Yaradan’ın yarattığı her şeye, hoşgörüyle, sevgiyle bakılmasını tavsiye ediyor Yunus..
Konu hassas…. Malûm konu sevgi olunca..
Sevginin kaynağı Rabbimiz.. Kaynağına sevgi göstermedikçe; birbirimize ve diğer tüm yaratılmışlara sevgi göstermemiz imkansız.. Sadece seviyor zannederiz o kadar.. O da üç gün sonra biter..
Sevgi neydi?
Sevgi incitmemekti, sevdiğine kıyamamaktı, yüreğinde hissetmekti…
Yunus’un duyduğu sevgi de böyle; bakılan her şeyde Rabbi görmek.
O’nun tüm yarattıklarına sevgiyle yaklaşmak, O’nu incitmemek adına; her an hoşnutluğunu gözetmek..
İnsan yaşadıkça öğreniyor; iman etmenin güzelliğini..
Yüreğinde Allah aşkı oldu mu, her şey ama her şey sevgi olup çıkıyor..
Bizler hepimiz sevdiklerimizi kırmaktan, incitmekten çekiniyoruz öyle değil mi? Ama sevmediklerimiz için öyle mi? Onlar için aman o beni sevse de olur sevmese de olur diyoruz..
Ancak Yunus Emre gibi; yüreğinde Allah aşkı olan insan, işte böyle düşünmüyor..
Karşısındaki kişi kötü davransa da, kötü söz söylese de hoşgörüyle yaklaşıyor..
Allah’ın yarattığı kul, ben nasıl Rabbime karşı gelirim? diye düşünüp, gördüğü kötü davranış karşısında aynı şekilde karşılık vermiyor.
Vicdanının sesini dinliyor ve İlahi adalete sığınıyor.
Çünkü biliyor ki; Rabbi, yapılan her şeyi görüyor, işitiyor ve biliyor..
Ve yine biliyor ki; gün olacak tüm gizli haller bir bir ortaya çıkacak.
İmanını saf ve temiz tutmaya çalışan samimi insan hiçbir zaman kendine yakıştırmadığı, Allah’ın sevmediği tutum içinde olmaz. Çünkü O’nu incitmekten, kırmaktan çekinir.
İnsanız hepimiz hata yapabiliriz.. ama yapılan hatayı fark ettiğimiz anda özür dilemesini de bilmeliyiz.. Hata yapanlara karşı da tolerans tanıyıp, affedebilmeliyiz..
Allah ayette; affetsinler ve hoş görsünler demiyor mu? Siz affedilmek istemez misiniz demiyor mu?
O halde bir Müslüman’a Allah’a istemediği davranışta bulunmak, kincilik yakışmaz..
Kendim için konuşuyorum;
Sevgimi yüzlere, binlere, milyonlara bölüp paylaşabilirim..
Yaradan’ın tüm yarattıklarına sevgi ile ( güzellikle) yaklaşabilirim içimdeki Allah aşkından dolayı..
Kötülük yapanlara karşı da sabredip susabilirim, aynı üslupla karşılık vermeyebilirim, vermem de…
Ama, işte aması var…
Ben herkesi sevemem.. Severim dersem yalan olur.. Sizi değil kendimi kandırmış olurum.
Ben yüreğinde Allah korkusu taşımayan bencil, merhametsiz, vicdan sahibi olmayan olan insanları sevemiyorum, sevmiyorum.
Zulmedenleri, kendini beğenmişleri, can acıtanları sevmiyorum.
Dinime laf söyleyen, küçümseyen insanları sevemiyorum.
Müslüman din kardeşiyiz diyoruz hepimiz.. Peki bunun neresindeyiz?
Masum bir ailenin ocağına kor ateş düşürmüş caniler hayasızca gülerken, elini kolunu sallayarak dolaşırken ben onları nasıl sevebilirim?
Bir kız çocuğuna tecavüz eden caniye, evde eşine zulmedene nasıl hoşgörüyle bakabilirim?
Örnekleri çoğaltabilirim… Bir insanın içinde Allah korkusu olmalı..
Hem Allah sevmiyor ki, ben onları seveyim..
Ancak benim onları sevmemem demek; aynı şekilde acımasızca davranmam anlamına gelmiyor hemen bu noktanın altını çizmek istiyorum.
İşte ‘’ Yunus’un hoşgörüsü ‘’ burada kendini gösteriyor..
Bakın Kuran’da nasıl buyuruyor Allah sevmediklerini;
"Allah saldırganları sevmez." (Bakara: 92/190, )
"Allah zâlimleri sevmez." (Âl-i İmrân: 94/57, 140; Şûra: 62/40),
"Allah, kâfirleri sevmez." (Rum: 84/45)
Ve yine kibirlenenleri sevmediğini söylüyor Rabbimiz ( Nahl: 70/23) de.
Peygamber (s.a.v.) şöyle duâ etmiştir: "Allah’ım, bana seni sevmeyi ve seni seveni sevmeyi ve beni sana yaklaştıracak işleri sevmeyi lütfeyle; senin sevgini bana nefsimden, ailemden ve soğuk sudan daha sevgili eyle.."
Demek ki önce Allah sevgisi ve sonrasında onun yolunda olanları sevmeliyiz..
Ayrıca Allah Bizleri kafirlerle dost olmamamız konusunda uyarıyor;
Müminler, mü’minleri bırakıp da kafirleri veliler edinmesinler. Kim böyle yaparsa Allahtan yardım yoktur. (ALİ İMRAN 3/28) Kafirlerle dost olmak yasak lakin; kötü muamele asla yok..Dinimizin özü sevgi, hoşgörü.
Sözün özü;
Yunus Emre "Yaratılanı severim, Yaradan’dan ötürü" derken bizlere;
Yaradan’ın yarattığı her şeye hoşgörü ile yaklaşmamızı tavsiye ediyor. Yaradan’ın yaratmaya değer kıldığı hiçbir şeyi bizlerin hakir görme, yargılama, hakkı yok.
Ancak dost edinme konusu; Kuran’a baktığımızda; Sizin dostunuz, ancak Allah, O'nun elçisi, rüku' ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren müminlerdir. (Maide Suresi, 55)
Yaradan yaratmaya değer kıldıysa; o değerlidir. Bize yargılamak düşmez, biz hep iyi olacağız. Kötülüğe güzellikle cevap vereceğiz. Mümin asla düşman olmayacak, hep örnek olacak…
Allah da dilerse; Kendine yöneltecek, kalbi mühürlü olanın kalbini açacak.
Yunus'un sözündeki gibi; Yaradan’ın yarattığı her şeye sevgiyle, hoşgörüyle yaklaşmak esastır...
Ey insanoğlu! ben söyleyeceklerimi söyledim.. sözlerim sizin oralara ulaşır mı billemem ama diyeceğim o ki; sen diken de yollasalar hep gül yolla olur mu? Çünkü asil Müslüman’a yakışan budur..
***
Can dostum Semih Keleş göndermiş bu yazı bana. Kim tarafından kaleme alındı bilmiyorum, ama yüreğine sağlık. Okuyunca çok sevdim. Birkaç kez tekrar ettim. Sizlerinde ilginizi çekeceği inancıyla paylaşmak istedim.
Gülen yüzleriniz solmanız..
Sevgiyle kalın..
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
GÜNÜN SÖZÜ
Birisine karşılık veremeyeceği bir iyilik yapmadıysan, mükemmel bir gün nedir bilmiyorsun demektir.
R. Smeltzer