ORUÇ TUTMAYANA "HAYVAN" DENİR Mİ?

MİLLİ Takımımız ile kaptan Arda Turan'a İspanya maçı esnasında yapılan saygısızlıkla ilgili yazımı okudunuz.
Şimdi size "neler oluyor bize?" dedirten ikinci bir örnek vereceğim.
Gerçi dünkü yazının sonunda değinmeye çalıştım ama, benden kaynaklı hatalar vardı. Konu ciddi ve önemli olunca düzelteyim, yeniden ele almayı görev saydım. 
İnsanlığımızdan nasıl uzaklaştığımızın aleni örneği gibi olacak çünkü bu örnek.
Hani geçenlerde TRT 1'deki “Ramazan Sevinci” programına katılan İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Aşkar “Namaz kılmayan hayvandır” deyince ortalık ayağa kalkmıştı ya..
İşte böyle dedirtecek bir konuya değineceğim. 
Biliyorsunuz mübarek Ramazan ayları, son 4 yıldır yaz sıcakları ve günün en uzun mevsimine denk gelmekte.
İnsanlarımız oruçlu sürenin uzun, sıcakların kavurucu oluşuna aldırış etmeden genelde oruç ibadetlerini yerine getirme gayretinde.
Manevi havayı iliklerine kadar solumakta.
Rabbim, hoşgörü, muhabbet, şefkât, merhamet ve mağfiret ayındaki ibadetlerinizi kabul eder inşallah. 
***
Ülkemiz insanları geçmiş yıllara göre, ibadetlerini daha rahat şekilde, diledikleri ortamlarda yerine getirebilme imkânına kavuştu hiç şüphesiz 13-15 yıldır. 
Neyse o günlere girerek mevzuu dağıtmayalım.
Bugün geldiğimiz noktada bazı yanlışlar var bana göre.
İşte buna en güzel örnek Ramazan ayı manzarası..
"Nerede eski Ramazanlar" dedirtiyor yaşadığım atmosfer.
Cadde, sokak, çarşı, pazar..
Çay bahçeleri, lokantalar..
Hatta manevi havanın en iyi solunduğu Allah’ın evi olan camilerimizin hemen yanı başındaki mekanlar..
Hemen hemen hepsi açık.
Sigarasını tüttürenler, çayını yudumlayanlar.
Köftesini yiyip, çorbasına kaşık sallayanlar..
Millet oruçluymuş diyen yok desen yeridir.
Eskiden lokanta ve kahve çalıştıranlar işyerlerinin camlarını kapatırdı, içeride yiyip içeni görmesinler diye.. 
O da tarih oldu. 
Günümüz Balıkesir’in de masalar sokaklara kurulmaya başlandı. 
Kolay mıydı geçmişte bunu görmek yaşamak..
Hele sokakta bir sigara içmeye kalk!
Kulağını çekerek koparmazlardı ama, kulağına küpe olacak dersi alırdın..
Sözüm herkes için geçerli değil. 
Sağlık sorunu vardır insanın oruç tutmayabilir benim gibi.
Mazereti olanın tutamadığı oruçlarının kefaretini vererek tutmuş gibi sevabını aldığını herkes bilir.
Ama..
Oruç tutana da saygı lütfen..
***
Bakın ben bu saygıyı yabancılardan gördüm.
Üç yıl öncesinin Ramazan'ıydı. Hava yine bugünkü gibi kavurucuydu. 
Avrupa'da katıldığım yabancı dil kursunda, İngiliz uyruklu bir öğretmen vardı. 
Bizimle birlikte oruç (!) tuttuğuna şahitlik ettik. Nedenini sorduğumuzda müslümanlarla empati yaptığını söylemişti. 
Duygulanmıştım bir gavur(!)un bunu yapması karşısında.
Müslüman bir ülkede, oruç tutmayanların tutan kardeşlerine saygı göstermesini hatırlatmak bile yanlıştır diye düşünüyorum.
İlahiyatçı Mustafa Aşkan gibi bende bir anlık gaflete düşüp "Oruç ibadetini yerine getirene saygı göstermeyen hayvandır" diyebilirim aslında. 
Bu yakışık kaçmaz. 
Çünkü;
Aynı ülke, aynı kent, aynı semtte yaşayan, oruç tutan ve tutmayan kardeşlerin, inanç ve ibadetlerine karşılıklı saygı duyması insani bir görevdir, sorumluluktur yerine getirilmesi gereken. 
...