İftira atmak yani asılsız suçlamalarla bir insanı incitmek, zor duruma düşürmek, onurunu zedelemek, aşağılamak ve insanların gözünden düşürmek, maddi manevi ona zarar vermenin kötü bir davranış olduğunu söylemeye gerek var mı?
Hangi biriniz “iyi” diyebilir ki?
Diyemez ama, yine de sesini-soluğunu çıkarmaz dedikodu yapana, iftira atana.
Bugünlerde inanılması imkânsız, akla hayale gelmeyecek konular işitiyorum.
Özellikle siyaset sahnesi acayip. Hiç bir dönemde seviyenin bu kadar yerlere düştüğüne tanıklık etmemiştim.
Bir de şu ‘FETÖcü’ olayı çıkınca, ortalık toz duman oldu.
Kimler hakkında neler konuşulmuyor ki?
Anlatılırken yeminler ediliyor amma velâkin aslını-astarını araştırıp soruşturan veya merak edenin sayısı az diyebilirim.
Soruyorsun;
“Sen bunu nereden biliyorsun. Gözünle gördün mü. Emin misin böyle olduğuna?”
Cevap;
“Vallahi ben bilmiyorum. Öyle konuşuyorlarmış!. Bende onların yalancısıyım.”
Güler misin, ağlar mısın?
Allah aşkına böyle bir cevap olur mu?
Çevremdeki birçok insanın kalbini kırıyorum bugünlerde. Çok sevdiğim arkadaşlarımda var aralarında.
Partiler ile belediyelerden gelip, kendi arkadaşları hakkında ileri-geri konuşan..
"Duydun mu Ramazan" diyerek çeşitli iddialar aktaranları; aklımın erdiğince, dilimin döndüğünde yaptıkları hareketin yakışık kaçmadığını anımsatarak uyarmaya çalışıyorum.
Galiba ömrümüzün kalan bölüme de uyarmakla geçecek, eşi-dostu..
...
SANA İFTİRA ATAN SENDEN KORKUYORDUR!
İftirayla ilgili kısa bir araştırma yaptım. Bazılarını sizin için derledim.
İftiranın kökeninde bilinç altındaki intikam duygusu yatıyormuş. İftiracı kendisini inciteceğini umduğu suçlamaları, ithamları iftira attığı kişiye yakıştırır/yapıştırır(!) “çamur at izi kalsın” mantığıyla karalar.
İftira atmak bir insanı incitmenin, onun inandırıcılığını ortadan kaldırmanın en sinsi ve çirkin yolu.. Üstelik atılan iftira bir ayna gibi kişinin bilinçaltını yansıtır. Bastırdığı duygularını, gizlediği suçlarını, günahlarını, hırslarını ve hayallerini yansıtırmış.
Kuşkusuz insanoğlunun sahip olabileceği en kötü alışkanlık bu.. “Bazı insanlar iftira atmaktan tarifsiz zevk alıyor. İftira, bastırılmış duygularının dışavurumu gibi, onları zehir akıtır gibi rahatlatır” tespiti yapılıyor ayrıca.
Burası çok önemli.
İftira, iftiracının iftira attığı kişinin masumiyetinden, dürüstlüğünden ve inandırıcılığından korktuğunun, çekindiğinin çok açık göstergesidir.
Yüzde yüz doğru bir saptama bu. Benim gibi sende böyle durumla çok karşı karşıya kalmışındır.
Bu yönüyle bakıldığında iftiranın bir tür psikolojik savaş yöntemi olarak karşımıza çıktığını da görüyoruz.
İnsanlar üzerinde yapılan araştırmalarda ortaya çıkan ilginç sonuçlardan biri de şu:
Bir insanı susturmanın, konuşsa da sözlerinin tesirini azaltmanın yolu o insanın inandırıcılığını zedelemek yani ona en olmadık iftirayı atmaktır. Buradaki amaç şudur; “Öylesine uzak bir yalan atmalı ki bu kişi kendini savunurken dahi bu çamura saplanıp kirlensin”.
Politikacı ve sanatçılarla başarılı insanlar, “meyve veren ağacı taşlarlar” misali zaman zaman iftiraya uğrar. Göz önündeysen, siyaset yapıyorsan, hele birde işinde yükselişe geçmişsen eğer korkacaksın arkadaş.. diyeceğim ama, tam tersine dik duracaksın dik..
***
KİM ÖLÜ YER Kİ!
Siyaset dünyasında, bizim meslekte, esnaf camiasında ve kamu kurumlarında birbirine çamur atıp ayaklarını kaydırmaya çalışanlara, gıybet ve dedikodu yapanlara şu ayeti hatırlatmak isterim:
“Birbirinizin kusurunu araştırmayın biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Hanginiz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır, ondan tiksinirsiniz. Allah’tan sakının.”
...
...
Ne diyor Mevlana;
Kusur bulmak için bakma birine. Bulmak için bakarsan bulursun. Kusuru örtmeyi marifet edin kendine. İşte o zaman kusursuz olursun..
6 EKİM 2016