Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde Güçlü Türkiye’nin inşası için Güçlü Başkanlık ile birlikte Güçlü Meclis’inde oluşması gerektiği üzerine yazılarımıza devam ediyoruz. Geçen yazımızda Anayasa gereği kanun teklifi vermede tek yetkili olan milletvekillerinin en önemli yardımsı olacak, Türkiye’nin ihtiyaç duyacağı kanun ve kararlar konusunda sürekli çalışacak yeni bir ihtisas komisyonundan söz etmiştik.
Bugünkü yazımızda ise çıkarılacak yasaların, alınacak kararların etki analizlerini önceden yapacak ikinci bir ihtisas komisyonun kurulması üzerinde duracağız.
Uzun yıllar Parlamento Muhabirliğinden biliriz ki alelacele Meclis’e bir kanun teklifi veya kanun tasarısı gelir. Çok acil çıkması istenir. Öylede bir algı oluşturulur ki o kanun hemen çıkmazsa adeta Türkiye batacak. Önemine binaen o kanun Meclis’ten jet hızı ile çıkar. Cumhurbaşkanlığından da aynı hızla onaylanır. Resmi Gazete’de yayınlanır ve yürürlüğe girer.
Ama üç gün sonra yürürlüğe giren kanunda değişiklik yapan yeni bir kanun teklifi veya tasarısı gelir Meclis’e. Ne olmuştur? Kanun hiç hesap edilmeyen hukuki hatalar ve uygulamalara meydan vermektedir. Veya uygulama ile görevli her bürokrat farklı farklı yorumlayarak uygulamaktadır. Çıkış amacının çok ötesinde, yasalaşma ruhunun dışında bir yöne çekilmiştir. Bu hataların düzeltilmesi için aynı kanun beklide defalarca Meclis’e gelir. Bunların çok örnekleri vardır.
Hatta öyle hatalar var ki. Öyle hukukçular tarafından farklı yorumlanan örnekler var ki, halen uygulamadı ki Anayasa’dan yürürlükteki maddelerden örnekler vermek bile mümkündür. Anayasa’nın “YEDİNCİ BÖLÜM”, ‘Son Hükümler’ başlığını taşıyan 175. Maddesini içinizden okuyanınız vardır. O maddeden örnek vereyim. Maddenin başlığı ‘I. Anayasanın değiştirilmesi, seçimlere ve halkoylamasına katılma’ adını taşır. “MADDE 175- (Değişik: 17/5/1987-3361/3 md” şeklinde devam eder. Bu maddenin 1987 yılında değiştirildiğini gösterir. Değiştirilen fıkrası halen yürürlükte ve “Doğrudan veya Cumhurbaşkanının iadesi üzerine, Meclis üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile kabul edilen Anayasa değişikliğine ilişkin kanun veya gerekli görülen maddeleri Cumhurbaşkanı tarafından halkoyuna sunulabilir. Halkoylamasına sunulmayan Anayasa değişikliğine ilişkin Kanun veya ilgili maddeler Resmî Gazetede yayımlanır.” şeklindedir. Fakat değiştirilen bu Fıkra hiçbir zaman uygulanmadı. Halende uygulanmamaktadır. Bu fıkra ile ilgili hukukçular farklı farklı yorum getirmektedir. Hatta Hukuk Fakültelerinde bu fıkra ile ilgili halen yanlış okutulmaya devam edilmektedir. Oysa bu fıkranın 1987 yılında eklenmesinin ruhunda “Meclis üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile kabul edilen Anayasa Değişikliği”nin Millet İradesinin tam olarak yansıması olduğu bu iradenin üzerinde başka irade olmayacağı gerçeğini yansıtıyor. Bu çoğunlukla geçen Anayasa değişiklikleri ve kanunların Cumhurbaşkanları tarafından veto edilemeyeceği hükmüdür. Fakat yanlış yorumlamalarla hiçbir zaman uygulanamadı. İşte “Kaosa kalkan eller” manşeti, işte Orman vasfını yitirmiş arazilerle ilgili Anayasa değişikliğinin Sezer tarafından veto edilişi.
Bu örnekler de olduğu gibi Meclis’ten geçen hiçbir kanun ve Anayasa değişikliğinin veya kararın yürürlüğe girmesinden sonra başta bürokratlar olmak üzere düşülecek anlaşmazlıklarda hâkim ve savcıların ve toplumun farklı yorumlamalarına meydan vermeyecek şekilde çıkması sağlanmalıdır.
Bunun için Meclis’te çıkarılacak kanunların, Anayasa değişikliklerinin ve kararların çıkarılma amcalarının dışında hatalı uygulamaları önleyecek, belli çıkar gruplarının menfaatine olacak şekilde olup olmadığını, dilinden kullanılan kavramlara kadar ne manaya geldiğini inceleyecek yeni bir İhtisas Komisyonu kurulması gerekmektedir.
Bu Komisyon gerekiyorsa Kanunlar yürürlüğe girmeden pilot uygulamalar şeklinde izleme yapabilecektir. Bu komisyonun üyeleri de yine Milletvekillerinden oluşmalı, Alt Komisyonlar şeklinde ihtisaslaşarak çalışmalıdır. Gerekiyorsa Alt Komisyon çalışmalarında ilgili alanlarda ki uzman ve tecrübelerden yararlanmalıdır. Aynı zamanda kanun ve kararlar çıkarılmadan toplumun hazırlanmasını da bu komisyon sağlamalıdır. Bunun farklı bir örneği 1960’lardan sonra ABD Senatosu’nda ‘Yeminliler’ grubu olarak görev yapıyor.
Kısaca bu Komisyon Meclis’in alacağı her kararın çerçevesini, beklenmeyen etkilerini en önemlisi de uygulayıcı, yararlanıcıların nasıl anlayacağını tespit edecek ve yanlış uygulamalara meydan verilmemesi için öneriler sunacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclis’inin Cumhurbaşkanlığı Sistemi çerçevesinde yeniden yapılandırılması üzerine yazılarımıza devam ediyor.
Bu yazılarımızın ne kadar dikkate alıncağını, ne kadar uygulanacağını bilmiyorum. Meclis Başkanı değiliz, Başkan değiliz, Bakan ve milletvekili değiliz. Onun ötesinde ismimizin önünde (Dr,Yrd.Doç, Doç, Prof) unvanları da yok.
Bir tek, incelemelerimiz, gözlemlerimiz ve tecrübelerimiz var. Milletin içinde, milletin beklentilerine, milletin sorunlarına şahitliğimiz var. Tecrübelerimize binaen kaygılarımız var. Toplumsal taleplerin, millet iradesi şeklinde Meclis’te çözüm bulma imkanlarının heba edilmemesi gerektiğine inancımız var.
Perşembe günü İzmir’e Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunları buluşması için Ankara’dan yola çıkmıştım. Radyoyu dinlerken bir haber dikkatimi çekti. Haberde TOBB Genel Kurulu’na davet edilen Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un katılımı sırasında TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun Resmi karşılama yapmaması üzerine tepki olarak geri döndüğü ifade ediliyordu. Sonraki aşamada bu olayın değerlendirmelerine hiçbir medya organında rastlayamadım. Oysa böyle bir olay günlerce medyanın gündeminden inmezdi. Bu olay Cumhurbaşkanlığı Sistemi içinde Meclis’e STK’ların bilinçaltındaki algısını göstermesi açısından önemli bir göstergedir.
Güçlü Meclis için bir süredir yazmaya devam ettiğimiz ‘Meclis’in yeniden Yapılandırılması’nın ne kadar önemli olduğu bu olay sonrası ortaya çıkıyor.
İşte bu yazımızda Meclis’in saygınlığı ve önemini ortaya koyacak üçüncü yeni bir komisyon teklifi üzerinde duracağız. Bu ‘Kanun Uygulamalarını İzleme Komisyonu’dur
Meclis’in yasalaştırdığı ve uygulanmakta olan kanunların ve kararların uygulamalarını takip ederek amaç ve ruhlarına uygunluğunu izleyecek, varsa aksaklıklar telafisini sağlayacaktır.
Uygulamadaki bütün kanun ve kararlar bu birim tarafından izlenecek, yürütmede ihtiyaç duyulan değişiklik ve yasalarla ilgili Meclis Genel Kurulu’na belli periyotlarla raporlar sunacak ve müzakereleri yapılacaktır. Bu komisyon alt komisyonlar şeklinde çalışacak. Alt komisyonlar uygulama alanlarına göre belirlenecek ve çalışacaktır.
Bu komisyonun benzeri şu an Fransız Parlamentosunda bulunuyor. Öyle ki Fransız bürokrasisi bu komisyondan korktuğu kadar Başbakan ve Cumhurbaşkanı’ndan çekinmemektedir.
Bu komisyon sayesinde bir önceki yazımızda teklif ettiğimiz etki analizi görevini üstlenecek komisyonun etkinliği de artacaktır. Çıkarılan kanunların toplumsal talebi ne kadar karşıladığı bu komisyon sayesinde net olarak görülecektir.
Böylelikle kanunların güç odakları tarafından istismar edilmesi, çıkar amaçlı, keyfi uygulamalarının önüne geçilecektir.
“Güçlü Meclis, Güçlü Yürütme, Güçlü Yargı” =Güçlü Millet düsturumuzdur. Toplumun ihtiyaçlarını milletin temsilcileri belirler, Meclis kanunlaştırır, Yürütme yerine getirir. Kaideyi Meclis koyar, Yürütme uygular, Yargı denetler.
Kısaca daha etkin daha güçlü Meclis için, güçlü Milletvekili kadrosu, yeni birimler gerekmektedir. Son Altı yazıdır kaleme aldıklarımızı özetleyecek olursak;
1-Yasama görevinden anlayan yeni danışman kadrosu oluşturulmalıdır,
2-Milletvekili ve gruplara kanun teklifi hazırlamada yardımcı olacak uzmanlardan oluşan yeni birimler kurulmalıdır.
3-Meclis’in çıkaracağı kanun ve kararların algı ve etki analizlerini önceden yapacak yeni bir birim kurulmalıdır.
4-Meclis’in çıkardığı kanun ve kararların çıkarılış amaçlarına göre uygulamasını denetleyecek yeni birim oluşturulmalıdır.
5-İhtisas Komisyonları, görev alanlarını ilgilendiren konularda etkin ve karar verici bir duruma getirilmelidir. Kanun yapıcılığının yanında kanunların denetleyiciliği de verilmelidir.
Altı yazıdır kaleme aldığımız “Meclis’in yeniden yapılandırılmasına” yönelik seri yazılarımızı şimdilik burada noktalıyoruz. Zaman zaman yazmaya devam edeceğiz.
Kalın sağlıcakla…