Cemil Çiçek'in Meclis'in en deneyimli siyasetçisi olduğuna kuşku yok.
En uzun süre bakanlık koltuğuna oturan isim aynı zamanda. Öteden beri uzlaşmacı olarak bilinir. Çiçek şimdi Meclis başkanı.
Önceki gün AK Parti'nin oylarıyla seçildi. MHP her üç turda da kendi adayına oy verirken, CHP 'yemin boykotu' yüzünden oylamaya katılmadı. Baraj altında kaldığı yılları istisna tutarsak CHP tarihinde ilk kez Meclis başkan adayı çıkaramadı. Hazin bir durum...
Büyük umutlarla Ankara'ya gelen CHP milletvekilleri, olan biteni seyretmekle yetindi. Cemil Çiçek'in Meclis Başkanlığı'na seçilmesini, boykot krizinin çözümü için umut olarak görenler var. Adı kulislere düşer düşmez CHP'liler memnuniyetlerini gizleyemedi.
Bizzat Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu 'Bizim için iyi isim' dedi. CHP adına konuşanlar da Çiçek isminin kendilerini umutlandırdığını söylemekten çekinmediler. Çiçek'in teşekkür konuşmasından çözüm formülleri üretenler oldu.
Cemil Çiçek boykot krizini tek başına çözebilir mi?
Hayır.
Bunun için partilerin durdukları yerden ileriye doğru adım atmaları ve pozisyonlarını esnetmeleri gerekli. Çiçek'in partiler arası trafiği iyi yöneteceğine şüphe yok. Bunun ilk işaretlerini seçildiği gün verdi, dün devam ettirdi. CHP Grup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi ile görüştü. Meclis kürsüsünden uzlaşma çağrısı yaptı. CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu 'hayırlı olsun' ziyaretine beklediğini söyledi.
Meclis Başkanı'nın tek başına uzlaşma mesajları, partiler arası görüşme trafiği, siyasî havayı bir nebze yumuşatsa da krizi çözmek için yeterli olmaz.
Ankara'nın siyasî hava durumuna bir bakalım.
Partilerin duruşlarında bir değişiklik var mı? Yok. İlk günkü pozisyonlarını daha da kuvvetlendirerek koruyorlar. CHP'nin durduğu yer ise belli...
Kılıçdaroğlu'nun, "Ergenekon tutuklusu iki milletvekiline Meclis yolu açılmadığı sürece yemin etmeyeceğiz." sözünden geri adım atacağının hiçbir işareti yok. Aksine bu yolda bütün gemileri yaktı.
Dün parti grubunda milletvekillerini topladı. Beklenen, bu konuyu milletvekilleriyle müzakere etmesiydi. İlginçtir, gündeme bile gelmedi. İlerleyen günlerde yemin boykotunu 5'li gruplar halinde görüşeceğini söyledi.
Toplantı çıkışında bildiriyi andıran, maddeler halinde bir açıklama yaptı. İçinde yeni bir şey yok. Bir haftadır söylenegelen hususların tekrarı. Onlar da bazı tespitlerden ibaret. Yeni bir öneri yok, formül yok. Çözümün nasıl olacağı sorusunun cevabı yok.
'Tutuklu iki milletvekili tahliye edilsin'... Yargı bırakmadığına göre ne yapılacak? CHP lideri keşke bir sihirli formülü, bir çıkış yolunu gösterebilseydi.
Hatırlayacaksınız geçen hafta "Kanun teklifi vereceğiz" dedi. Teklife dair ipucu yok. CHP tek maddelik bir teklif hazırlayabilmiş değil.
AK Parti de ilk günkü durduğu yerde... Ergenekon davasını zedeleyecek davranışlardan kaçınıyor. Haksız da değil. 12 Haziran seçimlerinde yüzde 50 oy AK Parti'nin çete ve cuntalarla kararlı politikalarına verildi. Çete ve cuntalara karşı esnemesi mümkün değil. Hiç kimse AK Parti'den Silivri'yi boşaltacak yasal düzenleme beklemesin... CHP'nin nihai hedefi de bu.
Başbakan Erdoğan "Meclis CHP'siz de çalışır" dedi. Simav'da CHP'yi hedef alarak "Tükürdüklerini yalayacaklar" dedi. Bu CHP'li İsa Gök'ün "Önümüzde diz çökecekler, kuzu kuzu çözecekler" sözlerine cevaptı. AK Parti tartışmayı bir adım öteye taşıdı, yemin etmeyen CHP'li milletvekillerinin durumunu tartışmaya açtı.
İçtüzüğe göre mazeretsiz 5 birleşime katılmayan milletvekillerinin vekilliği düşüyor. AK Partili Mustafa Elitaş, 15 Temmuz'a kadar 5 birleşime katılmama hakkının dolacağını söyledi. Bu, toplumda karşılık bulacak bir tartışma. Yarın milletvekilleri yemin etmeden seçim bölgelerine dönerlerse durumlarını izah etmekte çok zorlanacaklardır.
Cemil Çiçek'in Meclis başkanı seçilmesi bazılarını umutlandırsa da tablo bu... Buradan bir formül çıkarmak pek zor görünüyor. Sorun AK Parti ile CHP arasında iyi niyet çağrısı veya nezaket gösterisinin çok ötesinde. Sorun Ergenekon davasına bakışta düğümleniyor. Bu düğümü de herhalde Cemil Çiçek tek başına çözemez...