Yerel seçimler yaşlaştı. Her dönem seçimlerin kendine özgü özellikleri olur. Milletvekili seçimlerinin algısı farklı, yerel seçimlerin algısı farklılık gösterir. İlk kez Cumhurbaşkanlığı Sistemi çerçevesinde gerçekleşen 24 Haziran’da çok yakından şahit olduk ki bundan sonra Cumhurbaşkanlığı içinde milletvekilliği içinde oy verme davranışlarında farklılıklar olacak.
İster yerel seçimler olsun, ister milletvekili seçimleri olsun isterse Cumhurbaşkanlığı seçimleri olsun vatandaşın oy verme kriterlerinin her zaman aynı olmayacağı aşikârdır. Dün yapılan yerel seçimde vatandaşın oy verme gerekçesi bugün yapılacak yerel seçimde mutlaka farklılık gösterecektir.
Dün yapılan milletvekili seçiminde oy verme gerekçesi bugün yapılacak milletvekili seçiminde mutlaka farklılık gösterecektir. Aynı şekilde dün yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde vatandaşın oy verme gerekçesi bugün yapılacak bir seçimde mutlaka değişecektir.
Oy verme davranışı dinamiktir bir olaydır. Bu davranış ve değişimin kodlarını mutlaka sıkı takip gerektirmektedir. Bugün AK Parti’nin başarı grafiğindeki iniş ve çıkışlara iyi baktığınızda vatandaşın oy verme davranışını etkileyecek okumalardan kaynaklandığı görülecektir.
AK Parti’nin kuruluş sürecini en iyi bilenlerdeniz. Bizim bilgimiz hem gazeteci hassasiyeti hem de gönül hassasiyeti çerçevesindedir. Toplumsal sevgisinin ve nefretinin kodlarından da haberdar olduğumuz doğrudur.
24 Haziran seçimleri gösterdi ki toplumsal bilinç gerektiğinde milimetrik siyasi manevralara imza atıyor. Tıpkı 1999 seçimlerinde 5 farklı oy pusulasında 5 ayrı oy kullanma kabiliyetini gösterdiği gibi. Her zaman gerektiğinde bu hassasiyette davranacağı muhakkak. 24 Haziran seçimleri sonrası ortaya çıkan sonuçlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Mesaj alınmıştır” sözünü sarf ettirdi.
AK Parti öyle bir hale gelmişti ki bir tarafta halkın gönlünde taht kurmuş dostunun da düşmanında gıpta ile baktığı Recep Tayyip Erdoğan, diğer tarafta Recep Tayyip Erdoğan’ın gölgesinde yatan, bu gölgenin imkânlarını sonuna kadar kullanan bu gölgenin altına kimseyi almayan yaklaşana dünyayı dar eden çok kısır bir zümre. Bu zümre bürokraside, teşkilatlarda, belediyelerde, iş dünyasında.
Millet bu zümreyi bulunduğu yerde çok iyi biliyor. Çünkü bu zümrenin uzantıları ilinde ilçesinde çok yakınında. 24 Haziran’da millet Recep Tayyip Erdoğan’a %52,5 oy verirken, partiye bu nedenle %42,5 oy verdi.
24 Haziran’dan bu yana ne değişti bilmiyoruz? Seçim sonrası “Mesaj alınmıştır” sözüne uygun bürokraside, parti teşkilatlarında, belediyelerde ve Erdoğan’ın çevresindeki halkalarda hem kadrolarda, hem anlayışlarda ne gelişmeler olduğunu da tam bilmiyoruz. Cuma günü AK Parti Genel Merkezinde Genişletilmiş il başkanları toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri önemli.
Kısaca “Gönüllere girmek” olarak özetlenecek bu konuşma AK Parti ve kadrolarındaki hastalığın tam teşhisidir. Çok yakından görüyoruz ki toplumsal algıda AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ülkede hizmet konusunda hiçbir eksiği yoktur. Fakat son yıllarda kadro ve teşkilatlar algısı öyle değil.
Ulaşılmaz, burunlarından kıl aldırmaz, bütün devlet imkânları ellerinde, klikleşmiş, gönül vermiş insanların kapısını sadece seçimden seçime çalan, hatta onu da yapmaya tenezzül etmeyen, ilçe başkanının bile ulaşamadığı il başkanı, belediye başkanının bile ulaşamadığı milletvekili, belediye meclis üyesinin ulaşamadığı belediye başkanı, milletvekilinin ulaşamadığı bakan, il başkanının bile ulaşamadığı genel merkez, bürokrat v.s…
Yaklaşan yerel seçimler öncesi teşhis edilen hastalığın kesinlikle tedavi edilmesi gerekmektedir. 16 Nisan sonrası “Metal yorgunluğu” sadece kadro değişikliği olarak algılanarak heba edildi.
Bu yorgunluğun “Gönül yorgunluğu” olduğu tam olarak algılandı. 24 Haziran’da milletin verdiği mesaj bu mesajdır aslından. “Gönüllere girmek” bu açıdan önemlidir. Fakat gönüllere girmek konusu 16 Nisan sonrası başlayan yenileşme, dönüşüm hamlesi gibi yarım kalmamalı ve yanlış uygulanmamalıdır.
İşte bu seçimlerde milletin beklentileri, milletin ihtiyaçları çok iyi bilinmelidir. “Gönüllere” dokunan bir üslup, öncelikli ihtiyaçları bilen kadrolar, değişimin, yenileşmenin tam olarak hissedileceği bir algı kaçınılmazdır.
Bugün için siyasette milletin AK Parti’den başka alternatifi olmadığı bugün muhalefetin içine düştüğü durumdan bellidir.
Bu imkânı AK Parti halkla bütünleşme kabiliyeti olan, halkın içinde ve onun beklentilerine her daim cevap verebilecek yenileşme ile kullanmak zorundadır.
Belediyelerde ve teşkilatlarda sadece kadro değişimi değil anlayış, kavrayış, idrak değişimini de gerçekleştirmek zorundadır.
Kalın sağlıcakla…