Türkiye’mizin çok partili yaşama geçtiği 1945’lerden sonraki ilk genel seçim, bildiğiniz gibi, 14 mayıs 1950’de yapılmış ve 27 yıllık CHP iktidarı son bulmuştur. O seçimden bu yana geçen 60 yıl şu kadar ay’lık dönemde, CHP biri ortaklık, diğeri takviyeli / transferli, üç kez iktidar olmuştur. 1973 yılı 14 ekim seçiminden sonra 1974’te MSP ile ortak bir hükümet oluşturmuştur. Daha sonra, 1977 yılı 5 haziran sonrasında ve nihayet 1978 yılı 5 ocak tarihinde birer kez daha iktidar olmuştur. Bunlar düşüldüğünde, 60 yıl içinde yaklaşık 32 yıldır iktidarda değildir.
Geçtiğimiz hafta, 15’nci Olağanüstü Kurultayını toplayan ve yönetiminde önemli değişiklikler gerçekleştiren CHP nerdeyse yarım yüzyıldır, hep Ana Muhalefet Partisi adıyla anılmıştır.
1945’lerde, Demokrat Parti’nin kalesi sayılan iller Aydın, Manisa, Bursa, Balıkesir, İzmir gibi merkezlerde, 1977 yılı 11 aralık yerel seçimleriyle yerel iktidar CHP’nin olmuştur. Balıkesir hariç tabii…1950’den günümüze, Balıkesir kentinde Belediye Başkanlıklarını başka partilerin adayları kazanmışlar, ancak 1977 yerel seçiminde, CHP, Belediye Meclisine daha fazla sayıda üye vermiş, böyle bir imkanı, bir de 2004 yerel seçimlerinde bulmuştur. 2004’te, Balıkesir Belediyle Meclisi’nde 10 üyesi bulunan CHP’nin, şimdi üç üyesi vardır. (Tabii, hiç üye veremediği yıllar vardır da, o tarihlerde parti adı CHP değildir, başkadır.)
Ana Muhalefet Partisi’nin ülke genelindeki görünümü şimdi biraz daha farklıdır. Partililer ve yüzbinlerce insanımız umut içindedir. Bir iktidar beklentisi heyecanı yoğundur. Ancak, CHP’nin kimi üyeleri, ya bu heyecanın yoğunluğundan, ya da alışkanlıklarından olacak, hala bir muhalefet kaygısıyla davranışlarını biçimlendirmektedir. Son kurultayda, kadın kotasına uyulmadığı iddiasıyla itiraz yolunu seçenler o partinin üyeleridir. 762 oy alan bir eski ilbaşkanı ve son görevi genel başkan yardımcılığı olan bir başarılı politikacıya yeni görev verilmesi önlenmek istenirken, oy veren 762 partilinin de iradesine karşı davranmışlardır. Amma, Yargı’nın kararı, bekleneni getirmemiştir. Kurultaydaki kota hesabı doğru yapılmıştır ve bu nedenle itiraz red edilmiştir.
Oysa, bu tür davranışlar, yalnız Kurultaylarda değil, Anadolu kentlerinde de izlenmiştir.
Bir il başkanlığı değişikliğini getiren kongre seçiminde, oyları sayan heyetteki bir ismin bir görev listesinde de yer alması öne sürülüp, kongrenin seçtiği il başkanı seçim kurulu kararıyla düşürülmüştür. Olay Balıkesir’dedir. Kongre, sayın Fahrettin Kayan’ı il başkanı seçmiş, ancak Kayan’ın listesindeki bir partili, oy sayım ekibinde görüldüğünden itiraz edilmiş ve Kayan’in İl Başkanlığı sonuçlandırılmıştır.
2005 yılı kurultayı öncesinde de benzeri olayları yaşamıştır kimi Anadolu kentleri.. Mesela Balıkesir gibi.
Artık, genel Başkan Deniz Baykal’la değil, başka adayları kazandırarak onlardan birinin genel başkanlığında siyaset yapmak, partiyi iktidara götürmek isteyenler bir anlamda kötü adam sayılmışlar, ili başkanlığı, ilçe başkanlığı ve yönetimlerde görevli olanlar, bu görevlerinden alınıp yeni atamalarla başka isimlere görev verilmiştir.
İş bununla kalmamış, bırakılmamıştır. Atamayla göreve gelenler, seçimle gelen ve konuştukları, tercihlerini söyledikleri için görev den alınanlara, yazılı biçimde yüklenmişler, basına gönderdikleri yazılı açıklamalar ile onlar bir avuç muhalif, birşey yapamazlar, etleri butları ne ki demişlerdir.
Parti içi muhalefet denilen bu tür davranışların, seçmen üzerindeki etkisini, ya da tahribatını hiç hesaplamamışlardır. Mesela Balıkesir ili, 2002 genel seçiminde Meclise, CHP’li üç vekil gönderirken, 2007 genel seçiminde sayı, ikiye inmiştir. 2004 yerel seçiminde kent belediye başkan adayı olan ve kent halkının büyük sevgisini yönelttiği isim o seçimde 37 bin oy alırken, 2009 yerel seçiminde partinin alabildiği oy sayısı 20’ bini zar zor yakalamıştır.
37 bin oy sağlayan isim, 2004 sonrası il başkanlığına getirilmiş, ancak başka hesaplar, o ismin önüne çıkarılmış ve o isim de yeniden aday olmamıştır. Hem kongrede, hem 2009 yerel seçiminde.
Partilerine güç katmak, iktidar yolunu hem yerelde, hem genelde açmak için büyük bir özveri örneği sergileyenler, ne hikmetse, muhalefet olmaktan uzak kalmamak için herhalde, Parti dışında izletecekleri ciddi, gerçekçi ve tutarlı muhalefet yerine, parti içi muhalefeti öne çıkarmışlardır.
18 aralık 2010 cumartesi günü Ankara’da toplanan olağanüstü Kurultay’da delegeler, partilerinin artık iktidar yürüyüşüne ihtiyacını görüp, bunu gerçekleştirecek ismin çevresinde toplanmışlardır.
CHP’nin artık iktidarını bekleyen kitleler, bir başka hesabın da gerçekleşmesini ister durumdadırlar şimdi. CHP’nin yeni ve üst düzey kadrolarındaki değişiklik, son genel ve yerel seçimlerde başarılı olamamış, ciddi oy ve sandalye kayıpları getirmiş yerel yönetimlerde de (parti yönetimi) beklenmektedir. Bu beklenti, öyle görünür ve hesaplanır ki, gerçekleştiğinde CHP’nin kazancı büyüyecektir. O nedenle, partisinin kazanmasına gerçekten inanmış parti yöneticileri, Ankara’dan bir karar beklemeden görevlerini yeni isimlere bırakmalıdırlar.
Tersine davranış ve ısrarlar, artık unutulması mümkün olamayacak kayıpları getirecektir.