BELEDİYE İŞLERİ.. SİYASET ve MESELENİN ÖZÜ...

Belediye işçileri üzerinden hamaset siyaseti yapacağınıza, o çalışanların 7/24 işten atılma korkusu yaşamaması için "iş güvencesi" sağlayın.

Kent A.Ş, Personel A.Ş. vb. adlar altında toplayarak emeklerini sömüreceğinize, diğer kamu kurumlarındaki gibi KADROLU olmalarını sağlayacak düzenlemeyi yapın ki, her başkan değişiminde öyle kafası esen, bu garibanları whatsapp veya e-devlet mesajlarıyla işten çıkaramasın.

Diğer konularda olduğu gibi bu mevzunun da sağı/solu yok. DÜZEN bozuk! Siyaset için her şey "Yağma Hasanın Böreği.." gibi...

İlmi ve irfani duruşunun namusunu her daim muhafaza eden merhum mütefekkir Cemil Meriç'in dediği gibi; "Bu memlekette sağcı-solcu, ilerici-gerici yoktur, namuslu ve namussuzlar vardır."

Altmış yılı geçen hayatımda, 40 yılı aşan meslek yaşamımdaki deneyimler yukarıdaki sözlerin altına gözü kapalı imza attırıyor.

Öyle bir çağdayız ki, yanlışa yanlış demenin yanlış olabileceğini düşünüyoruz. 

Ne kadar ahmakça değil mi!

Buradan şuna geleceğim. AK Parti Balıkesir İl Başkanı Mehmet Aydemir, milletvekili Ali Taylan Öztaylan ve Yasin Sağay şehir gazetecileriyle bir araya geldiği kahvaltıda, CHP'li Büyükşehir ile Karesi Belediyesi'ne salvo atışlar yaptı

Balbucks'tan logoya, 10 Numara Kart'tan Kurtdere güreşlerine, işten çıkarmalardan aynı anda bir kaç bölgede görülen su patlaklarına, ithal bürokratlardan muhalif basına aktarılan kaynaklara kadar enteresan konulara değinerek, ilginç ifadeler kullandılar.

Bunlar arasında benim dikkatimi çeken iki konu oldu. Biri 141 günde muhalif basına aktarıldığı belirtilen yaklaşık 13 milyon lira, diğeri ise yazının başındaki KÖLE DÜZENİ sistemi..

AK Partili arkadaşların belediyelerde yaşanan işten çıkarmalarla ilgili söylemleri samimi değildi bence. Çünķü hizmetlerinin üzerine pek yenileri konulamayan merhum Edip Uğur'dan sonra gelen aynı partili başkanın ve ondan sonra gelen yine aynı partili başkan dönemlerinde de benzeri durumlar, mobbing dahil yaşandı.

Doğruları geçmişte aynı yol yöntemi uygulayanlara sessiz kalanların veya parçası olanların dillendirmesi çözüm olmuyor, kamuoyunda karşılık bulmuyor maalesef.

Elbet gönül ister ki, belediyelerde tek bir kişi dahi (üst düzey kadro hariç) işinden olmasın. AK Parti ve CHP bu emekçi  kesime karşı samimi davranmalı. Taşeron benzeri sistemle çalıştırılan belediye işçilerinin kadrolu yapılmasının önünü açmalı.

Ülkeye yapılabilecek kötülüklerden biri olan EYT'yi el ele vererek çıkaranlar için, çöp toplayan işçileri iş güvencesine kavuşturmak daha kolay, daha akılcı, daha yararlı bir hizmettir. Bunu gerçekleştirmenin önünde ne gibi engel olabilir, kapitalist düşünceden başka...

Logo, Balbucks vb. mevzular fasa-fiso işler! Pardon iş bilmezlik, israf veya kurnazlık örnekleri olsa da vatandaş sandıkta verir cevabını. Bizim üzüldüğümüz, geleceği, siyasetin becerisine bağlı olan Balıkesir'in çözülmüş meselelerinin yeniden çözümsüz hale getirilmeye çalışılmasıdır.

Dikkatimi çeken diğer mevzu ise, medya ödemeleri. AK Parti döneminde Büyükşehir, Baski, Fırıntaş ve Karesi belediyelerinden hangi kişi ve yayın kuruluşuna ne verildiğini bilen biri olarak, ilk 141 günde Sözcü, KRT, Tele 1 ve Halk TV'ye aktarıldığı ileri sürülen 12.9 milyonluk rakamı doğru bulmasam da, doğal karşılıyorum.

Tıpkı önceki dönemdeki ödemeler gibi hakkaniyetli olmasa da, Ahmet Akın başkanlığındaki ekibin kendilerine yakın gördükleri medyaya aktardığı kaynak legal. Gelgelelim her yasal hakkın HELAL olmadığı bilinen gerçek.

Burada en çok darbeyi yiyen, çileyi çeken gazetecilik mesleğini ahlaklı bir şekilde sürdürerek halkın sesi olmaya çalışan arkadaşlarımız oluyor. Mesleğini namusu gibi gören gazete ve gazetecileri fanusa koyup gözü gibi bakması gerekir bu şehrin. Lâkin şu sözü de unutmuş değilim; "Dinsizin hakkından, imansız gelir." Siz bunu "men dakka dukka.." diye  okuyabilirsiniz.

Balıkesir'de tüm belediyeler, iyiyle kötüyü, güzelle çirkini ayırt edemediği için ilimizde gazetecilik mesleği hiç bir dönemde olmadığı kadar itibar kaybına uğradı. Şimdiyse hepsi koro halinde dert yanıyor!. İyi de bunları besleyen, büyüten, çoğaltan sizler degil misiniz ki, bize hesap kesmeye kalkıyorsunuz.

Gerçek manada gazetecilik yapanlar ezilip, hor görülse de, her dönemde çile çekse de duruşlarını muhafaza ettikleri sürece günün birinde çok kalabalık olacaklar.

Bu siyaset için de geçerli.

Sokaktaki vatandaş, dağ başındaki çoban, varoştaki gariban artık hamaset siyasetinin karın doyurmadığını biliyor. Algıya inananların sayısı giderek azalıyor. Paralı/turalı haberler bumerang misali yaptıranı vuruyor.

Umarım ve dilerim ki, 23 yıl önce "Erdemliler Hareketi" olarak başlayan ve o günden bugüne "devrim" niteliğindeki işlerde imzası olan Ak Parti'nin mevcut kadroları da bugünkü sistemdeki arızayı görüyor, biliyor ve buna göre pozisyonunu alıyordur. 

Ez cümle;

Dürüst olmaktan korkmamak, doğruları konuşmaktan kaçınmamak ve bir insan parmağını başkasına uzatınca, üç parmağın da kendisine uzatıldığını unutmamak gerekir.

Meselenin özü şu; 

Kamu görevlerini, Yaratan'ın kuluna altın tepsi içerisinde sunduğu cennetin anahtarına benzetirim.

Binlerce, milyonlarca insana hizmet etmek herkese nasip olmaz.

Bu bir hakikattir. İnsan, bu hakikati ne kadar geç kabul ederse ızdırabı o kadar uzun sürecektir.

Selametle..