Can sıkıcı hale geldiğimin farkındayım.
Lütfen biraz anlayışlı olun.
Çünkü konu çok önemli.
Sizin, bizim ekmeği konuşuyoruz.
Bir ekmeğe muhtaç olanların varlığını unutmayın lütfen.
Hani şöyle bir söz var;
"Ekmekle oynayanın ekmeği boğazında kalır" diye..
Bilirsiniz hepiniz bunu.
İşte bizde bu nedenle bir kamyon satışıyla başlayan olay üzerinde ısrarla duruyoruz.
Bazı sorular yöneltmiştik dünkü yazımızda.
Bugünde kaldığımız yerden devam edelim.
"Al gülüm, ver gülüm" alışverişiyle ilgili Belediye Başkanımızın yaptığı yazılı açıklamasındaki bir yaklaşımı sağlıklı bir bakış olarak görmediğimizi altını çizerek paylaşmak istiyorum.
Bu açıklamada, Helvacıgül'ün, başkan Ok'un makamına geldiğinde;
"Geçmiş Sabri Uğur döneminde böyle birçok alım-satım yapıldığını" ifade ettiğine vurgu yapan sayın Ok, bu yaklaşıma ; "Geçmişte yapılan yanlış uygulamaların, İsmail Ok döneminde olmayacağını, bu ve benzer uygulamaların tarafımdan hiçbir zaman masum görülmeyeceğini söyledim." karşılığını vermiş.
Buraya kadar çok güzel, kulağa hoş gelen cümleler.
Alkışlamamak, takdir etmemek, şapka çıkartmamak elde değil bu sözler karşısında.
Sevgili Ok, doğruladığı olayın detaylarına yer verdiği açıklamasını şu soruyla bitiriyor:
"Peki Sabri Uğur döneminde aynı konumdaki kişilerin yüzlerce milyarlık sattığı mallar ne olacak?"
Şimdi siz bu cümleden ne anladınız bilemiyorum ama, her yöne çekilebilir diye düşünüyorum.
Mesala;
Onlar yaparken iyi de, bizimkiler yapınca tu kaka mı?
O dönemde birşey demediniz de, şimdi niye bu kadar yaygara koparıyorsunuz ki?
Hem bu olay yüzlerce milyarlık da değil, 20 binlik bir alışveriş.
Birde böyle bakmak gerek
Böyle bir bakış açısıyla da değerlendirilebilir sayın Ok'un açıklamaları.
"Onlar ne olacak?" diyen başkana bizde bir soru soralım:
Kötüyü mü örnek alacağız, göstereceğiz?
Birileri yanlış yaptı diye, bu yanlışları devam mı ettireceğiz?
Şimdi biri kalkıp vicdanımızı sızlatacak bir girişim sergilese, sesimizi çıkarmayacak mıyız?
Haksız uygulamalara göz yummamız mı gerek?
Komşumuz evini yasa ve yönetmeliklere uyarak üç kat yapmışken, hemen yanı başına candaşımız, yoldaşımız, ülküdaşımıza özel izin vererek bilmem kaç kat yapsın da trilyonluk rant sağlasın mı diyeceğiz?
Asıl soru şu:
Geçmiş dönemi kötülüyorsun sürekli.
Yapılan işlerin yanlışlığından, haksızlığından söz ediyorsun.
Ve son olarak, Fırıntaş ile ilgili o dönemde yapılan yüzlerce milyarlık "al gülüm, ver gülüm" alışverişleri gündeme taşıdın.
Doğru mu başkanım?
Doğru..
Söz, karar sizden başkan
Peki sayın Ok, siz icra makamındasınız.
Her türlü bilgi ve belge elinizin altında.
Bildiğiniz, gördüğünüz, tesbit ettiğiniz hangi haksız ve yasal olmayan uygulama, alışveriş hakkında hangi işlemi yaptınız?
Fırıntaş olayındaki gecikmeli de olsa dik duruşunu, yaklaşımını alkışlıyoruz ama, senden daha çok fazlasını bekliyoruz sayın başkan.
Altı üstü 17 bin liralık bir kamyonun konuyu nerelerden nereye getirdiğini gördünüz.
Aslında size de çok önemli bir kazanç sağladı bu "al gülüm, ver gülüm" alışverişi..
Çünkü, kuruluş amacı kent halkına kaliteli ve ucuz ekmek yedirmek olan Fırıntaş'ta neler olup bittiğinin farkına vardınız.
Hem Belediye'de, hem de Fırıntaş'ta bundan böyle atacağınız adımlarda ince eleyip sık dokuyacağınıza, sizden habersiz yani arkanızdan dolaplar çevrilmesine izin vermeyeceğinizi biliyoruz.
Başkan Ok’u bekleyen sınav
İsterseniz bugün çok güzel bir adım atabilirsin..
Örneğin kent halkını çok sevindirecek bir karar alarak güne başlayabilirsin sayın başkan.
Nasıl mı?
Fırıntaş'a yaptığınız zam kararını geri alabilirsiniz..
Siz yıllarca sendikacılık yaptınız. Bir ailenin geçim koşullarını en iyi bilensiniz sayın başkan.
Ekmek, olmazsa olmazı olduğuna göre, şu mübarek ramazan ayı öncesi dar gelirli vatandaşlarımızın hayır-dualarını almak istemez misiniz?
Söz , karar, yetki sizde...
***
Buzdağının görünen yüzü
Sözün özüne gelince..
Fırıntaş'taki olay aslında o kadar büyük (!) bir konu değil.
Sadece 17 bin 711 lira 86 kuruluşluk bir alışveriş.
Neredeyse 10 trilyona yaklaşın cirosu bulunan bir kuruluş için 17.7 bin lira nedir ki?
Devede kulak!
Hem belki de bu buzdağının görünen kısmı.
Birde şu 'çarpık yapılaşma' işine girilse, bilemiyorum çıkabilen olur mu içinden!
Gülen yüzleriniz asla solmasın...