SAHİPSİZ MUTLULUKLAR…

Yağmurun ortasında kalmış, yağmura yakalanmış bir çocuk bakışıyla anlatabilmek, anlatabilmeye çalışmak nasıl bir şeydi? Çabuk mu unuttuk? Kollarını açmış yağmura delice dönen ve kahkahalarıyla yağmura eşlik eden çocuğun gözündeki ışığı ne çabuk unuttuk? Unuttuk mu gerçekten, yoksa hiç mi bilemedik yalınayak yürüyen bir çocuğun içinde yaşadığı büyük özgürlüğü? Terliklerini eline almış yürüyen bir çocuğa kötü gözle mi baktık, yoksa onu küçük mü gördük? Sahipsiz mi sandık? Sadece sahipsizlere has bir özellik miydi yalınayak dolaşmak? Belki de hep onlarda gördüğümüz için yakıştıramadık kendimize, hâlbuki mutluluk buydu. İlla bir resim istiyorsan mutluluğu anlatan bu fotoğraf tam mutluluğun içinden kopmuş bir buseydi. Birbirine taş atıp kavga ettikten sonra kucaklaşmaktı mutluluk. Kin tutmayı bilmemek, öğrenmemiş olmaktı bir şeyi. Akşam ezanı okununca annenin “hadi eve” diye bağırması, geç gelince azarlamasıydı seni. Zillere basıp basıp kaçmaktı mutluluk, kimin ne diyeceğini ne düşüneceğini umursamamaktı mutluluk. Aldığın bir şekeri arkadaşına verebilmek, simidini bölüşebilmekti mutluluk.
Toprağa basmak, toprağa dokunmak, toprak toprak olmaktı mutluluk.  Boş bir sayfaya yazacak bir şey bulamamaktı, boş boş bakmaktı bazen, bazen anladığını sanmaktı. Geçen uçaklara el salmaktı mutluluk. Uçurtma uçurtmayı dünyanın en büyük işi saymak… Rengârenk olmak, gökkuşağı gibi dolanmaktı yollarda. Kâğıttan gemiler yapıp bırakmaktı suya ve onu takip etmek. Sanki onunla gidiyormuşçasına… Bağıra bağıra konuşmaktı mutluluk, sus denildiğinde daha da çok bağırmak. Her şeye gülmekti mutluluk. Kızlı erkekli yakalamaca oynak mı? Kız, erkek olmak ne demek bilmemekti. Öğretilmiş duyguları yaşamamaktı, baskı nedir bilmemekti, -mış gibi yapmamaktı mutluluk. Çoğu sebepsiz gülmemekti mutluluk- sebepsizliğini bilir halde gülmeye çalışmamak… Küçük olmaktı mutluluk, çevrende ne varsa büyük sanmak… Yağmurun ortasında kalmış, yağmura yakalanmış bir çocuk bakışıyla anlatabilmek, anlatabilmeye çalışmak nasıl bir şeydi? Çabuk mu unuttuk? Kollarını açmış yağmura delice dönen ve kahkahalarıyla yağmura eşlik eden çocuğun gözündeki ışığı ne çabuk unuttuk? Unuttuk mu gerçekten, yoksa hiç mi bilemedik yalınayak yürüyen bir çocuğun içinde yaşadığı büyük özgürlüğü? Kim bilir?
**************** 
GÜNÜN SÖZÜ: Mutluluğun formülü, gerektiğinde önemsiz şeylerle meşgul olabilmektir. Edward Newton
**************** 
BERAT KANDİLİNİZİN HAYIRLARA VESİLE OLMASINI DİLİYORUM…