MİHENK TAŞI İSTANBUL...

Hani bir söz vardır; ’’su uyur düşman uyumaz’’ diye.. Bu sözü her zaman dikkatli olunması, düşmanlarımıza veya rakiplerimize karşı gevşeklik gösterilmemesi babında kullanırız. İşte 31 Mart mahalli idareler seçimlerinde tüm dünya bir kere daha gördü ve izledi; rehavete kapılıp uyuyanları ve uyumayıp türlü türlü fırıldak oyunlarla milletin oylarını çalanları ve yine milletin tercihini değiştirenleri. Özellikle İstanbul Büyükşehir ve ilçelerinde oynanan oyun o kadar dehşetengiz bir manzara sergiliyor ki, belki de dünyamız bu kadar hileli, bu kadar fırıldak ve bu kadar iğrençliklerde dolu seçim görmemiştir. Adamlar, adamlarını iki yıl evvelden kilit noktalara yerleştirmişler. Başka illerden ithal edilecek kiralık seçmenleri hazırlamışlar, binlerce zihinsel engelliye oy kullandırmışlar, binlerce ölü insan adına seçmen kâğıdı düzenlemişler, mahkûmlara hem cezaevlerinde hem de dışarıda oy kullanma imkânları sağlamışlar, geçersiz oy pusulası diye ayırdıklarının önemli bölümü buharlaşmış kaybolmuş, sandık tutanakları yollarda değiştirilmiş. AK Parti genel Başkan Yardımcısı A.İhsan Yavuz’un tespitlerinin YSK tarafından dikkate alınacağını umuyoruz.
  

 Seçim kurullarındaki yazmanlar ise bir başka âlem. Adamlar sandıklardan gelen tutanakları değil, kendi tercihlerine göre listeleri tanzim etmişler. Binlerce sandıkta 200 -250 oy bir anda sıfır oluvermiş. Her ne hikmetse sıfırlar hep Binali beye, 200-250 oy ise organize bir şekilde CHP nin adayına yazılıvermiş.  Memur olmadıkları halde sandık başına ve İl, İlçe seçim kurullarına memur diye yerleşenler kadar, bunları buralara yerleştirenlerde suçludurlar.  Şoförler, muhasebeciler Vs. meslek erbapları bir anda nasıl memur yapıldılarsa, elbette 200 oy bir anda sıfır olacak ve sıfırlar Binali beye, 200 oy da rakibine yazılacaktı ve öyle de olmuş.     Burada seçim kurullarında görevlendirilen hâkimlere de özellikle dikkat edilmeliydi, edilmemiş. O halde şimdi edilmeli. Sanki seçim kurullarına görevlendirilen hâkimler hileleri, üçkâğıtçılıkları görmemek için özel seçilmişler diyesi geliyor insanın aklına(!)
    

Velhasılı geçmişi hileli seçimlerle, oy hırsızlıklarıyla, açık oy gizli tasnif maceralarıyla dolu olan Milli şef döneminin partisi yapacağını yapmış ve milletimizin tercihini kendi lehine çevirmesini bilmiş.  Sandığa sahip çıkamayan AK partili uyuyan mücahitler (müşahitler) (!) şimdi harıl harı oy sayıyorlar. Say, oğlum say, bir daha say, bir daha say, istersen on defa say… Arkadaş; ‘’geçti borun pazarı sür eşeğini Niğde’ye’’ derler insana.  Binali beyin dediği gibi bu seçimler murdar olmuştur. Sandıklara ve tutanaklara sahip çıkamayan, ayağı yere basmayan, havasından yanına varılamayan gafil AK partili ve yüksek tahsilli, ayakta uyuyan sandık görevlilerinin sünepeliği (!) sayesinde.
    

Yapılan açıklamalara bakarsak, Özellikle İstanbul da hile, düzenbazlık, üçkâğıtçılık ve oy hırsızlığı saklanamayacak kadar açık ve net. CHP adayı çalınan oylarla mazbata aldı. Bakalım ısmarlama Belediye Başkanlığı ne kadar devam edebilecek. Çünkü itirazlar değerlendiriliyor. Peki, bu üçkâğıtçılıkta AK parti il ve ilçe teşkilatları yanı sıra üst yönetim kadroların hiç mi kabahati yok.

AK Partiyi Ak Parti yapan cefakâr insanlara biraz olsun kulak verip görüşleri alınsaydı sonuç böylemi olurdu? Sen partinin yükünü çeken insanları ‘’bunlar ilkokul mezunu, bunlar ortaokul mezunu’’ diye dışlarsan, horlarsan elbette sonuç böyle olacaktı. En az lise veya Üniversite mezunu olmalı dedikleriniz sandık başında oturmadılar. Oy çuvallarını omuzlayıp seçim kurullarına götürmediler, sandık kurullarında sabaha kadar yatmadılar, beklemediler. Oyları teslim edip hâkimden tutanak almadılar çünkü onlar üniversite mezunu ve yüksek tahsilli idiler.(!) 
    

Pek çok il, büyükşehir, ilçe ve beldenin kaybedilmiş olması hasbelkader Belediye Başkanı veya meclis üyeliğine seçilmiş olan pek çok akepeliyi hiç rahatsız etmiyor. Onlar şimdiden başladılar vur patlasın çal oynasına (!) Çünkü bunlar hasbi değil, hesabi insanlar.(!) Her şeyi hesaplıyorlar (!) Nerede olursam ne alırım, nerde durursam ne kazanırım diye. 
    

Sözün burasında bir hatıramı anlatayım; Rahmetli Erbakan hocamıza arkadaşlarımız bir ara bir ilin ileri gelenlerinden zengin bir adamın adını getirdiler. Sn. Hocam bu arkadaş il başkanı olursa biz çok oy alırız. Bu adamı şehrimizde herkes sever sayar, hem elide açıktır ille de bu adam il başkanı olsun dediler. Erbakan hoca şöyle derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı; Bu adamı gece yatağından kaldırıp köye gönderebiliriyiz? Bu adamı garip gurebanın sofrasına oturtabilirmiyiz? Parti işi için köylünün tarlasına gönderebiliriyiz? Cevap verirler; aman hocam bu itibarlı adamdır gece yarısı kalkamaz, Çamurlu tarlaya giremez, öyle herkesle birlikte yer sofrasında yemek yiyemez, olur olmaz insanlara sarılmaz, biraz mesafeli durur.  Bunun üzerine Erbakan hoca; bakın arkadaşlar bize davası için uykusundan fedakârlık yapacak insan lâzım, Davası için tarlaya girip yönetim kurulu üyesini kucaklayacak insan lâzım, garip gurebanın sofrasına bağdaş kurup yemeğinden yiyebilecek insan lazım. Seçim günü sandık sandık koşacak adam lazım’
  

  Peki, AK Parti teşkilatlarında şimdi böyle kaç tane adam var. Liderimiz Tayyip Bey gayet iyi bilir, biz zeytin ekmeği dağlarda çeşme başında yiyerek çalıştık. Köye kente cihad şuuruyla gittik. Oy sandıklarını bir an olsun gözümüzün önünden ayırmadık, sabaha kadar seçim kurullarında oy çuvallarıyla birlikte bekledik. Biz alarak değil, cebimizden vererek çalıştık. Çünkü biz biliyorduk seferden sorumlu olduğumuzu ve zaferin de Allah tan olduğunu. Velhasılı 31 Mart seçimlerini mihenk taşına vurdum kalp çıktı, sahtekârlık çıktı, lâubalilik çıktı. Bu alınan sonuçlar AK Partili samimi insanlara ders olmalı ve akepelilere özellikle dikkat edilmelidir. Ama ne yazık ki, 17 yıldır AK Partili olamayan akepeliler şimdiden kritik yerlere yerleştiler bile.  AK Parti Belediye Başkanları, İl, İlçe ve Belde başkanları akepelilerle, AK Partilileri halâ ayıramıyor ve tanıyamıyorlarsa vay hallerine. (!)