BİRKAÇ gündür sağlık alanında yaşananları paylaşıyoruz sizlerle.
Herşeyin başı sağlık derler ya.
Sağlık olmayınca hiçbirşey olmuyor.
Ne hayatın tadı-tuzu var, ne de bir anlamı.
Bu asla bir isyan değil. Çünkü hayatın acı-sabır-imtihandan ibaret olduğunu yaşayarak öğrenen, çok bilen biriyim.
Tek bir amacım var, bu dünyadaki varlıklar içerisinde en değerlisi olan insanlarımızın canının yanmaması.
Geçmişte ve bugün yapılan hataların üzerinde durup, bunları hatırlatıp daha iyiye nasıl ulaşabilirizin mücadelesi benimkisi..
"Birce bebek" hikayesiyle başlayan ve yaşadıklarımı, gördüklerimi, duyduklarımızı "sağlık olsun" diyerek geçiştirmek yerine kamuoyuyla paylaşmaya devam ettiğimiz bu yazılarımızın bugünkü bölümünde, daha önce kullandığım "SOL YANIM SIZLADI" cümlesinin değişik yorumlanarak farklı boyutlara çekilmek istenmesi beni düşündürdü.
Bu nasıl bir 'sığ' bakış açısıdır anlayabilmiş değilim doğrusu.
Sanırım ben anlatamadım.
Hata veya kusur varsa özür dileyelim ki, erdemlik bizde kalsın.
Yine de "sol yanım sızlıyor" demek istiyorum bugün.
Neden mi?
Çok değer verdiğim bir arkadaşım, meslektaşım ve abla dediğim can kardeşim Şengül, yaklaşık 20 yıldır süren dostluğumuz döneminde hep yardımcı olmuştur mesleki anlamda bana.
Hemen hemen her gün arar.
Moral aşılar, yönlendirir ve teşvik eder.
Birçok güne onun güleryüzlü “alo”larıyla başlıyoruz genelde.
Hep moral verip, çalışma şevkimizi artıran Şengül ablamızdan aldığım bir mesaj, yaralarımı açarken, sol yanımda öyle bir sızı yaşattı ki bunu tarif edebilecek kelimeler bulamam.
Mesajı yine bize moral kaynağı olacak bir ileti sandık ama, okuyunca hem duygulandım, hem de ağladım.
“Sol yanım acıyor anne” diye başlayan satırlar, hem 16 yıl önce hakkın rahmetine kavuşan canım annem, hem de hâlâ inanmakta zorlandığım ve “bir uzman hekim bu hataya nasıl düşer” dediğim olay sonucu kullandığı sol kolunu kaybeden oğlum Uğur geldi gözlerimin önüne..
İçin için ağlarken; “biz senin, bizi güldüren yanını sevdik” diyerek “yapma be Şengül abla” siteminde bulunduk.
Sol yanı acıyanlar ve annesini kaybeden siz okurlarımla paylaşmak istiyorum, Şengül’ün gönderdiği, Bedirhan Gökçe’nin dizelerini..
***
Merhaba anne, Yine ben geldim.
Merak etme okuldan çıktımda geldim.
Anneler de babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama
Ali “Okula gitmezsem annem çok kızar, merak eder" demişti de
Onun için söylüyorum.
Gecen hafta öğretmen,
Sag elimde sarımsak, sol elimde soğan dedirte dedirte
Öğretti sağımı solumu.
Ben biliyorum artık anne sağım neresi, solum neresi
Şuram işte,
Dün sabah annesi Ayşe'nin saçlarını örmüştü.
Elinden tutup okula getirdi.
Yakası da danteldi.
Zil çalınca öptü,
hadi yavrum sınıfa dedi.
Öğretmen ne oldu dedi.
Düştüm dizim çok acıyor dedim.
Yalan söyledim anne.
Dizim acımıyordu ama
Dantel yaka istedim.
Babam "Ben bilmem ki kızım" dedi.
Bari okula sen götür dedim.
"kızım, iş" dedi.
Bende banane dedim, ağladım.
"kızım, ekmek" dedi babam.
Sustum
ama okula giderken yine ağladım anne.
Herkesin çorapları bembeyaz,
benimkiler gri gibi.
Zeynep "annem beyazlara renkli çamaşır katmadan yıkıyormuş" dedi.
Babam hepsini birlikte yıkıyor.
Babam çamaşır yıkamasını
bilmiyor mu anne?
Uff babam, her gün domates peynir koyuyor beslenmeme.
Üzülmesin diye söylemiyorum ama
Arkadaşlarım her gün kurabiye, börek, pasta getiriyor.
Biliyorum babam pasta yapmasını bilmez anne.
Hava kararıyor, ben gideyim anne.
Babam bilmiyor kaçıp kaçıp sana geldiğimi.
Duyarsa kızmaz ama çok üzülür biliyorum.
Kim bozuyor toprağını,
Çiçeklerini kim koparıyor.
İzin verme anne ne olur toprağına el sürdürme.
Eve gidince aklıma geliyor bide bunun için ağlıyorum anne.
Bak kavanoz yanımda,
toprağından bir avuç daha alayım.
Biliyor musun anne
her gelişimde aldığım topraklarını
Şu kavanozda biriktirdim.
Üzerine de resmini yapıştırıp
başucuma koydum.
Her sabah onu öpüyor kokluyorum.
Kimseye söyleme ama anne
Bazen de konuşuyorum onunla.
Ne yapayım seni çok özlüyorum anne.
Ha unutmadan,
Öğretmen yarın anneyi anlatan bir yazı yazacaksınız dedi.
Ben babama yazdıracağım
Öğretmen anlarsa çok kızar
ama banane kızarsa kızsın.
Ben seni hiç görmedim ki neyi,
nasıl anlatacağım anne.
Senin adın geçince sol yanım acıyor anne.
Hiç bir şey yutamıyorum.
Bazen de dayanamayıp ağlıyorum.
Kağıda da böyle yazamam ya anne.
Ben gidiyorum anne,
Toprağını öpeyim,
sende rüyama gel beni öp.
Mutlaka gel anne,
Sen rüyama gelmeyince
sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne
Sol yanım acıyor anne.
İşte tam şurası,
Sol yanım çok acıyor anne.
Seni çok özledim, Anne çook...
***
Ne yaptın sen böyle Şengül abla..
Yaralarımı açtın, gözümü yaşartın, sol yanımı sızlattın..
Sevgili okurlar, ben çok ağladım, siz sakın ağlamayın!.