Balıkesir Üniversitemiz var.
Yakın geçmişte ikinci üniversitemiz oldu: Bandırma 17 Eylül.
Şimdi siyasilerimiz atakta: “Körfez Üniversitemiz olsun.”
Olsun.. Olsun mu?.. Olursa Dursunbey cenahı garip kalmaz mı, bir de Alaçam Üniversitesi olsun, neden olmasın, isim de “cuk” oturdu bakın o bölgeye…
Siyasilerimiz, Körfez’i hallederlerse bir iki yıl sonra hemen rotalarını o tarafa çevirmeli.
Ne de olsa büyük coğrafyayız, bir yetmedi, iki oldu.
İki yetmemiş olacak üçüncü peşindeyiz!
Dört niye olmasın!?..
“Üniversite” kelime olarak gerçekten güzel geliyor.
Gerek kurumsal kimlik açısından, gerek bulunduğu yerde yarattığı değişim bakımından.
Ama…
Üniversitelerimiz nicedir ne halde, görmüyor muyuz?..
Üniversite açmış olmak için üniversite açmanın ne faydası var?..
Körfez Üniversitesi; elinizde akademik kadro, bütçe, gereklilik ve ihtiyaç varsa düşünülebilir de…
Her tarafa üniversite kondurmanın her tarafı il yapmaktan ne farkı var?..
Balıkesir Üniversitesi varken ve asli amaç, ilk öncelik, Balıkesir Üniversitesi’ni güçlendirmek, akademik kadrosunu daha da nitelikli ve doygun hale getirmek, bunun akabinde tercih edilebilirlik listesinde üst sıralara tırmandırmak, akademik başarı anlamında yayın sıralamasında çıkışa geçmek olmalıyken…
Yeni yeni yavru üniversiteler neden?..
Bandırma 17 Eylül açıldı misal…
Tamam Bandırma’da bir üniversite olması özellikle Bandırma için güzel bir adım olarak görülebilir ama ne anlamda?..
Akademik kariyerde, yayın sıralamasında nerede Bandırma?..
Körfez’de üniversite; Türkiye bilimselliği ve eleştirel düşünceyi, araştırmayı, nitelikli eğitimi hatırlayarak tekrar yaşama geçirilebilirse belki 10-20 yıl sonra düşünülebilir.
Lakin bir üniversitenin kurumsallaşması bile tam oturmamışken, Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni örnek alalım, halen kadro açığı bulunmakta iken…
Körfez Üniversitesi açılması demek, yeni makamlar ihdas etmekten başka ne fayda getirecek?..
Ki zaten Körfez cenahımızda Balıkesir Üniversitesi’nin fakülte ve meslek yüksek okulları da yok mu?..
Haliyle önemli olan bir rektörlük açılması mıdır, var olan fakülte ve yüksek okullardaki eğitim kalitesini artırmak mıdır?..
Üniversite demenin bina demek olmadığı ne zaman anlaşılacak bilinmez.
Lakin üniversite demek öncelikli olarak, öğrenciyi de geçin çünkü öğrenci akademik kadroya göre tercih yapar, akademik kadro demektir.
Hoca demektir.
O nedenle ister iyiniyetli, ister popülizm soslu olarak gündeme gelmiş olsun, Körfez Üniversitesi girişiminin, yeni bir yarım üniversite veya yüksek lise yaratmamak adına ertelenmesi ve akademik öğretim kalitesinin, varolan kurumda daha yüksek seviyeye çıkarılması çabasına girişilmesinin daha doğru bir yol alacağı açıktır.
Bu nedenle öncelik, Balıkesir Üniversitesi’nin ilçelerinde bulunan fakülte ve yüksek okulları daha da güçlendirmek ve ihtiyaç, gereklilik ve kadro varsa yeni fakülte ile meslek yüksek okulları Ba. Ü. bünyesinde açmaktır.
Daha ne çabuk unutuldu bir iki gün önce gazetelere yansıyan o haber; hatırlayın lütfen:
Sayıştay Raporu ne diyor:
100 fakültede öğrenci yok.
Hiç yok. 1 öğrenci yok. Bomboş.
Adana, Ağrı, Amasya, Bayburt, Bursa, Diyarbakır, Hatay, İstanbul, Mardin, Muğla, Nevşehir, Samsun, Sinop, Şanlıurfa, Tekirdağ, Tokat, Tunceli, Yalova’da kurulu üniversitelerin 100 fakültesinde bir öğrenci yok.
İstanbul’un ortasında, İstanbul Medeniyet Üniversitesi’ndeki fakültede bile öğrenci yok.
Siyasilerimiz üniversite açmayı “oy” kapısı olarak görseler de açılan ve içi boş kalan her üniversite, her fakülte hem Türkiye’nin ekonomisine, hem de niteliği her gün düşüşte olan, sessizlikler diyarına gömülen üniversitelerimizin varlığına darbedir.
Üniversiteleri üniversite yapan, donanımlı akademik kadrodur; hocadır.
Türkiye’nin çok gerisinde olan İran’ın son 10 yılda yaptığı atakla yayın sırasında ezip geçmesi gerçeği de karşımızda olduğuna göre…
Eğer geleceği düşünüyorsak ortak akıl ile…. Bu tablo ortadayken….Gerisi laf-ü güzaftır.