Bahar ayı gelince memleketin dört bir yanında kitaplar çiçek açıyor âdeta. Kitap fuarı olmayan şehir neredeyse kalmadı. İrili ufaklı kitap fuarları bahar aylarında şehirlerimizde kültür hayatımıza renk ve hareket katıyor…
Kitap fuarlarının böylesine çoğalması elbette kültürümüz adına umut verici. Çoğunlukla belediyelerin bazen de valiliklerin katkı ve teşvikiyle insanımızın hizmetine sunulan bu fuarların ekonomik giderlerini büyük oranda belediyeler karşılıyor.
İstanbul’a uzakta bulunan şehirlerin fuarcılık bütçesi biraz daha kabarık oluyor nitekim imza günü etkinliklerine katılmak isteyen yazarların uçak biletleri, konaklama giderleri çoğunlukla belediyeler tarafından karşılanıyor.
Peki bunca masraf, bunca emek karşılığında amaç hasıl oluyor mu? Bu fuarlar gerçekten de bütün insanlarımıza ulaşıyor mu? Mesela, imza etkinliklerine katılan yazarlar, konuşmacılar yetkin kimselerden mi oluşuyor gibi pek çok soru ile muhatap olduğumuzda maalesef bütün bu sorulara olumlu cevap vermek güç…
Kitap fuarlarının sayısının artması beraberinde nitelik sorununu da getirdi. Gözlemlediğim kadarıyla hızla magazinleşen bir fuarcılık anlayışının yükselişe geçtiğini söylemek mümkün. Birçok anlamda fuarlardaki etkinlikler “kitap ve yayıncılık” üzerinden yürümüyor.
Belediyeler fuarları nitelikten ziyade nicelik olarak tasarlamakta başarı kıstasını sayısal veriler üzerinden algılamaktadır ki bu da beraberinde birçok sorunu barındırmaktadır. Nitekim, bu binbir türlü ümit ve gayretle hayata geçen kitap fuarları kısa zamanda nasıl olduysa tanınmış müzisyenlerin, sinema oyuncularının, televizyon yüzlerinin, siyasilerin oyun kurucu pozisyona geçtikleri bir alana dönüştü.
Yayınevlerinin imzalara davet ettiği birçok yazar bu ünlüler geçidinden fırsat bulup da imzaya gelemeyen okuyucudan yüz bulamamaktadır. “Onur konuğu” adı altında beş on isimden oluşan kimseler her sene o fuar senin bu fuar benim dolaşadurmaktadırlar.
Şehirdeki bütün billboardlara yine aynı isimlerin resimleri asılarak bu kimselerin şöhretlerine şöhret katılmakta, her şey onların rahatı ve mutluluğu üzerine tasarlanmaktadır. Bu aymazlık bazı belediye bürokratlarının egolarını tatminden öte bir işe yaramadığı gibi olan yine kültür ve edebiyatımıza olmaktadır…
Mesela, önceki gün tek özelliği bir televizyon kanalında tartışma programı moderatörlüğü yapmak olan bir hatunu bir fuarda konuşmacı olarak gördüm! Bu hanımefendi kitabı filan da olmayınca fuarın program listesinin bulunduğu kitapçığı tutup bir de pozlar vermişti ki açıkçası afalladım…
Sonra bir baktım ki fuarı düzenleyenlerin biricik hedefi kitap ve edebiyat değil, “En büyük olma” iddiasıymış zira onlarca televizyon sunucusunun, siyasetçinin, sanatçının -şehre yakın olmasından mütevellit- İstanbul’dan özel Mercedeslerle şehre taşınması bir tesadüf değilmiş!
Evet maalesef kitap fuarları birer “şöhretler geçidine” dönüştü kısa zamanda. Yani gerçek yazarların, edebiyatçıların ilgi görmesi, el üstünde tutulması, özen gösterilmesi gereken kitap fuarları en son onların hatırlandığı bir “şöhretler fuarı” oldu.
Hele hele tartışmalı bazı isimlerin, mesela gezi parkındaki eylemlere giderek eylemcilere kitaplarını dağıtacak kadar bu çapulcuları destekleyen bir hanımefendinin bu fuarların birinde baş tacı edilmesi ve özellikle AK Partili bir belediye tarafından “Onur konuğu” olarak bir de şeref koltuğuna oturtulması ise açıkçası “pes” dedirtecek türden skandal bir durumdur…
Bu saydıklarım daha ne ki diyor ve susuyorum….
Yani kültür, kitap, tefekkür yine bir başka bahara kaldı galiba…