Biraz önce büyükşehirden eczacı bi arkadaşım aradı.
Nöbetçi eczane sistemindeki aksaklıklarla ilgili yazımı okumuş.
"Söylediklerinde haklısın" dedi ve ekledi:
"Ben 1 nöbette 10 günlük kazanç elde ediyorum."
Sonrasında da ilaçta yaşanan sıkıntılardan söz edip, vatandaşla karşı karşıya geldiklerinden dert yanarak kendi penceresinden bazı şeyler anlattı.
Hiç karşılık vermedim.
Dinledim sadece ve şunu anladım:
Eczacılar sistemden memnun değil.
Ama hangi sistem onu anlayamadım!
★
Mevzu küçük,
ama aldığım tepkilere bakıldığında
sorun gerçekten büyük görünüyor.
Yıllardır devam eden anlayışla çözülemediğine göre de
sn. valimiz Hasan Şıldak ile BBB başkanımız sn. Yücel Yılmaz ve sağlık müdürümüz sn. Serkan Kadir Keskin'in el atması
ve
Büyükşehir Balıkesir için yeni bir planlamanın önünü açması elzem görünüyor.
★
Okuduğunuz bu satırları, dün öğle saatlerinde facedeki kişisel hesabımdan paylaşım yaptım.
Aynı anlarda gelen telefondaki ses Balıkesir Eczacılar Odası'ndan aradığını söylüyordu.
Arayan bayan arkadaş, bizim şehirdeki hemen her insanın dertlendiği Nöbetçi Eczane sistemini "BALIKESİR, KÖY veya KASABA DEĞİL!" başlığı altında sorguladığımız ve olağanüstü ilgi gören yazımıza karşı cevap hazırladıklarını, yayımlayıp yayınlamayacağımızı, üzerinde değişiklik yapıp yapmayacaklarımızı sordu.
"Yayın ilkelerimize uygun ise, hakaret içeriği taşımıyorsa, noktasıyla virgülüyle yayınlarız" karşılığını verdik.
Eczacılar Odası Yönetim Kurulu imzasını taşıyan o açıklama geldi.
Birazdan aktaracağım size.
Lütfen dikkatli okuyun ki, biz ne demişiz, onlar ne demek istiyor net bir şekilde anlaşılsın.
Hakikatı arayanlar ile gerçeği saklamaya çalışanlar ayırt edilsin.
★
İŞTE ECZACILARIN O AÇIKLAMASI
İLGİLİLERE VE KAMUOYUNA
Son zamanlarda nöbetçi eczaneler üzerinden, nöbet düzenleyici Balıkesir Eczacı Odası’nı ve tüm eczanelerimizi hedef alan halkı manipüle edici açıklamalar ve haberler yapılması tarafımıza cevap zorunluluğu getirmiştir.
6643 Sayılı TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ KANUNU’nun 20. Maddesi’nin n bendinde; (Ek:23/2/1995 - 4078/2 md.) Bölgelerindeki yerleşim yerlerinin özelliklerine göre eczaneler için tatil olacak günleri ve saatleri tespit etmek ve ihtiyacı karşılayacak miktarda nöbetçi kalacak eczane veya eczanelere ait nöbet listelerini hazırlamak ve mahallin en büyük sağlık amirinin onayına sunmak, İdare heyetinin diğer vazifeleri arasında gösterilmiştir. Bu vazife yıllardır Odamız yetkililerince halk sağlığı ön planda tutularak yerine getirilmektedir.
Uygulamaya koyulan son nöbetçi eczane belirleme sistemi, Balıkesir merkezi coğrafi olarak 3 parçaya bölüp her bölgede 1 eczane nöbetçi olacak şekilde düzenlenmiştir. Günlük Nöbetçi Eczane listelerinden bu sistemin işleyişi net bir şekilde görülebilir.
Tüm eleştirel yazılarda nöbetçi eczanelere toplu taşıma ile ulaşım zorluğundan bahsediliyor. Büyükşehir olduğu her mecrada herkes tarafından vurgulanan Balıkesir’de tüm branşlarıyla hizmet veren tek bir hastane mevcuttur; Balıkesir Atatürk Şehir Hastanesi. Bu hastanemiz de konumu itibariyle araçsız ulaşıma müsait değildir. Dolayısıyla belli bir saatten sonra acil sağlık hizmeti almak isteyen vatandaşın araç ihtiyacı, nöbetçi eczane ararken değil henüz hastaneye ulaşım aşamasında hasıl olmaktadır.
2020 yılından bu yana tüm dünyada etkisini gösteren COVİD-19 pandemisi, yine halk sağlığını korumak adına eczanelerimizin çalışma şekline düzenleme getirilmesini zorunlu kılmıştır. Fiziki koşullar göz önüne alınarak eczanelerimizde aynı anda 3’ten fazla hasta bulunmaması tavsiye kararı alınmıştır. Bunu titizlikle uygulamaya çalışan nöbetçi eczanelerimizin önünde kısa süreli kuyruklar oluşması bu sebeptendir. Devlet kurumları, bankalar ve hatta alışveriş mağazalarında dahi bahsi geçen kişi sınırlaması uygulaması ve önlerindeki uzun kuyruklar normal karşılanırken, sadece hasta kişilerin başvurduğu eczanelerde bu durumu bir problem gibi göstermek abesle iştigaldir.
Haftasonları acil servise 3000 hastanın başvurması acı bir gerçek olabilir ancak bu hastaların 2000 tanesine reçete yazıldığı desteksiz bir varsayımdan ibarettir. Zira nöbetçi eczanelerimize reçeteleri ile başvuran hasta sayısı tarafımızca belirli periyotlarla kontrol edilmekte ve istendiğinde mahalli amirlere sunulmaktadır. Eğer haberlerin bir tarafı olarak bize başvurulsaydı hem doğru bilgiye ulaşılabilir hem de gazetecilik etiği sağlanmış olurdu.
Tabiri caizse 3 gündür boğaz ağrısı yaşayan bir hastanın bile acil servise başvurduğu bir ülkede, toplu taşıma hizmetleri kara yoluyla ve saatle sınırlı bir şehirde, en sık kullanılan ilaçların ekonomik sebeplerle aylardır bulunamadığı bir zamanda tüm sorunu nöbetçi eczane sisteminde aramak bilgisizlikten değilse kötü niyettendir.
Tüm ilgililere ve kamuoyuna arz ederiz.
BALIKESİR ECZACI ODASI
YÖNETİM KURULU
★
Okuduklarınız size saçma sapan gelmesin.
Yazılanları bizim uydurduğumuz veya ilave kelimeler ekleyip Eczacılar Odası'nın açıklamasını karmaşık hale getirdiğimiz sanılmasın.
Noktası virgülüne onlara aitti okuduklarınız.
Ne demek istediklerini anlamadınız değil mi?
İnanın biz de anlamakta zorlandık!
★
Biz, "sayıyı arttırın" diyoruz,
Onlar, "kötü niyetlisiniz" diyor.
Biz, "kuyruk var" diyoruz,
Onlar, "banka önlerinde de kuyruk var" diyor.
Biz, "parası olmayan taksiye mahkum edilmesin" diyoruz,
Onlar, "Belediye suçlu" diyor.
Biz, "vatandaşa kolaylık" diyoruz,
Onlar, "boğazı ağrıyan acile gidiyor" diyerek vatandaşı suçluyor.
Biz, "Çanakkale örneği verip burası büyükşehir, 3 nöbetçi eczane yetersiz" diyoruz,
Onlar, "piyasada ilaç yok" diyerek iktidara gönderme yapıyor.
Kısacası bizim eczacılar odasına göre; herkes suçlu, onlar sütten çıkmış ak kaşık!
★
Hiç açıklama yapmasaydılar keşke!
En azından hakikatı arayanlar ile gerçeği saklamaya çalışanların kim olduğunu anlamakta zorlanabilirdi bir çoğumuz!
Kafalardaki soru işaretlerini kaldırdılar.
Bu yönüyle teşekkür etmeliyiz Eczacılar Odası yönetimine.
★
Biz, şehrin sakini/yaşayanı olarak, gördüğümüz ve bizlere iletilenleri anlatmaya, ilgilisine aktarmaya, vatandaş ile devlet kurumları arasında köprü görevi olmaya, ayrıyeten mesleğin yüklediği sorumluluğu yerine getirerek gazetecilik yapmaya çalışıyoruz.
Başkaca da bir gayemiz, beklentimiz yok.
En başta "mevzu minik, sorun büyük" dedik.
Şimdi bekleyip göreceğiz.
Sorunu çözecek olanlar, eline neşteri alıp tedaviye mi başlayacak?
Veyahutta "vatandaş halüsinasyon görüyor, aslında bizim şehirde her şey güllük gülistanlık" mı diyecek?
Hangi şık sizce daha uzak görünüyor?
★
Not:
Vatandaşın ne dediğini, neler düşündüğünü de bir dahaki yazıda aktaracağım.
Selametle...