Hatta seçime 24 saat kala atılan gazete manşetlerini, televizyon yayınlarını hatırlayın. Akılları karıştırmaya çalıştıklarını, insanlarımız arasına nifak tohumları ektiklerini, seçimlerden bekledikleri sonucun çıkmaması halinde, tıpkı gezi ayaklanması gibi bir provokasyon tertibi içerisine girerek fitilini ateşlemeye çabaladıklarını gözünüzün önüne getirin. Buna benzer algı oluşturulmaya çalışıldığına aklı selim sahibi herkes tanık oldu.
Hatta oy kullanma işlemi sürerken, sosyal medya aracılığıyla korku ve panik havası estirilmek istendi.
Gördünüz, yaşadık.
Demokrasi şöleni vardı.
Kavgasız, gürültüsüz, sakin ve seçmenlerin vatandaşlık görevlerini hiçbir etki altında yerine getirebildiği bir seçim gerçekleşti.
Öncesinde ortalığı velveleye verenlerin seçim sonrasında; "Hile yapıldı, oylar kayboldu, yakıldı" dediğini duyan var mı bilmiyorum.
Bu bize şunu gösterdi.
Demokrasi tüm kurum ve kurullarıyla Türkiye'de yerleşmiş durumda ve güçlü şekilde işliyor.
Bunu tam anlamıyla yerleştirilen ve güçlendiren ise, hiç kuşkusuz AK Parti'dir. Şüphesiz Recep Tayyip Erdoğan'dır.
Bilinmesine rağmen bu, halkın yüzde 52 oyunu alarak seçilen ilk Cumhurbaşkanı olan Erdoğan'a "diktatör" denilmesi yok mu! İşte insan buna üzülüyor..
Şimdi gezi zekalılara sormak lâzım:
Siz dikta rejimiyle yönetilen hangi ülkede bu kadar demokratik bir ortamda seçim yapıldığını gördünüz?
Siz hangi ülkede, hangi diktatörün sandıktan çıkan sonuç için; "Milletimizin takdiri her şeyin üzerindedir" dediğini duydunuz, işittiniz?
Umarım, demokrasinin ne demek olduğunu ve ne anlama geldiğini anlamışsınızdır..