Bir süredir Sur üzerinden içimizdeki şer cephenin ve dış güçlerin oyunlarına dikkat çekmeye çalışıyorum. Keşke uyarılar da haklı çıkmasam. Maalesef. Sur’dan her gün yaralı ve şehit haberleri gelmeye devam ediyor.
Bazı kurumlara zarar vermeme adına üstü kapalı olarak birilerinin bir dönem olduğu gibi güçlerini yeniden kazanma çabasında olduklarına işaret etmeye çalıştım. Artık açıkça ifade edeyim ki, kulislerde konuşulanlar kanımızı donduracak derecede. İddialara göre NATO içindeki bir kısım şer güçler ile içimizdeki şer güçler Güneydoğu’da PKK’yı bahane ederek Türkiye’den tavizler koparmak peşindeler. Aynı iddialara göre söz konusu şer güçler Güneydoğu’daki olaylar da 5 binin üzerinde PKK’lının öldürülmesi ve Bin’in üzerinde güvenlik görevlisinin şehit edilmesini bekliyor. Böylelikle Türkiye tam bir kaosa düşürülecek. Bir taraftan toplumsal infial bir taraftan ise Kürt vatandaşlar arasında isyan hevesleri var.
Böylelikle bir kısım sözde aydın geçinenler bu kadar ölümler karşısında NATO’yu göreve çağırıp Diyarbakır’a konuşlandırmanın peşine düşecekler. Kürt halkının güvende olmadığını dünyaya ilan edecekler. Güneydoğu’da güvenlik güçlerimizin bölgeden uzaklaştırılması için uğraşacak. Bu planın hayata geçmesini sağlayacak tek araç ise kan. Onu da akıtıyorlar. Vampirleşen bu zihniyetin özellikle içerideki gücünün kırılması gerekiyor.
Şu hiçbir zaman unutulmamalıdır. 35 yıldır devam eden terör olaylarının faturası bu memlekette hep sivil iradelerin üzerine kesildi. Özal dönemi. Akbulut dönemi. Demirel dönemi. Bizde sivil irade yola getirilmek için terör olayları hep kullanıldı. Hatta iktidarlar bu yolla el değiştirdi. 1990’ları hep birlikte yaşadık.
Eğer Sur’da ve diğer yerlerde güvenlik kuvvetlerimizin PKK ile mücadelesinde izlenecek stratejiler daha iyi belirlenmez ise hızla şehit sayısı NATO içindeki ve içimizdeki şer cephelerin istediği seviyelere maalesef gelecektir. Çünkü şu an izlenen stratejiyi PKK ve onların destekçileri çözmüştür. Şehit olan güvenlik güclerimizin nerelerinden vurulduklarına iyi bakın.
Burada Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’a büyük görev düşmektedir. Baba ocağın olan Balıkesir’e Temmuz ayından bugüne kadar 9 şehit geldi. Nerdeyse her ilimizden şehitlerimiz var. Yaralı sayısı orta da. Terörle mücadelede bahane yoktur. Şu an terörle mücadele de koordinasyon görevi bildiğim kadarı ile sizlerin emrinde. Cuma hutbelerinde konunun işlenmesi için Diyanet İşleri Başkanlığı ile bile sizin kurum irtibatlı.
Özellikle içinizdeki kötü niyetlilere dikkat etmek zorundasınız. Şu an bölgede askerimiz ve polisimiz günlerdir nöbet tutmakta, günlerce yıkanmadan üzerindeki elbiseyi bile değiştirmeden canı pahasına mücadele etmektedir. Ne denilmek istenilen anlaşılıyordur.
Aynı uyarıları sivil iradeyi temsil eden bütün siyasi partilerin yöneticileri ve özellikle Başbakan Ahmet Davutoğlu’na da yapıyoruz. İçte ve dışta oynanan oyunlara dikkat edilsin.
Ankara’da 28 kişinin şehit edilmesine neden olan saldırının ardından birçok yorum yapıldı, köşe yazıları kaleme alındı. Değerlendirmelerde bulunuldu. Satır aralarında çok dikkat çekici bilgiler bulunuyor.
Fakat çok enteresan bir bilgiyi bir dönem Hürriyet’in Ankara Temsilciliğini de yapan Genelkurmay muhabirliğinde de bulunan Metehan Demir’in www.lojiblog.com” internet sitesinde yazdığı köşede görüyoruz. 19.02.2016 tarihli bu yazıda yaşanan terör olayları bahane edilerek askeriye içinde birilerinin bir dönem ellerinde bulundurdukları güçleri geri istediği açıkça ifade ediliyor. Bu yazının ilgili bölümünü olduğu gibi alıyorum. Yorum size ait;
“1- MİT 2 KEZ UYARMIŞ: Ankara’daki saldırı için ilk olarak bir ay önce tam 19 Ocak’ta, son olarak da 12 gün önce resmi yazı ile emniyet ve askeri, olayın olduğu yerler dâhil bizzat bombalı araç saldırıları konusunda uyarmış. Yani basında çıkanın ötesinde 1 değil tam iki kez. Bunlar ilgili kurumların son bir aylık arşivlerinde kayıtlı. Neden bu kadar ağırdan alındı. İstihbaratın gelmesi ile eylemin kuluçka süresi boyunca defalarca oralara gelen teröristler neden saptanamadı; bunlar zamanla anlaşılacak.
2- PERSONEL UYARILMIŞ: Benzer uyarı mesajları aynı zamanda Genelkurmay ve Hava Kuvvetleri’nde personele duyurulmuş. Ama eskortlarla korunmayan servislerde sadece tek başına tüfekle oturan bir askerin nasıl bir koruma yapabileceği de ayrı bir soru işareti.
3 -ASKER O YASAYI İSTEDİ Mİ? Bu arada yine bazı basın organları buradan kaynak vermeden alıntı yaparlar ama siz yine de ilk kez burada okuyun. Asker de güvenilir kaynaklara göre; hükümetten Doğu ve Güneydoğu’da daha rahat operasyon yapabilmek için komuta ve koordinasyon yetkisi istemiş. Daha da ilginci derin Ankara kulislerinde, askerin istihbarat toplama dâhil hükümetten özel bir kolluk kuvveti yasası istediği konuşuluyor.”