Satır aralarında zaman zaman uyarıyorum. Ama pek anlayan olduğunu da zannetmiyorum. 2023 seçimleri yaklaştıkça siyasetin suyu ısınıyor. Gördüğüm kadarı ile iç siyasette mücadele hızlı başladı. Artık akıl ve mantık tatile çıkmıştır. Bundan sonra siyasilerden akıllı ve mantıklı hamleler çok beklememek lazım.
Fakat her şeye rağmen akıl ve mantığı ile hareket etme dirayeti gösterenlerin başarılı çıkacağı dönemdir.
Siyasette aslı astarı olmayan, haklı veya haksız iddialar rakiplere karşı ortaya atılacaktır. Siyaset tabanının bu saatten sonra çok fazla oynayacağını zannetmiyorum. Her seçim döneminde yaşanan ve oranları %10 ila %18 düzeyinde seyreden kararsız seçmen üzerine oyun kurulur.
Zaten bu seçmen üzerine ciddi bir çalışmanın muhalefet ve iktidar kanatlarında başladığını görüyoruz.
Türkiye siyaseten öyle bir döneme girmek üzere ki tıpkı 2002’de olduğu gibi %34,5 ile Meclis çoğunluğu elde eden AK Parti bu sefer %40’larla Meclis aritmetiğinde çok gerilerde kalma ile karşı karşıya kalabilir. Tam tersi %25’leri geçemeyen CHP ittifak destekleri ile Meclis üstünlüğünü elde edebilir.
Diğer taraftan Cumhurbaşkanlığı Seçiminde ise farklı sonuçlar yaşanabilir. Kulislerde çok farklı iddialar dolaşıyor. Bugün itibarı ile MHP açıktan Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığını deklare ediyor. MHP’den problem yaşanacağını zannetmiyorum.
Fakat kulislerde bunun ötesi konuşuluyor. Bu iddialar arasında 3 Kasım 2002 seçimleri öncesi Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekilliğinde yaşanan benzeri çalışmalar dikkat çekici. Veya tıpkı 2007’de Cumhurbaşkanı adayı olmayı bile düşünemeyecek duruma gelme.
Öyle görülüyor ki Erdoğan’ın normal seçimde Cumhurbaşkanı adaylığı 2’ci dönemi iddiaları nedeniyle tartışma konusu olacak.
AK Parti içinde tıpkı 2002’de ve 2007’de olduğu gibi Erdoğan’ın aday olamaması gibi durum halinde yerine geçmeye atmaca gibi bekleyenleri unutmamak gerekir. Tarih tekerrürden ibaret olduğu unutulmasın. Bir el tıpkı Abdullah Gül’ün adaylığına mahkûm edilmesi gibi farklı bir ismi bugün zorlama ile karşı karşıya bırakmak istiyor.
Beraat Albayrak’ın görevden ayrıldığı tarihten bu yana ortaya atılan 128 Milyar Dolar üzerinden CHP geniş bir kampanya başlattı. Bu kampanyayı bütün il ilçe teşkilatları ve üyelerine kadar yayıyor.
Kampanyada ortaya atılan iddialar toplumda iz bırakma adına çok basit. 128 Milyar Dolar.
İddianın haklılık payının ne olduğunu bilmiyoruz. Türkiye’nin dört tarafının bu iddiaları içeren billboardlarla donatılmasına karşı sadece Cumhurbaşkanı’na hakaret davaları açılıp toplatılması bir tedbir olamaz.
CHP’nin oluşturmak istediği gündemin akıntısına gitmemek önemli. Fakat CHP’nin farkına varmadan bu kampanya ile verdiği pası AK Parti’nin gol yapamaması çok büyük bir handikap. AK Parti kanadından bu konuda toplumu ikna edici her hangi bir hamle neden gelmez bilemiyorum?
DSP döneminin son Ekonomi Bakanı Masum Türker’in 128 milyar Dolar konusunda yaptığı açıklamalar kadar bile ikna edici bir açıklama duyamadık daha.
Oysa önce 128 Milyar Dolar rakamını tartışmaya açmak lazımdı. CHP neyi iddia ettiğinin farkında mı? 128 Milyar Dolar ne kadar Türk Lirası yapıyor biliyor mu? Bugünkü kur ile 1 Trilyon 80 Milyon Türk Lirası yapıyor. Yani Türkiye’nin 2021 bütçesine yakın.
İddia edildiği gibi Türkiye Bütçesi büyüklüğünde bir para kaybolana kadar CHP neredeydi? Kayboldu diyelim bu para nerede saklanabilir?
Bu soruları daha AK Parti kanadından duyamadık.
Anlayacağınız bir kaşık suda fırtına koparılması dönemine girilmiştir. Bir kaşık suda koparılan fırtınalarda boğulmak tehlikesi ile karşı karşıya olanlar dikkatli olmak zorundadır.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…