"Ortadoğu Cehennemi" ve Kuvayi Milliye Ruhu

Nasıl ki, 11 Eylül 2001'de New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'nin ikiz kulelere yapılan saldırı, Ortadoğu'yu cehenneme dönüştürme yolunda ilk adım idiyse, uçan kuşun bile nefes almasının izlenildiği İsrail'de, İzzeddin el-Kassam Tugaylarının elini/kolunu sallayarak gerçekleştirdiği(!) "7 Ekim vakası" da dünyayı bekleyen sonun başlagıcıydı.

Amerika'nın "özgürlük götürüyoruz" diyerek startını verdiği topraklarda başlayan kaos, karmaşa, savaş, "7 Ekim vakası" sonrasında yeni bir boyut kazandı. 

Hiçbir şey eskisi gibi değil.

"Vaat edilmiş topraklar" hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetimini 360 gündür hiçbir güç durduramadığı gibi, medeniyetin beşiği olarak gösterilen ülkelerin aleni veya örtülü destekleri de bilinen gerçek.

Her şey sihirli kelime "özgürlük" ile başladı, ardından "taliban anahtarı" ile cehenemin kapıları açıldı!

Ortadoğuda haritalar yeniden çizilirken, milyonlarca kişinin ölümünü ve evsiz, yurtsuz kalışını, kimi ülkelerin yok edilişini çaresizlikle izliyor insanlık.

Yanı başınızda çocuklar katledilirken, uçaklardan sivil halk üzerine bombalar yağarken, sessiz, tepkisiz, hatta tarafsız kalmak, suça ortak olmak değildir de nedir!

Dünya film izler gibi izliyor.

Vicdanlar körelmiş, diller lal olmuş, kanıksanmış bir zelillik. İzzet-i nefis göç etmiş, kalpler katılaşmış, beyinler taşlaşmış duygudan yoksun ve her şeyi taş gören beşerler...

Demek ki, bize 90'lı yıllar sonlarında allandıra/pullandıra anlattıkları ve adına milenyum çağı dedikleri buymuş!

Yıllar önce okuduğum bir kaynakta 10, 25 ve 50 yıllık öngörülerde bulunuyorlardı. 2028'e kadar 10-12 ülkenin haritadan silineceği veya yeniden şekilleneceği yazıyordu.

Bizim de içerisinde bulunduğumuz coğrafyada Irak'la başlayan Afganistan, Suriye, Libya, Filistin, Mısır, Tunus, Yemen, Lübnan ile süren planın finali sanki İran'la noktalanacak gibi görünüyor.

Son 30 yılda yaşananlara bakınca plan tıkır tıkır işliyor.

Toplumlarına şirin görünme adına kimi anlar harlayıp/gürleyerek gaz alan ülke liderleri de plana sadık!

Zaten kalmayanı parayla, terörle, darbeyle, iç savaşla anında terbiye ediyor emperyal sistem.

Arşın sahibinden başka bu zalimlerin karşısında duracak bir güç ne hüzün verici şimdilik görünmüyor.

En azından ben göremiyorum.

Allah yar ve yardımcımız olsun.

Ez cümle; 

Görünen o ki,

Önümüzdeki 2-3 yıl çok çetin geçecek.

Haritalar değişecek, dünya yeniden şekillenecek.

Böyle bir dönemde 

Churchill'in;

"Türkiye, Türklere bırakılamayacak kadar önemlidir" diye bir sözünü sizlere hatırlatmak isterim.

Olup bitenleri temaşa dönemi çoktan geçti.

Coğrafyamızı saran, ülkemizi tehdit eden bu cendereden bizleri en az hasarla çıkaracak olan vatan sevgisi ekseninde kenetleneyecek Kuvayi Milliye ruhudur.

Gerisi lafügüzaf!

Okuduğunuz satırları bitirdiğim anlarda hasret kaldığımız tablonun haberi düştü önüme.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) yeni yasama yılı açılışında CHP milletvekilleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ayakta karşıladı.

Son yıllarda alışık olmadığımız bir tabloydu bu. 

TBMM’de yaşanan tek güzel görüntü CHP lideri Özgür Özel ve milletvekillerinin Erdoğan'ı ayakta karşılaması değildi…

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DEM Parti Grubu ile TBMMM Genel Kurulu'nda tokalaştı.

Bu görüntü de çok anlamlı ve önemli.

CHP ve MHP'den gelen bu iki güzel hareket. toplumun armut gibi ikiye bölündüğü günlerde içimizi ısıtmakla kalmadı, yüreklere rahatlattı!

Belâgat ustası politikacılarımız bu çok güzel hareketlerini sergilemeyi umarım devam ettirir. Bugüne değin sinir uçlarıyla oynadıkları toplumu daha da ayrıştırmak yerine güçlü, çağdaş ve müreffeh bir Türkiye idealinde birleşmelerini sağlarlar.

#1Ekim #KendimeNotlar #RamazanDemir