Pandemi sürecinde sağlık çalışanlarımız olağanüstü bir çaba gösteriyorlar.
Okuyoruz, görüyoruz, izliyoruz…
Koronavirüs bulaşma riskine rağmen hastalarıyla birebir ilgileniyorlar.
İlaçlarını veriyor, serumlarını bağlıyorlar.
Birçoğu günlerce evlerine gidemiyor.
Evlerine gitseler virüs bulaşır korkusuyla aileleriyle görüşemiyor, çocuklarına sarılamıyor, dokunamıyorlar…
Onlar için ne yapsak haklarını ödeyemeyiz.
Değerli kardeşim Koral Günay’ın facebook’ta yaptığı bir paylaşımı okudum geçenlerde.
Şöyle yazmış Koral; “Sağlık çalışanlarına işletmemizde Pandemi süreci boyunca, gösterdikleri fedakâr ve cefakâr hizmetlerinden dolayı onlara vefa ve destek amaçlı yarı yarıya indirim uygulanacaktır.”
Çataldağ Kokoreç ve Izgara Salonu işletmecisi Koral.
Kendi imkanları doğrultusunda, kendi gücü nispetinde, bir vefa duygusuyla sağlık çalışanlarına destek olmak istiyor.
Hoşuma giden bu paylaşımı örnek olarak aldım köşeme.
İnanıyorum ki birçok esnafımızın da vardır sağlık çalışanlarına yönelik buna benzer kampanyaları…
Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki bakın bir küçük iyilik hareketi bile bizi nasıl mutlu ediyor.
Çünkü…
Daha fazla maddiyat, daha kalın bir cüzdan, daha etkin güç sahibi olmak önceliğimiz oldu.
İnsani ilişkilerimizi kişisel çıkarlarımız doğrultusunda belirler hale geldik.
Oysa yaşadığımız hayat;
Sadece sahip olduğumuz,
Dokunduğumuz,
Harcadığımız,
Kullanıp attığımız şeylerin toplamı değil...
Bizi biz yapan, bizi “insan” yapan;
İyilik yapmak…
Yardımlaşmak…
Paylaşmak…
Yemeden önce yedirmek…
Almadan önce vermek…
Kendinden önce mutlaka başkalarını düşünmek…
Tüm bunlar insanları birbirlerine yaklaştıran, birbirlerini anlamaya, sevmeye yönlendiren duygular…
Daima kendinden veren, gönüllüce vermesini bilen, verdiğinin karşılığını alma hesapları içinde olmayan insan, aslında verirken gerçek manada alan insandır.
İnsanın şükretmesini bilmesi kadar güzel bir şey yok…
Siz siz olun, elinizden geliyorsa, her gün en azından birinin yüzünü güldürün, derdine ortak olun, beklentisiz iyilikler sunun…