Türkiye Büyük Millet Meclis'ine Salı günleri grup toplantılarını bahane ederek gidiyorum. Sistemin 6 ay içinde yapılması gereken uyum çerçevesinde ki bazı düzenlemeleri konusunda bir belirti olmasa da Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin bazı uygulamalarını orada da görmek mümkün. Meclis artık Hükümetin kanun tasarısı dayatması sonucu çalışmayacak. İhtiyaç duyulacak kanunları milletvekili teklif edebilecek ancak. 16 Nisan sonrası Meclis'in gündemine getirilen kanunların tamamı şimdi milletvekillerinin imzaları ile geliyor.
Anayasa değişikliği iyi kullanılabilirse Meclis'in gücü ciddi şekilde artmış olacak. Fakat sistemin tam olarak oturması, milletvekillerinin biraz daha artan gücün farkına varması gerekiyor. Bunun içinde çok acil bazı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun başında milletvekillerinin veya danışmanlarının Anayasa değişikliği ile kendilerine tanınan kanun teklifi verme haklarını nasıl kullanacakları geliyor. Çünkü milletvekilinin bugüne kadar böyle bir alışkanlığı olmadığı gibi ihtiyacı da yoktu. Onların adına Hükümetler Bakanlar Kurulu üzerinden ihtiyaç duyulan kanunları tasarı olarak getiriyordu. Sistemin işleyişi şöyleydi; bürokrat ihtiyaç duyar, genel müdürüne, genel müdürü müsteşarına, müsteşarı bakanına, bakanı Başbakanı'na Başbakan Bakanlar Kurulu'na, getirir. Bakanlar Kurulu Tasarı olarak Meclis'e gönderirdi. Konunun acili yetine göre Meclis'te komisyonlarda hızlı şekilde görüşülür, İktidar vekilleri evet, muhalefet vekilleri hayır der kanunlaşır geçerdi. Yani Meclis'te vekillerin sorgusuna bile uğramazdı kanun tasarıları. Sonuçta her seferinde bürokratın istediği şekilde geçerdi Meclis'ten. Yani uygulayıcı bürokrat ne isterse, neyi isterse Hükümet üzerinden Meclis'e kabul ettirirdi.
Şimdi bürokratın yönlendirmesi ile çıkmayacak kanunlar. Onların istediği şekilde de. Fakat bunun için hem iç tüzükte, hem siyasi partiler kanununda, hem de parti gruplarının işleyişinde adımlar atılmak zorundadır. Yoksa milletvekili elindeki yetkileri yine bürokrata, gruba teslim etmiş olacak. Bu düzenlemelerin yanında TBMM yönetiminin çok hızlı şekilde milletvekilleri ve danışmanlarına bir kısım eğitimlere başlamasına ihtiyaç olduğu ortadadır. Kanun verme tekniği her milletvekili ve her milletvekili danışmanından birine mutlaka öğretilmelidir. Meclis iç tüzüğünde yapılacak değişiklik ile bir milletvekilinin kanun teklifi vermesi konusunda ki kolaylıklar sağlanmalıdır. Meclis bünyesinde milletvekillerinin hem bölgeleri ile ilgili, hem ülkeyi ilgilendiren konularda kanun teklifi hazırlamasına yardımcı olacak yeni birimler oluşturulmalıdır.
Aksi takdirde Anayasa ile sadece milletvekiline verilmiş olan kanun teklifi verme hakkı bürokratın, grupların ve yürütmenin oyuncağı durumuna düşer. Gerçekten Anayasa değişikliğinin ruhuna uygun şekilde milletvekilinin yasa teklifi verme ve bunu hayata geçirme yetkisi sonuna kadar kullanılacak olursa da Meclis'in iradesi milletin istediği şekilde yansıması sağlanacaktır.
16 Nisan'dan sonra yürütme Meclis'e milletvekilleri üzerinden kanun teklifleri verdi. Fakat bu kanun tekliflerini yine bürokratlar hazırladı. Ne muhalefet ne iktidar milletvekillerinden şu ana kadar Meclis'e kendi hazırladıkları kanun teklifi ulaşmadı. Bunun nedeni vekillerin nasıl kanun teklifi hazırlayacakları konusunda tekniğe hâkim olmamaları, aynı zamanda grup yönetimlerinden izin almak zorunda olmaları. Diğer bir konu ise bugüne kadar vekiller yürütmenin işleyişinden haber değiller.
İşte bu nedenle acilen vekillerin hangi konularda ve nasıl kanun hazırlayacakları üzerine hızlı ve etkili bir bilgilendirmeden geçmeleri gerekmektedir. Bu görev Meclis yönetimi ile birlikte Meclis'te temsil edilen siyasi parti yönetimlerine de düşmektedir.
16 Nisan sonrası Meclis koridorlarında volta atarken Anayasa değişikliği çerçevesinde gözüme çarpan önemli bir eksiklik bu. Anayasa değişikliği ile vekillere verilen bu hak iyi kullanılacak olursa Meclis'in gücüne güç katılmış olacak. Aksi takdirde eski hazırcı yapı devam eder. Birçok konuda olduğu gibi uygulanmadan farklı teamüllere dönüşür gider.
Cuma'nın hayrı üzerinize olsun…