Ortalık menfaatperestlerden geçilmiyor…
Gün olmuyor ki bu tiplerin hadsiz, hudutsuz, cüretkâr beyanatlarıyla karşılaşmayalım. Durup durup, hadi bugün bir ölmüş kişiye giydireyim mi diyorlar acaba?
Geçen gün sık sık din değiştirmekle şöhret bulmuş kadının birisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Mustafa Kemal Atatürk hakkında iftiraya varan birtakım açıklamalarda bulundu. Magazin sayfalarında boy boy çıplak resimleri olan bu hatunun bu cüretkâr konuşmaları açıkçası canımı sıktı. Haspam kendi geçmişine bakmadan, utanmadan, kalkmış millete ahlak dersi veriyor!
Canım gerçekten çok sıkılıyor!
Çünkü bu ülkede insanlar gündeme gelmek için toplumun kırmızı çizgilerine saldırarak prim yapmaya, alkış toplamaya çalışıyorlar. Bu kimselerin gerçekte ise hiçbir değer ve ideolojileri yok! Kendilerine nüfuz alanı oluşturmak için, para, şan, şöhret için her meselenin içindeler!
Yahu yeter gayrı!
Abdülhamid Han'ın da Mustafa Kemal Atatürk’ün de yakasından bir düşün artık! Merhum Menderes’i, Başbuğ Türkeş’i, Ecevit’i, Demirel’i, Özal’ı kabirlerinde rahat bırakın, huzurla uyusunlar... Ölmüşlerin arkasından hayırla konuşmak varken ahirete irtihal eden insanların arkasından dedikodu yapmak bizim kültürümüze nereden dâhil oldu?
Orta Doğu ülkelerine benziyoruz gittikçe.
Tahammülsüz, şiddete meyyal, linç kültürüne teşne, intikamcı, dedikodu üzerinden insan harcayan, acımasız ve zalim, kin ve nefrete boğulmuş tipler nasıl da çoğalıyor böyle!
Biz Müslüman Türk Milleti, asırlar boyunca Yesevi yolunu kendine yol, Yunus Emre irfanını kendine irfan olarak seçmiş “Hikmet, ahlak, hoşgörü, adalet, merhamet, sevgi, vicdan” gibi kavramları hayatına tatbik etmiş, kadim bir milletiz… Ve yine kendi bağrımızdan çıkan Mevlâna, Hacı Bektaş Veli’nin aklıselim ve kalbiselim yorumlarıyla tefekkür dünyamıza, kendimize, yaşantımıza istikamet çizmiş, bu çizgiyi zikzaksız yürüdükçe büyümüş, dünyanın mazlum ve mağdur milletlerine adalet ve merhamet götürmüşüz...
Ve Sultan Sencer’i, Sultan Alâeddin’i, Sultan Alparslan’ı, Fatih’i, Yavuz’u, Kanuni’yi, Abdülhamid’i besleyen ve zirveye çıkaran ruh da işte bu ruhtur.
Biz Orta Doğu ülkesi değiliz… Orta Doğu milleti de değiliz!
Ve biz Orta Doğu ülkesi olamayız.
Amma velakin son yıllarda gizli bir el, bizi biz yapan, insan yapan, medeni yapan, erdem, fazilet, ahlak, diğerkâmlık, nezaket ve nezahet, merhamet, vicdan, irfan, ve hikmet gibi Türk’e has ne kadar haslet varsa toplumu bunlardan uzaklaştırmaya, bunların yerine de öfke, nefret, kin, tahammülsüzlük, dedikodu, tarih, kültür ve medeniyet unsurlarını hakir görme gibi tutum ve tavırları ikame etmeye yoğun çaba harcamakta ve bunu yaparken gerek sosyal medyadaki gölge tipleri gerekse zikrettiğimiz kadın gibi birtakım magazin figürlerini kullanmaktadır.
Hanımefendiler, beyefendiler, bu gidişat hiçbir ideolojiye, hiçbir partiye fayda getirmez, getirmediği gibi bu uzun vadede milletimizi ciddi anlamda birbirine diş bileyen, küçücük meselelerde yangına körükle giden tahammülsüz ve gaddar bir toplum kültürüne dönüşür. Yapmayınız, etmeyiniz!
Bu milletin asırların imbiğinden geçirip getirdiği kültür unsurlarını, örf ve âdetlerini, hoşgörüsünü, tahammülünü üç kuruşluk menfaate kurban vermeye çalışan bu menfaatperestlerin sırtını sıvazlamayınız, şımartmayınız bu karanlık tipleri…
Ölmüşlerimizin ardından böylesine hakaretamiz yaklaştığımız bir dönemi hiç ama hiç hatırlamıyorum. Bir iki cahil çıksa bile ayıplanır, kınanır ve söylediklerine pişman edilirdi.
Böylelerini şimdilerde alkışlıyoruz artık farkında mısınız?
Bunu biliniz istedim...