MİLLETVEKİLİ MAAŞI ve SİYASETİN İTİBARI

Milletvekillerinin maaşlarıyla ilgili her düzenleme 'siyaseti itibarsızlaştırmanın' aracı olarak kullanıldı.
Bunun için kampanyalar yürütüldü. Milletvekilinin maaşını asgari ücretle kıyaslayanlar çıktı. 'Millet perişanken vekillerin bu kadar çok para alması doğru mu?' diye soranlara rastlandı. 'Kıyak emeklilik' dendi, 'Süper zam' dendi.
Doğrusu bu kampanya halkta da karşılık buldu. Sokaktaki insandan milletvekilinin maaşı üzerine çok şey dinlemeniz mümkün. Herkesin gözü milletvekilinin maaşında... Milletvekilleri 'maaşların pek bereketi olmadığını' söyler. Belki sebebi budur. Yıllardır yakından izliyorum, siyaset kurumunu maaş konusu kadar yıpratan başka faktör olduğunu sanmıyorum.
Başka hiçbir bürokratik kurumun maaşı, ayrıcalıkları milletvekili kadar konuşulmaz. Generallerin imkânlarıyla milletvekillerinin imkânları kıyaslanabilse... Emekli Genelkurmay başkanları ile eski başbakanların imkânlarına bakılabilse... Sonuç siyasetin aleyhine olur.
AK Parti 2002'de iktidar olur olmaz parti liderliğinin 'lojmanlarla' ilgili karar almasının nedeni güven duygusunu yeniden inşa etmekti. O günden bu yana da maaş konusu gündem yapılmadı. Siyaset kurumunun yıpranmasının demokratik sistemi zaafa uğrattığı kesin.
Bugünlerde milletvekillerinin maaşı yine tartışma konusu... Meclis'in emekli milletvekillerinin maaşlarıyla ilgili yaptığı düzenleme gündemin ön sıralarında. Ben milletvekillerinin maaşlarıyla ilgili değilim, son düzenlemede eleştirilecek, itiraz edilecek hususlar var elbette. Daha şeffaf olmalıydı. Kamuoyuna daha iyi anlatılmalıydı. Şeffaf olsaydı da benzer eleştiriler yine yapılacaktı. Genel Kurul'a gece yarısı değil de gündüz gelseydi sonuç pek değişmezdi. Bu kadar işsizin olduğu, asgari ücretin şu kadar olduğu bir ülkede milletvekilinin o kadar yüksek para alması doğru mu diye yine sorulacak, siyaset kurumu ağır eleştirilerden nasibini alacaktı. Milletvekili ile maaş veya para yan yana gelir gelmez, medyaya yansıyan tartışmaların Meclis'i yıpratmaması kaçınılmaz. Siyaset kurumu ne yazık ki buna bir çözüm bulamadı. Her maaş düzenlemesi Meclis'e darbe vurdu. Son düzenlemede partilerin 'ittifak hali' de eleştirileri kesmedi. Gerçi CHP sonradan yan çizdi ama yola birlikte çıktılar. İlk işaretin CHP'den geldiği bile söylenebilir, 9 Aralık'ta grup başkan vekili Muharrem İnce kürsüye çıktı, sözü milletvekili maaşlarına getirdi ve şöyle dedi: 'Emekli olamayan arkadaşlarımız var. Ben emekli olanlardan birisiyim. Toplumun bütün kesimlerinin sorunlarını çözmek üzere bir araya gelmiş TBMM kendi sorununu çözemeyen bir topluluk, bu milletin sorunlarını nasıl çözecek? Kimden korkuyoruz? Neden korkuyoruz? Yani iki tane gazeteci yazacak diye ondan mı korkacağız? İçimizde sıkıntıda olanların oranı, tuzu kuru olanların oranından daha fazladır. Burası holding patronlarının topluluğu değildir, burası halk Meclisi'dir'.
Bu sözler tutanaklarda aynen var. CHP sıralarının alkışladığı da... Meclis Başkanı Cemil Çiçek partilerin grup yöneticilerini topladı, tüm partilerin uzlaşması sonucu Meclis'in gündemine geldi. Önergeler görüşülürken hiçbir partinin tutanaklara yansıyan itirazı yok. CHP Grup Başkan Vekili Emine Ülker Tarhan'ın 'Sayın Başkan biz de katılıyoruz.' cümlesi var. Bu, düzenlemenin 'CHP olarak arkasındayız' anlamına geliyor. Teklifin altında iki CHP milletvekilinin imzası var. Bundan parti yönetimi de haberdar. Bolu milletvekili Tanju Özcan 'İmza atmamı parti yönetimi istedi.' dedi. Kamuoyundaki eleştiriler üzerine CHP tavır değiştirdi, iki milletvekilinin imzası parti içi krize dönüştü. Eğer CHP yolun başında 'biz yokuz' deseydi, emekli milletvekilleriyle ilgili maaş düzenlemesi gündeme gelmezdi. Meclis Başkanı Çiçek'in dün söylediği 'Halk dalkavukluğu yapılıyor' sözünün hedefi CHP...
CHP'nin bu konuyu parti içinde krize dönüştürmesi aslında bir 'yönetim' sorununun varlığına işaret ediyor. Milletvekili maaşları sadece siyaset kurumunu değil CHP'yi de vurdu. Keşke siyaset, maaş konusunu Meclis'in itibarına halel getirmeyecek bir yol bulabilse... Çünkü yara alan, aşınan 'demokratik sistem' oluyor.