Millet olarak dünyanın en büyük üç depreminden birini yaşadık, elbet acımız büyük. Depremzedelere yardım için milletimiz adeta seferber oldu deprem bölgesine aktı. Dünya devletleri düşmanlıklarını bir yana bırakarak Uçaklarıyla, TIR larıyla, Gemileriyle tonlarca yardım malzemesi yanı sıra sivil toplum kuruluşlarıyla yardımımıza koştular.
AFAD, Kızılay, UMKE, Mehmetçiklerimiz, Polisimiz, Jandarmamız, Doktorlarımız, Sağlıkçılarımız, İtfaiyecilerimiz, Belediyelerimiz, Tüm STK larımız, Onbinlerce gönüllümüz ve madencimiz geceli gündüzlü çalışarak bir CANI daha kurtarabilirmiyiz diyerek kendi canlarını hiçe saydılar. Ve binlerce insanımızı, binlerce yavrumuzu enkaz altından fedakârane bir uğraşla kurtardılar.
Merkezi Kahramanmaraş olmak üzre Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya, Elâzığ ve civarını hallaç pamuğu gibi atan deprem felaketinde can kayıplarımız yanı sıra sayıları her geçen gün artan yaralı analarımız, Babalarımız, Evlâtlarımız, Ciğerparelerimiz bağırlarımızı dağladı.
Ve fakat bir gerçek daha vardı ki, adına muhalefet mi desek, muarız mı desek, İç düşman veya dış düşmanlarımızın yerli uzantıları mı desek bir güruh var ki, hep algı operasyonları üreterek yalan ve yanlışların peşinde koştular.
Adeta can kayıplarımız ve yaralılarımız üzerinden algı operasyonları üreterek yalandan ve yanlışlardan medet umarak cansiperane çalışan İktidarı ve özellikle Cumhurbaşkanımız Tayyip Beyi itibarsızlaştırmayı kendilerinin en birinci görevi haline getirdiler.
Sahibinin sesi KOROSU yalan ve istismarın ustası oldukları için, daha önceleri yaptıkları tertiplerinde kasalarla domatesleri yollara döktürüyor ve ‘’Kazanamıyoruz, emeğimizin karşılığını alamıyoruz’’ diye köylü kılığına soktukları adamlarını bağırtıyorlardı, kimse inanmadı.
Mahallenin en zenginini yırtık ayakkabıyla mikrofona çıkardılar; ‘’ayağıma ayakkabı alamadım, yırtık terlikle buraya gelebildim’’ diye bağırttılar millet güldü geçti. Gariban kılığına soktukları bir kadını; ‘’Torunuma süt alamıyorum, perişan olduk’’ diye konuşturdular, bir gün sonra aynı kadın meyhanede en pahalı viski yudumlarken görüntülendi.
Bu ve bunlara benzer onlarca mizansen onlarca tertip ve tiyatro sergilediler. Düzenbazlık ve komedyenlikte Kemal Sunal’ı (inek Şaban), oyunculukta Nejat Uygur’u hatta İsmail Dümbüllü’yü bile geride bıraktılar yine olmadı, milletimiz zokayı yutmadı. Yalanlarını yüzlerine vururcasına ısmarlama kendi anketlerinde bile hep AK Parti ve Tayyip Bey önde çıktı.
Dizginleri dış mihrakların elinde olan muhalefet, muarız veya dış güdümlü gazeteci kılıklı satılmış ajanlar bu defa deprem felâketi üzerinden seçim hesapları yapmaya başladılar.
Onbinlerce yardım TIR’ını göremediler. Binlerce Polisimizi, Askerimizi, Jandarmamızı, Doktorlarımızı, Sağlık kuruluşlarımızı, sivil toplum kuruluşlarımızı ve onbinlerce gönüllü kurtarma ekiplerini ve binlerce maden işçilerimizi göremediler. Çünkü gözleri vardı görmüyorlardı, Kulakları vardı duymuyorlardı, kalpleri vardı hissetmiyorlardı.
Deprem bölgesinde yardım ekipleri yok. Kışlalarda binlerce askerimiz olduğu halde deprem bölgesinde asker, Polis göremedik yalanına sarıldılar. Tıpkı daha önceleri muhtelif yerlerde Kızılay çadırından çıkan Kılıçdaroğlu’nun ‘’ bir tane Kızılay çadırı görmedim’’ veya üzerlerinde yangın söndürme helikopterleri dolaştığı halde ‘’bir tane yangın söndürme helikopteri görmedim’’ yalanı gibi.
Mukaddes kitabımız Kur-anımız gayet açık ve sarih söylüyor; göremiyorlar, duyamıyorlar ve hissedemiyorlardı. Adeta gözleri, kalpleri ve kulakları mühürlenmişti.(!)
Muhalefet, muarız veya dış güçlerin yerli ajanları bir defa kafalarına koymuşlar; Türkiye’ye çağ atlatan, Türk ve Türkiye düşmanlarının korkulu rüyası olan, AK Parti ve Cumhurbaşkanı Tayyip Bey ne yapıp edip iktidardan düşürülmeli. Bunun içinde de her yol mubahtı.
AK Parti ve Tayyip Bey’in yerine köle ruhlu, Batı hayranı kukla ve uşak bir iktidar daha kullanışlı bir aparattı. Meselâ 6 +1 ittifakı emperyalist Batılılar için biçilmiş kaftandı. İHA; SİHA, Tank ve yerli helikopter yapımını durduracaklarını şimdiden söylemiyorlar mı? Batılı Emperyalistlerden aferin alacaklarını ilân etmediler mi. Köprülerden geçişleri yasak ederler, devasa tünelleri kapatırlar, marmarayı iptal ederler ve emperyalistlerden daha büyük aferinler alırlar.
Domates, biber, yırtık ayakkabı şovu, Torunuma süt alamıyorum tiyatrosu ve şimdide deprem ve deprem mağdurlarını istismar vicdansızlığı pek alâ olabilirdi. Deprem bölgesinde KEFEN bulunamıyor ve cenazeler ceset torbalarıyla defnediliyor istismarı bu vicdansızlar için bulunmaz bir maden sayılırdı. Nasıl olsa bunlar için her yol mübah ya.(!)
Cenaze 7-8 gündür yol kenarında kalmış, cenazenin bir yakını bulunamamış veya cenaze kefenlenememiş bu istismar taifesi için hiç önemi yok. Yeter ki, depremi ve cenazeyi istismar edip AK Parti ve Tayyip Beye çak, gerisi önemli değil.(!)
Hâlbuki; deprem bölgelerinde binlerce metre kefen bezi mevut. Buna rağmen KEFEN bezi tedarik edilemese bile, bir başka bez ile veya ceset torbasıyla defnetmek de caizdir. Yeterince KEFEN bulunamaması halinde vücudun tamamını örtecek bir bez de yeterli olur. Bütün bunlar ortadayken cenaze ve KEFEN istismarcılarının kaos peşinde koşmalarına aldanmamak gerekir.
Enkaz yığınlarını gösterip; enkazları kaldırmıyorlar edepsizliğini yaptılar. Hâlbuki enkazın altında canlı varken enkaz kaldırmak, kurtarılmayı bekleyenler için başka bir felâketi davet etmektir. Enkaz yığınları son dakikaya kadar hassas aletlerle dinlenir, arama ve çıkarma ameliyesi yapılır ve daha sonra enkazlar kaldırılır. Adamların bundan ya haberleri yok, ya da cahiller veya istismar malzemesi bulduk vurun abalıya mantığıyla hareket ediyorlar..
KEFEN ve enkaz istismarcıları siyasi rant için deli dana gibi her yere saldırdıklarının farkında değiller, ama milletimiz bu deli danaların kötü niyetlerinin farkında. Domatesi, biberi, patlıcanı istismar malzemesi yaparak oy devşireceklerini zanneden zavallıların, KEFEN istismarı yapacak kadar seviye kaybedecekleri hiç kimsenin aklına gelmezdi. Ama seviyesiz muarızlar bunu da yaptılar.
‘’Yüzyılın felâketi’’ karşısında tüm kuruluş, kurum ve milletimizle can kurtarma seferberliği yapıldığı bir dönemde, İktidar muarızları ve muhalefet trolleri ‘’nasıl olurda iktidarın bir açığını yakalayabiliriz’’ derdindeler.
Hiç bir şey yapamasalar da yardım ekiplerinin morallerini bozabilmeyi bile kendi hesaplarına kâr sayıyorlar. Devletimizin, milletimizin, içeriden ve dışarıdan gelen yardım kuruluşlarının destansı kurtarma operasyonları unutulmayacak ve fakat hainlerin, ajanların ve yerli işbirlikçilerin ihanetleri de asla unutulmayacak… 12 Şubat 2023 Blk.