Eyüplü Halit,türk tarihinin isim yapmış ilk dolandırıcısı,akla hayale gelmez işler yapmıştır. Kuleyi, Eminönü’ndeki saat kulesini satan Sülün Osman değil, İstanbullu Eyüplü Halit’tir. Bu adam Girit kökenlidir.Yunanca konuşur.
Türkçe okuma yazması yok ama Fransızcası fevkalade. Eyüplü Halitin Suç tarihine damgasını vuran "ilk vukuatı" ise arkadaşı Arap Abdullah’la birlikte Feridiye semtinde bir ev kiralayıp kendine bir ‘karakol’ açıp.
Kendisini komiser arkadaşınıda bekçi olarak tanıtıp yerli rumları soyması. Kentte o zaman tam bir otorite boşluğu olduğu için kimse de bunu garipsemiyor.
Kendisi ‘komiser’, Abdullah da ‘bekçi’ rolünü oynuyor.Eyüplü Halit, Arap Abdullah’ı bölgede oturan paralı Rumlara gönderip ‘karakola’ çağırtıyor ve kızgın komiser rolünde onları sıkıştırıyor:
‘Masum insanları ihbar edersin ha? Göstericem gününü!’ Arka odayı da nezarethane dekorunda düzenlemişler. Adamları ‘nezarete’ attırıp ‘bekçi’ Arap ‘Abdullah’ı yanlarına gönderiyor ve şunları söylettiriyordu;"Aslında komiser göründüğü gibi hiddetli biri değil hani şöyle birkaç kuruş sıkıştırsan..." İki üç gün içinde zengin Rumları bu numarayla soyuyorlardı.
2.vukatı ise cezaevine gelen birine sobayı satmasıydı.Eyüplü Halit sık sık cezaevine düşmüş. Yine böyle hapse girmiş, tahliyesine bir gün kala koğuşa yeni bir mahkûm girmiş. Halit bunu kömürlüğe götürüp, "Bak kardeşim, bu koğuşun sobası bana ait. Ama ben yarın çıkıyorum. Sobanın yanmasından ben sorumluyum ve her gün diğer mahkumlardan beşer kuruş alarak yolumu bulurum. Seni sevdim, 15 lira verirsen bu sobayı sana satarım" demiş. Zavallıdan 15 lirayı kapan Eyüplü ertesi gün cezaevinde ayrılmış.
Eyüplü Halit, Mussolini`yi bile dolandırmıştır... 1935`te Sultanahmet Cezaevi`nde yatarken koğuşta kasa hırsızı bir İtalyan var. Bu adamla Yunanca anlaşıyorlar... Halit`in aklına Mussolini`ye mektup yazmak geliyor. Ve adamın yardımıyla oturup yazıyor:
"Sayın Duçe" diyor, "ben sizi çok seven, fikirlerinizi çok takdir eden bir Türküm. Sizin savunduğunuz görüşleri Türkiye`de savunduğum için İstanbul`da hapis yatıyorum. Yardıma muhtacım..." Para istiyor Duçe`den...
El altından postaya verdiği mektup gidiyor, 15 gün sonra Roma`da Mussolini`yi buluyor.. Bir 10 gün kadar sonra da İtalyan Başkonsolos elinde valizle Vali Bey`e geliyor!.. Diyor ki:
"Ben Sultanahmat Cezaevi`nde filan şahsı ziyaret edeceğim...
Şaşırıyor vali. Nerden çıktı şimdi bu? Çünkü o tarihte Mussolini türkiyeden Antalya`yı istiyor. Adamlarla gerginiz. Vali Bey, "Kimdir bu Halit Keskiner? Araştırın" diye savcıya intikal ettiriyor durumu.. Bir bakıyorlar ki, bu meşhur sahtekar Eyüplü Halit!..
"Bu adam dolandırıcıdır, Sayın Duçe`yle ne ilgisi olabilir?" filan diyorlar ama konsolos dinlemiyor. "Olsun" diyor, "ben göreceğim..."
Kendisine defalarca “bu kişi dolandırıcıdır” deseler de dinletememişler. Konsolos Mussolini’nin emri gereği getirdiği yüklüce bir parayı cezaevine giderek elleriyle Eyüplü Halit’e teslim etmiş.
Ölümü
Eyüplü, 68 gelin adayını dolandırdıktan birkaç ay sonra yakayı ele vermiş. Ünlü dalavereci polis işkencehanesinde çürütülmüş ve nihayet cezaevinde ölmüştü.Ölümünden sonra birkaç komedi filmine konu olmuştur.
Kaynakça
msn.com-Türkiye'nin ve dünyanın en ünlü dolandırıcıları
BoxerDergisi-İstanbul ve ultra üçkağıtçılar