Türkiye gibi zenginliklere sahip bir başka ülke olmadığını görecek,
Cennet gibi bir ülkeye yaşadığınız için Allah'a şükredeceksiniz.
İşte onun içindir ki, herkesin gözü bu topraklardadır.
Dostumuzdan çok düşmanımız vardır.
Düşmanlarımızın çoğu da kendi içimizdedir.
Kimileri bunlara; "işbirlikçi" der.
Kimileri de; "satılmış" yaftasını lâyık bulur.
Hatırlayacaksınız,
Türk Milli Takımının teknik direktörlüğünü yürüttüğü dönemde Mustafa Denizli;
"İçimizdeki İrlandalılar" dediğinde alınganlıklar gösterenler olmuştu.
Bugün AB üyesi bazı ülkeler ile ABD'nin ülkemize karşı yürüttüğü kirli kampanyayı "doğal" "demokratik tepki" gibi göstermeye çalışanların varlığını göz önünde bulundurursak, haksız sayılmazdı Mustafa Denizli.
O günün İrlandalıları ile bugünün Alman ve Amerikan veya İsrail uşakları arasında fark yok çünkü.
Hâlâ içimizdeler, hâlâ yemek yedikleri tabağın içerisine tükürüyorlar!
Yabancı hayranlığı almış başını gidiyor!
Sanki bir ezilmişlik, bir itilmişlik, bir kakılmışlık var.
Dünyanın süper güçleri;
"Ah bu topraklar bizim elimizde olacak ki!" diye iç geçirirken,
Yüzyıllardır bu coğrafyaya hakim olmak için şeytanla işbirliği yaparken..
Biz bu topraklarda yaşayanların "yabancı hayranlığı" nedir anlamış değilim.
Hele hele "yabancı" diliyle konuşanları, pardon "uşaklık" edenleri görmek dehşet verici.
***
BÖYLE MÜTTEFİĞİN OLACAĞINA, DÜŞMANIN OLSUN...
Türk milletinin zerre kadar sevdiğine inanmadığım ABD'nin ülkemiz politikaları üzerindeki etkinliğini kimse yadsıyamaz.
Adamları hem sevmiyoruz, hem de ne isterlerse boğun eğiyoruz.
Amerikan başkanları benim bildim bileli;
"En büyük müttefikimiz Türkiye" der durur.
Gel gelelim, Türkiye'yi karıştırmak için sinsi oyunlar peşinde koşanlara her türlü lojistik desteği sağlamakta da geri kalmazlar
Nasıl müttefiklikse bu hâlâ anlayabilmiş değilim.
Avrupa Birliği de aynı.
Yıllardır dayatmalar getiriyorlar.
Yok şunu yapacaksınız, yok bunu değiştireceksiniz..
Her şeyi yapıyorsunuz,
"Yok olmadı, şunu da bunu da yapacaksınız.."
Diyerek adeta 77 milyon insanımızla dalga geçiyorlar..
AB üyesi ülkeleri yönetenler gözümüzün içine baka baka;
"Biz Türkiye'yi tam üye olarak içimize almayız" diye sağır sultanın kulaklarını patlatırcasına bangır bağırdı.
Aynı nutukları atmayı da sürdürüyorlar.
Bu gerçeğe rağmen kapılarında dilenci misali yalvar yakar, süklüm-püklüm durduk yıllar yılıdır.
Tabloya baktıkça
Türkiye'nin kutuplara ayrıldığı
Kardeşin kardeşi katlettiği 1970-80 arası yıllar geldi aklıma..
O dönemde gençliğin bir bölümü şöyle bağırıyordu:
"Ne Amerika, ne Rusya tam bağımsız Türkiye.."
İşte bugün benim de aynı şekilde bağırasım geliyor ama, son dönemlerdeki gelişmeler bunun gerçeğe dönüşmesi yolunda ilerdiğimizin işaretini veriyor bana.
***
***
ATATÜRK İLE İNÖNÜ YAŞASAYDI, ERDOĞAN'I ALKIŞLARDI!
Geçmişte içimiz karardı yaşadıklarımıza bakınca.
Yarınlarına umutla bakmayı arzulasak bile, sinerji yaratmamız imkansız idi.
Bugün öyle mi?
Müthiş öz güven ve kararlılık var.
Yarınlarına daha iyi bakıyorum ülkemin.
İşte bu noktada, Recep Tayyip Erdoğan faktörü çok çok önemli.
Cumhurbaşkanımızın gerek ABD, gerek İsrail'e gerekse AB'ye yönelik çıkışlarını önemsiyor ve destekliyorum.
Kimi çevreler; "Avrupa'ya sırtımızı dönmek, ABD'yi küstürmek ülkemiz için iyi sonuçlar getirmez" dese de,
"Eksen kayması"nı gündeme getirerek, aslında hep birilerinin boyunduruğu altında veya güdümünde yaşama duygularını dışa vursa da..
Bugünkü tablo Türkiye'nin gerçek gücünü ortaya koymaktadır.
Kendilerini dünyanın "jandarması" olarak görenlerin asıl rahatsızlığı ve asıl korkusu bunun içindir.
***
TÜRKİYE NE ALMANYA'YA, NE AMERİKA'YA MUHTAÇ!
Ne çabuk unuttuk, bu müttefiklerimizin Kıbrıs davamızda sırtlarını döndüklerini..
ABD'si, BM'si, NATO'su, İngiltere'si Türkiye'yi yalnız bırakmamış mıydı?
Peki o günlerde ne demişti Atatürk'ün silah arkadaşı İsmet İnönü:
"..Müttefiklerimiz bu tutumlarda devam ederse dünya yıkılır. Yeni şartlarda bir dünya kurulur, Türkiye’de bu dünyada yerini alır.."
Bu sözün tercümesi;
"Türkiye sana muhtaç değildir ABD veya İsrail" değildir de nedir?
Recep Tayyip Erdoğan'ı bir türlü sevemeyen Atatürkçüler, şimdi size sorarım:
İnönü ile Erdoğan arasında fark var mı?
Atatürk ve İnönü yaşasaydı, eminim RecepTayyip Erdoğan'ı alnından öpecek ilk kişiler olurdu!
Cumhurbaşkanımızın uluslararası arenadaki çıkışları Türkiye'nin gücünü hissettirip kabul ettirmesi açısından önemsenmeli, desteklenmeli.
Bölgesinin lideri durumundaki Türkiye'nin, dünya lideri olması da artık hâyal görülmemeli.
***
BUGÜN VERİLEN KAVGA DA KURTULUŞ MÜCADELESİ BENZERİDİR
Geçmişte günü kurtarma politikaları üretildiğini hepimiz biliyoruz.
Bugün öyle mi?
Cumhuriyetin 100. yılına denk gelen 2023'e yönelik hedef konuldu.
Yavuz Sultan Selim köprüsü, 3. Hava Limanı, Kanal İstanbul gibi her biri dünyaya parmak ısırtan projeler tek tek hayata geçiriliyor.
Balıkesir'de Büyükşehir Belediyesi'nin Bandırma Port projesi bile ülkemizin nereden nereye geldiğinin kanıtıdır.
Hâyâllerin gerçeğe dönüşmesi, Türkiye'nin gücünü yedi düvele kabul ettirmesidir.
Sözün özü; kutuplaşmak, kamplara bölünmek yerine aklımızı, fikrimizi, kültürümüzü dünyaya tanıtmamız ve yeni bir dünya düzeninin kurgulanmasında başrole soyunmamız gerektiğine inanıyorum.
Çünkü bu coğrafya bunu hakediyor.
Bizim bizden başka müttefikimizin olmadığı gerçeğinden yola çıkarak;
Nasıl ki bağımsızlık savaşında Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarını inanın güvendiyse bu millet, bugünde benzeri bir mücadelenin kavgasını veren Recep Tayyip Erdoğan'a inanıp güvenmeli..
.....