Bu iş kabak tadı vermeye başladı. İktidarın ağzını her açışında döviz kuru ile oynayarak cevap veren mihraklara karşı gerçekten legal ve illegal tedbirler almak vakti gelmedi mi?
Tamam, öyle kabul edelim. Bugün yaşananlar tamamen iktidarı yöneten başta Cumhurbaşkanı ve kadrolarının suçu. Hatta diyelim ki yolsuzluklar, hırsızlıklar, usulsüzlükler.
Daha önce yazdım. Tekrar edeyim ülkelerde ekonomiye sadece iktidarlar yön veremez. Dünyada olduğu gibi ekonominin çarkları devletin elindedir. En büyük alıcı devlettir. Fakat o çarkları döndüren mekanizma devletin dışında birçok etkene sahiptir.
Laf başı geldiğinde kendilerine ekonominin patronları olarak gören devletin dışında devlet gibi yapılar vardır. Bunların başında yarı resmi TOBB gelir. TOBB’un altında ticaret-sanayi odaları gelir. Esnaf Sanatkârlar Birlikleri gelir. Sendikalar gelir. Bunların dışında MÜSİAD, TÜSİAD gelir.
Türkiye döviz kuru endeksli kaos ortamına itildiği son bir aydır sözünü ettiğimiz bu kurum ve kuruluşlardan incir çekirdeğini dolduran bir tek ses çıkmadı. Endişelerini ifade eden açıklamalardan söz etmiyorum. Hiçbirinin yaşanan kaosa yönelik ne telaşı, ne çözüm derdi de. Herkesin keyfi yerinde ve sırça köşklerinde üretim yerine sermayelerini döviz, altın veya değerli madenlere yatırarak kurlar yükseldikçe servetlerinin ne kadar yükseldiğinin hesabı ile mi meşguller? Bilmiyorum.
Yoksa ekonominin patronları kurdukları oyunların gidişatının sonucunun ne olacağının sessizliğini mi yaşıyorlar?
Geçmiş krizlerden farklı olarak bu sefer sonuçta ellerinde ister üretim ister finans ne sermaye varsa döviz kurları yükseldikçe değerini koruyor. Sürekli döviz kurları endeksli fiyat artışı yapabiliyorlar. Her kriz fırsattır deyip ganimet mi toplamanın peşindeler? Bilmiyoruz.
Son dönemde TÜSİAD’ın varlığını CHP Genel Başkanı Kemal Bey’in aramasıyla fark ettik. Kemal Bey gidişat hakkında tam işin kaynağını görmüşe benziyor. Yoksa niye arasın?
Sahi Kemal Bey TÜSİAD’a sormuş mudur? Üyeleri arasında Aydın Doğan’dan Şahenklere, oradan Özyeğenler ve Ülkerlere kadar son yıllarda sattıkları kurum ve kuruluşların 100 milyar doları aşan sermayelerini ne yaptıklarını? Hangi yatırıma döndürdüklerini? Yoksa kuru para döviz olarak mı beklettiklerini?
Veya uzun zamandır Ege’de demirli kalan ve İstanbul boğaza halat atan Bill Gates’in yatına giderek bir süre misafir kalarak yeni tavsiyeler aldıklarını?
Öyle görülüyor ki laf başı geldiğinde ekonominin patronu olarak gören başta TOBB, TÜSİAD, MÜİAD gibi yapılar tıpkı ev yanarken saçını tarayanlar gibi davranmaktan vazgeçmelidirler.
Dışarıdan bakınca sessiz kalmaları bir kısmının süt dökmüş kedi konumunda bir kısmının tuzağı kurmuş avcı misali avının tamamen kapana kısılmasını beklediği ruh halinde görülüyor.
Yaşanan bu kaos ortamında ortaya çıkıp ateşin sönmesi konusunda yardımcı olmayacaklar ise bu yapılar ne zaman işe yarayacaklar?
Bu tür yapıların 28 Şubat sürecinde ilgi alanlarına girmememsine rağmen dönemin iktidarına karşı hangi hamleleri yaptıklarını daha unutmadık. Bugün direk ilgi alanlarını ilgilendiren ekonomi konusunda sessizlikleri 28 Şubat’ın farklı versiyonu olmasın sakın?
Kalın sağlıcakla…