Belediyelerdeki yanlışlara dikkat çekilince tepkiler artıyor
İdare etme, yönetme ve milletine hizmet etme sanatı olarak da tarif edilen siyaset, çoğu kez kendini siyasetçi zanneden kendini bilmezlerin elinde adeta, menfaatleşme ve çıkar sağlama aracı oluveriyor.
Siyaset sayesinde hasbelkader bir koltuk veya sandalyeye sahip olmuş pek çok çömez siyasetçi daha işin başında bu kategoriye girmiş haldedir.
Maalesef nereden geldiğini ve nereye ne için oturtulduğunu unutan siyasetçileri milletimizde en kısa zamanda unutmaktadır.
Bu tür şahsiyetler "makamla kazandıkları kişiliklerini, makam elden gidince kaybedeceğini aklının ucundan bile geçirmiyorlar.’’ Etrafımız makamla kazandığı kişiliğini, makam elden gidince kaybetmiş, kişiliksiz kalmış insanlarla doludur.
Kendini makamla ölümsüzleşmiş zanneden nice zavallı insanın son demlerinin hiçte hoş olmadığını biliyoruz.
Makamın verdiği suni hava ile, hor gördüğü halkının arasında perişan halde yaşayıp, ibretamiz bir şekilde dünyasını değiştirenlere millet olarak her zaman şahid olmuşuzdur.
Hazreti Ömer’in Devlet işlerinde ayrı, kendi özel işlerinde ayrı mum yakarak Halifelik yaptığı bilinen bir gerçektir.
Hazreti Ömer’in devlet malına, millet emanetine nasıl sahip çıktığını hayatı boyunca her daim söylemiş ve hep anlatmış, nice mücahitlerin koltuk sahibi olduklarında, mücahitliği bir kenara itip nasıl müteahhit olduklarını görmek kadar acı ne olabilir ki.
Sözün burasında Cenap Şahabettin’in ibretlik bir sözünü hatırlatalım:
"Sandalyeyi (koltuğu) başınızın üstünde tuttuğunuzda, koltuk yukarıda olacağı için koltuk sahibi sandalyenin altında kalır, küçülmüş olur. Sandalyenin üzerine çıktığınızda ise koltuk sizi yüceltir. Kişisel çıkarlar da sandalyeye benzer. Kendi çıkarını toplumun çıkarından üstün tutup, baş tacı eden kişi, başkalarının ve toplumun gözünde küçülür. Kişisel çıkarlarını önemsemeyip ayakaltına alabilen kişi toplumda yücelir. Başkalarının gözünde değer kazanır. Kişi kendisini her şeyden, herkesten önde, yüksekte görmemelidir. Toplumsal çıkarlar, kişisel çıkarlardan önemlidir.’’
Olmaması gerektiği halde en çok yolsuzlukla anılan kurumların başında belediyeler gelmektedir.
Adeta, "Devletin malı deniz, yemeyen domuz’’ düşüncesine kul olmuş kişilerin, domuz olmamak için devlet malını domuzlara taş çıkartırcasına yemeleri (!) sıradan bir olaymış gibi konuşuluyor domuz severler arasında (!)
Söz gelimi:
2 Milyarlık işi 10 Milyara ihale edip, 8 Milyarı aralarında Paylaşma eğiliminde olan siyasetçileri tanımak pek o kadar zor değildir.
Yanlış yaptığından şüphe edilen siyasetçinin mal varlığı her şeyi gözler önüne sermeye yeter.
Yeter ki, siz yanlışı ortaya çıkarma niyetinde olun.
Biraz dikkat ve sağlıklı bir kontrol her şeyi ortaya çıkarıverir.
Hâlbuki belediyeler Partilerin iktidar olmaları için en birinci ve en güzel basamaktır. Belediye ile yapılan güzel ve faydalı hizmetler partilere iktidar yolunu açar.
Rahmetli Erbakan hocanın kazandığı belediyelerin Refah Partisine iktidar yolunu açtığı hala hafızalardadır.
Refah belediyeciliği adeta çağımızın millete hizmet kervanı olarak, tekrar millete yansımasıydı.
Refah Belediyeciliği Ak Partinin örnek olarak alacağı derslerin beklide en başında gelir.
Buna mukabil Turgut Özal’ın Anavatan Partisi ise, iktidarda olduğu halde belediyelerdeki yolsuzluklar ve adam kayırmacılıklar ayyuka çıktığı için bir anda belediyelerin tamamının kaybedivermişti.
Cumhurbaşkanımız Tayyip Beyin Belediyecilik anlayışıyla işe başlayan AK Parti belediyeleri, maalesef yavaş yavaş bu anlayıştan uzaklaşır gibi oldular.
Halk arasında ve gazetelerde yer alan iddiaların üzerine gidilmesi babında yaptığımız uyarılara pek çok yerden olumlu yaklaşımlar geldi.
Bu arada abdestinden şüphesi olanlar, daha doğru ifadeyle kendinden şüphesi olan bazı şahıslardan da: "Abi beni mi kastettin, ha ben anladım falan kişiyi kast ediyorsun, zaten onun yamuk işler yaptığı baştan belliydi. Abi biz belediyeye TIR değil taksi bile kiralamadık, Abi senin kast ettiğin kişi falan şahıstır.’’ kabilinden cevaplar geldi.
Hâlbuki ben eski bir siyasetçi ve gazeteci olarak AK Parti üst kadrolarının dikkatli olmalarına odaklanmış ve belediyeleri sıkı bir denetimden geçirmelerini sağlık vermiştim.
"Yani, uzun lâfın kısası, ben hazır elbise diken bir terzi konumundaydım. Elbiseleri diktim askılara astım. Herkes kendine uyanı aldıkları için, beni mi kastettin? Falanımı kastetettin? Haa ben anladım şunu kast ediyorsun.’’ demeye başladılar.
Çünkü hazır elbiseler kendilerine tıpa tıp uymuştu..!
Ak Parti milletin sinesinden çıkmış ve hizmete odaklanmış bir partidir.
Dolayısıyla Ak Parti Belediyeleri de AK olmak zorundadır. Bazı küçük hesap sahipleri Ak kadrolara sızmış olabilir. Mühim olan bu tür hesap adamlarıyla, hasbileri ayırabilmektir.
Yeni dönemde bu temizliğin ve ayıklamanın yapılacağı doğrultusunda sinyaller almaktayız.
Çünkü hâlihazırdaki görüntü 2023 için pek ümitvar görünmüyor.
Ak Partideki AKP lilerin yeni oluşumculara göz kırptığı da gözlerden ırak tutulmamalıdır.
Bu tip zararlı asalaklar giderayak yapacakları yamuk icraatların faturasının da samimi Ak Parti Kadrolarına çıkacağının bilinciyle hareket etmektedirler.
Dikkatli olunmalı ve şimdiden gizli gizli bavullarını toplayan bu yolcuların(!) bilinçli yanlışlar yapmalarına fırsat tanınmamalıdır.