Nasıl bir dünyada yaşıyoruz anlamadım.
Anneler çocuk doğuruyor, besleyip büyütüyor..
Binbir güçlükle evlendirip adam etmeğe çalışıyor..
Babalar gecelerini gündüzüne katıp, yeter ki çocuklarım üzülmesin düşüncesiyle çırpınıyor..
Kısaca herşey çocuklar için oluyor günümüzde..
Peki bunca emeğin, bunca zahmetin ödülü anne babayı yüzüstü bırakmak mı olmalı?
Seksen yaşındaki anne babayı huzurevlerine tıkmak mı olmalı?
Nasıl bir evrim geçirmişiz ki, halimize düşmanlar bile gülüyor.
"Anne babandan biri senin yanında yaşlanırsa, ÖF bile deme" sakın ihtarının muhatabı olan bizler, ne oldu nasıl oldu da, yaşlılarımıza hayvanlara bile reva görülmeyecek muamele sergiliyoruz...
Ne oldu da, babasının göz ucuyla bakışından su istediğini anlayan bir nesilden, su isteyen babasına bardak yanında, sürahi arkanda babişko diyen bir nesil meydana getirebildik(!!).
Ne oldu da, evde baba kaşığını tabağa sokmadan eline kaşık almayan bir nesilden, ayaküstü yemek yiyen bir nesil peyda ettik?
Biz, çağdaş olalım derken bir yerlerde yanlış mı yaptık acaba?
Yoksa çağdaşlığı, modernizmi suretten ibaret mi sandık?
Yamalı pantolon giyerken, kendi oyuncağımızla oynarken, aynı tabağa on kişi birden kaşık sallarken daha mutluyduk sanki..
Şimdi her şeye sahip olduk, öğlen yediğimizi akşam yemiyoruz, gündüz giydiğimizi akşam giymiyoruz, ama bir türlü mutlu olamıyoruz..Ne gözümüz ne gönlümüz doymuyor.
Acaba biz bir yerlerden birşeyleri alırken ruhumuzu mu verdik?
Dünyaya entegre olalım derken, koskoca dünyamızı, büyük hayallerimizi küçücük cep telefonlarına sığdırdık da, neslimizi dipsiz bir boşluğa mı bıraktık..
Beyinlerine milyonlarca gereksiz bilgiyi doldurduk da, ruhlarını susuz mu bıraktık çocuklarımızın..
Her günümüz, bir öncekinden kötü..Bilmiyorum belki de fazla abartıyorum, ama, her şey sanal, her şey sahte..Yapmacık davranışlar, sahte gülüşler arkasında sinsi planlar. Birbirini yiyen insanlar, Gözü gönlü bir türlü doymayan, kanaatsiz, şükürsüz, fikirsiz ve zikirsiz müslümanlar..
Nereye gidiyoruz?