtir. Vatandaş seçimle geleceğinin tercihini yapar. Vatandaş seçimde tek bir argümanla karar vermez. Hem siyasi partiler açısından hem adaylar açısından uzun yılların birikimi ile karar verir. Her ne kadar son yıllarda siyasi partiler dar kadrolu karar vericilerin inisiyatifi ile dayatma adayları milletin önüne koysa da vatandaş oyunu verirken, kararını verirken bütün etkenleri dikkate alır. Bu işin seçimle ilgili yönüdür. Asıl iş seçildikten sonra başlar. Seçmen öncelikle seçtiği kişiden seçimde oy verme gerekçesindeki hizmetleri bekler.
İşte seçilen başta belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, il genel meclisi üyeleri, muhtar ve hatta ihtiyar heyeti üyeleri öncelikle niçin tercih edildiklerini, o kadar aday arasından sivrildiklerinin farkına varmaları gerekir.
Şu unutulmasın; vatandaş 5 yıllığına en iyi görevi siz yapacağınız için yetkiyi vermiştir. Onun için verdiği yetkiyi daha ilk günden itibaren nasıl kullanmaya başladığınızı yakından takip etmeye başlar.
Vatandaş verdiği yetkiyi nasıl kullandığınız konusunda hakkınızdaki kararı görev sürenizin sonunda vermez. Hakkınızdaki kanaati göreve geldiğinizin 6. ayı ila 2. yılın sonuna kadar netleşir. 2. yılın sonunda netleşen kararını bir daha da değiştirme imkanı yoktur.
Onun için seçimle işbaşına gelen başta belediye başkanları olmak üzere seçim sürecinde verdikleri vaatleri, vatandaşın onları tercih etmelerinin nedenleri, öncelikle çözüm bekleyen konuları, işe nereden başlayacaklarına yönelik stratejileri önceden yapmak zorundadırlar.
Aksi taktirde haklarında 6. ayın sonunda başlayacak dedikoduları, 2. yılın sonun da ortaya çıkacak kanaatleri, 5. Yılın sonunda neden aday olamadıklarını veya aday gösterilseler bile neden seçilemediklerinin altında yatan gerekçeleri hiçbir zaman öğrenemezler.
Birde şunu da unutmayacaklar, yapılan işler verilen oyların taksitle ödemesidir. Yaptıkça işleri milletin gözüne sokmaya kalkmayın. Yaptığınız işlerin propagandalarını gereğinden fazla yapmayın. En önemli şey ise projelerinizi hayata geçirirken, faaliyette bulunurken işleri uzun tutmayın, rahatsızlığınız uzun süreli olmasın. Sürüncemede kalacak işlere hiç başlamayın.
Birde yapacağınız çalışmalardan etkilenecek sokak, cadde, mahalle sakinleri ile önceden oturun konuşun. Çalışmalarınız sırasında oluşacak rahatsızlıkları ve imkan varsa bu rahatsızlıkları azaltacak önerilerini alın. Çalışmalara dahil edin vatandaşları.
Kısaca gerçek seçim yeni başlıyor. Seçilmekle iş bitmiyor. Gelecek dönem tekrar seçilmeniz için veya görevi bıraksanız bile hayırla yat edilmeniz için zorlu dönem yeni başlıyor.
Birçok seçilmişin düştüğü hataya düşmeyin. Yapacağınız hizmetlere bakın. Yapacağınız hizmetlerin rantının cazibesine kapılıp, çevrenize üşüşecek yalakaların girdabına girerek menfaatçilerin peşine düşerseniz helakiniz olur.
Unutmayalım, güçlü Türkiye, herkesin işini hakkıyla yapmasına bağlıdır.
Kalın sağlıcakla…