İnsanoğlunun 'Ramazan'la imtihanı

11 ayın sultanı Ramazan'a idrak etmenin huzuru içerisindeyiz. 
Biliyoruz ki, bu  kutsal ayda yardımlaşma ve dayanışma ön plana çıkar. Bereket çoğalır.
Ramazan'ı Ramazan yapan, ona anlam veren, değer katan bin yıldan hayırlı Kadir gecesini de içerisinde barındırmasıdır.  
Rabbimizin sonuz rahmetinin tüm insanlığa indiği Ramazan ayının manevi açıdan hepimiz için arınma fırsatı vesilesi yaratmasını dilerken, dikkatlerinizi farklı bir yöne çekmek istiyorum. 
***
Yüce dinimiz, "Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir" fermanı buyuruyor. 
Yine bir hadis-i şerifte "İnsanların her hayırlısı insanlara faydalı olanıdır" diyor. 
Ay rahmet ve bereket ayı olunca;
Kentin ileri gelenleri, kişi ve kuruluşlar iftar yemekleri veriyor peşi sıra. 
Edremit'te, Bandırma'da, Sındırgı ve Bigadiç'te.. 
Balıkesir'in 20 ilçesinde Ramazan sofraları kuruluyor.  
Belediyelerin kurduğu iftar çadırları değil dikkatinizi çekmek istediğim.
Diğerleri..
Yani "körler sağırlar birbirini ağırlar" dedirten sofralardan söz ediyorum.
Gelenek..  Maneviyat.. Eyvallah....
Ama, ya şatafat?
Yakışır mı biz müslümanlara?
Bunu geçtik. Sofraların değişmeyen simalarına ne diyeceğiz?
***
Ey benim yüreği güzel hemşehrilerim.
Şatafatlı iftar sofrası kuracaksanız eğer, bir kez daha düşünün!
İsterseniz daha iyi düşünebilmeniz açısından yardımcı olayım size.
Kardeşlerim; 
Ramazan’ın başladığı bir gün Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyuruyor: 
“Bereket ayı olan Ramazan geldi. Artık Allah’ın rahmeti sizi kuşatır. O ay, yeryüzüne bol bol rahmet iner. Günahlar affedilir. Dualar kabul olunur. 
Allah sizin iyilik ve ibadette yarışmanıza bakar da, bununla meleklerine karşı iftihar eder. Öyle ise kulluğunuzla kendinizi Allah’a sevdirin. Asıl bedbaht olan da, bu ayda Allah’ın rahmetinden nasibini alamayandır.” 
Yine, Hz. Peygamber Efendimiz, Şaban ayının son günlerinde, Ramazan ayına dikkatleri yönelterek şöyle sesleniyor bize: 
“Bu ayda küçük bir hayır yapan, başka aylarda bir farz eda etmiş gibi sevap alır. 
Bu ayda bir farzı yapmak, başka aylarda yetmiş farz yerine geçer. 
Bu ay Allah için açlık ve susuzluğun, taat ve ibadetin meşakkatlerine sabır ve tahammül ayıdır.
Bu ay yardımlaşma ayıdır. 
Bu ayda her kim oruçlu bir mü’mine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş günahlarının bağışlanmasına ve cehennemden kurtulmasına sebep olur.” 
***
Allah, bizi imtihan etmek için yarattığını ve bu sınavdaki davranışlarımıza göre mükafatlandırılacağımızı açıklıyor kutsal kitapta.
Bazen sağlık ve hastalıkla, huzur ve mutlulukla, fakirlik ve zenginlikle sınanıyoruz. 
Unutmayın ki;
Bugün çok zengin olabiliriz ama, yarın iflas edebiliriz. Soframızda yiyebilecek bir dilim ekmek bulamayabiliriz. 
Bugün mutluluktan havalara uçuyor olabiliriz, ama yarın dökebilecek bir damla yaşımız akmayabilir gözlerimizden. 
Bugün rahat nefes alabiliyorken, yarın hayata tutunmakta çok zorlanabiliriz.
Bugün gönlünü kırdığımız kardeşimizi yeniden kazanmak için yarın fırsatımız olmayabilir.
Bugün selam vermeyi çok gördüğümüz, küçümsediğimiz bir insan, yarın karşımıza başka bir şekilde çıkabilir.
Unutmayın bunu asla!
***
Kendimden örnek vereyim size.
Bugüne kadar birçok olayla karşı karşıya kaldım. Tarifi mümkün olmayan acılar yaşadım. 
Belli bir döneme kadar "Neden ben Allah'ım?" diye sitemkâr davranışlar içerisinde olabiliyordum. 
Kolay değildi çünkü direnmek her birine.
Beni tanıyanlar nelerle karşılaştığımı iyi bildiği için ne demek istediğimi çok iyi anlıyor.
Neyse ki sonunda O'nu keşfettim.
O bana "en büyük acının sabır" olduğunu, sınandığımı öğretti!
Her şeye farklı bakıyor, bu dünyayı  sınav sahnesi olarak görüyom. Bu sınavdan alnımın akıyla çıkmam için Rabbime dua ediyor ve O'nun verdiği, yaşattığı herşey için "Elhamdülillah" diyorum. 
Kimisi "sen çok değiştin" diyor. Değişen ben değilim aslında.  Bana öyle diyenler yerinde sayıyor. Bu dünyayı yaratanı bilmiyor, tanımıyor!
Diyeceğim şu; 
Şu an yaşadığımız dünyanın bir imtihan sahnesi olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
***
İşte bunun için, gelin bu mübarek Ramazan'da farklı birşeyler yapalım.
Neler mi yapabiliriz?
Herkesin yapabileceği birşey mutlaka vardır.
Örneğin, yerel yönetimlerinin başında olsaydım eğer, bu kutsal ayda kentteki reklam yapılan panoları, Hz. Peygamberimizin (s.a.v), “Komşusu aç iken, tok yatan kimse bizden değildir.” buyruğu  ve "İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olanıdır" Hadis-i Şerifi ile doldurur, 11 ayın Sultanını böyle kutlardım.  
Bu hemen benim aklıma geliveren.
Başka neler yapılmaz ki?
Yeterki niyetler halis olsun..
Hem ne diyor Hazret-i Ömer;  
"Niyeti olmayanın ameli yoktur. Niyetinde Allâh’ın rızâsını gözetmeyenin de ecri yoktur.” 
***
Unutmadan hatırlatayım:
Garip-gurabaya yardımı, davul-zurna eşliğinde yapacaksan hiç yapma. 
Yardım, dinimiz açısından da bir emir ve görev olduğuna göre, reklamını asla yapma.
Kardeşini incitme!
Bu konuda Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:
“Kim işlediği hayrı, şöhret kazanmak için halka duyurursa, Allah onun gizli işlerini duyurur. Kim de işlediği hayrı halkın takdirini kazanmak için başkalarına gösterirse, Allah da onun riyakârlığını açığa vurur.” 
Özetle; 
Sağ elin verdiğini sol elin görmesin! 
Fakirin, yoksulun yüzünün güldüğü, gönüllere ilham geldiği, hayır-hasenat şevki dolduğu bereket ayı Ramazan-ı Şerifiniz mübarek olsun efendim..
...
Günün sözü:
İnsanlar, birbirlerine yardımdan el çektikleri gün, insanlık yok olur..