DEVLET Bahçeli..
MHP genel başkanlığı koltuğuna oturduğu günden buyana konuşulan, tartışılan bir siyasetçi.
Alparslan Türkeş’in 1997 yılında vefatı sonrası adını duymaya başladığımız Bahçeli, hemen hemen her döneme damga vurdu.
Merhum Bülent Ecevit başbakanlığında kurulan hükümette koalisyon ortağı olarak yer alması herkesi şaşırtmıştı örneğin. “Eli kanlı katillerle hükümet kurulmasını içimize sindiremeyiz” diyen Rahşan hanıma da özür diletmişti.
Ekonomik krizin tavan, siyasetin dip yaptığı ve IMF kapısında “dilenci” durumuna düşüldüğü DSP, MHP ve ANAP koalisyon döneminde “dik” duruş sergileyen tek liderdi.
Türkiye Cumhuriyeti adına hükümette “supap” görevini üstlenmişti adeta.
Hatırlayın o günleri.
Ne oyunlar oynuyordu AB/D ve onların içerideki işbirlikçileri. Teslim almaya çalışıyorlardı ülkeyi ekonomisini çökerterek..
Ecevit’in birden bire bozulan(!) sağlık durumu ve ardı sıra yaşanan gelişmeler.
Kemal Dervişleri.. Hüsamettin Özkanları.. İsmail Cemleri ve onlara biçilen rolleri, bugün 30'lu yaşlarda olan herkes çok çok iyi bilecektir.
Öyle bir dönemdi ki o günler. Devlet ve Millet ekonomik krizle boğuşurken birileri ülkemizde hükümet devirip hükümet kuracak cesareti sergiliyordu!
Teslimiyet ve çaresizlik içerisindeyken siyasi aktörler Dr. Devlet Bahçeli çıktı; “Millete gidiyoruz” diyerek alayına, topuna resti çekti!
Kendi istikbalini değil, Türkiye’nin geleceğini düşünerek bir devlet adamının yapması gerekeni yaptı.
Tıpkı bugünkü gibi..
***
NE SEN.. NE BEN.. NE BİR BAŞKASI.. ASLA!
ÜLKESİNİ seven, geleceğini düşünen bir “devlet adamı” ne yapması gerekiyorsa onu yapıyor, nasıl hareket edilmesi gerekiyorsa o duruşu sergiliyor Devlet Bahçeli bugünde..
Başkanlık Sistemi çıkışı kimi çevreleri rahatsız etse de, Bahçeli tam zamanında konuştu ve müdahale etti siyasete yine.
Ne diyor Devlet Bey;
“MHP, milletimize görüş sormanın, fiili çelişkiyi sona erdirmeyle ilgili müdahil olmasını istemenin hiçbir mahzurlu ve sakıncalı tarafını da görmeyecektir. Türk milletine güveniyorum. ”
Sen misin bunu diyen.
Başta parti içi muhalefet (ki bunların Milliyetçi olduğu şüpheli) ve CHP ile diğer AB/D sevdalıları demediğini bırakmadı Devlet beye..
Solcular için bir şey demeyeceğim. Vazifesidir onların her güzel işe, her güzel adıma karşı çıkmak!
MHP çatısı altında siyaset yapan ve özünde Türkiye sevdalısı olduklarını iddia edenlere ne diyeyim.
Büyük çok büyük haksızlık ediyorsunuz Bahçeli’ye.
Büyük çok büyük haksızlık ediyorsunuz Bahçeli’ye.
Ne sen, ne ben, ne bir başkası.. Onun ülke için yaptığı fedakârlığın milyonda birini bile yapmaya korkarız, çekiniriz..
Şuna adım gibi eminim ki, bugün Türkiye’nin sesi gür çıkıyorsa, eğilip bükülmüyorsa hiç şüphesiz katkısı vardır bunda Başbuğ’un izinde giden Devlet beyin..
***
MİLLİYETÇİ KARDEŞİM ŞİMDİ ŞUNU İYİ OKU..
ÜLKÜCÜ ve Milliyetçi hareketin lideri Alparslan Türkeş, Başkanlık sisteminin tarifini 1979'da yayımladığı “Temel Görüşler” adlı kitabında şöyle yapıyor:
“Milliyetçi hareket, tek başkan, tek meclis sistemini savunur. Çağımız kuvvetli, adil ve hızlı icra çağıdır. Türk milleti, dünya imparatorlukları kurduğu devirlerde kuvvetli, adil ve hızlı icra sistemini uygulamıştır, kuvvetli ve hızlı icra, icra gücünün tek elde toplanmasıyla mümkündür.
Bunun için tarih ve töremize uygun olarak başkanlık sistemini savunuyoruz. İcrayı, cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık olarak ikiye bölemeyiz. Her konuda bütünleşmeci olduğumuza göre, icranın başında da bütünleşmeci olmalıyız.
Türk tarih felsefesi ve tarihinde icra organı hiçbir zaman bulunmamış yani tek bir başkan tarafından yürütülmüştür.
Milliyetçi Türkiye'de de demokratik milli cumhuriyet ilkesi içinde başkan, Türk milletinin yürütme organının tek başı olacaktır. Tek başkan sistemine uygun olarak yasama organı yönünden de tek meclis sistemini savunuyoruz.”
...
Şimdi anladın mı Devlet Bahçeli’nin nasıl bir sistemi neden, niçin istediğini benim güzel kardeşim..
25 EKİM 2016