SEL FELAKETİ ve BİR BAŞKANIN İTİRAFI

İlk değildi bu teslim olma.
Uzun süreli her yağış sonrası ortaya çıkan manzara bu.
Sonuncusu daha ağır fatura bıraktı arkasında. 
Bırakmaması mümkün değil, çünkü metrekareye düşen yağış miktarı 163 kilogram.
Kazdağları'ndaki kar suları da bunu eklenince, Edremit körfezi sular altında kaldı. 
Akan sular sele dönüşüp önünde ne varsa süpürdü, caddeler, sokaklar, yollar göle dönüştü, istinat duvarları yıkıldı, yollar çöktü.
Allaha şükürler olsun ki, Karadeniz'deki gibi can kayıpları yaşanmadı. 
Daha da beteri bir görüntüyle, ödenmesi imkansız bir faturayla karşı karşıya kalabilirdik. 
Bundan sonrası yaşanacak şiddetli yağışta ne olur onu bugünden kestiremeyiz, bilemeyiz.
Bugünden söyleyebileceğimiz tek konu, 'Allah daha beterinden korusun' dileği olacaktır. 

***
Şimdi bölge halkı haklı olarak isyan ediyor.
Feryat figan bağırıyor:
"Bölgede hayat felç oldu. Büyük sıkıntıdayız. Bölgede hasar çok büyük. Devlet nerede? Devlet, elini uzatmalı."
"Mağdurum.. mağduruz.. Bölgemiz hala afet bölgesi ilan edilmedi. Anlamış değiliz. İsyan etmemek için kendimizi zor tutuyoruz."
Haklılar yerden göğe kadar isyan etmekte. 
Ama adres yanlış bence. 
Neden mi?
Hemen paylaşalım.

***
Sel afeti sonrası Edremit Belediye Başkan Vekili Fatih Çağlar'ın şu sözlerine dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Bakın ne diyor Çağlar: 
"Alt yapı eksikliğimiz var. Buna çarpık yapılaşma ve imarı da katarsak felaket kaçınılmaz olur. Bunu açıkça itiraf ediyorum Edremit’in alt yapısında büyük bir eksiklik var. 
Kaz Dağları’ndan gelen suyu zarar vermeden denize akıtmak için Endüstri Meslek Lisesi’nin hemen yanında bulunan Kanlı Dere’de Devlet Su İşleri Müdürlüğü’ne ıslah çalışmaları için başvuruda bulunduk. Ancak gelip ilgilenilmedi. 
İda Park’ın orada menfez yapılması için DSİ’nin görüşlerini istedik. Bu konu ile ilgili proje hazırlattık ancak bir yanıt alamadık. Hal böle olunca da göz göre göre felaket kaçınılmaz oldu."
Başkan Çağlar'ın sel afeti sonrası açıklaması aynen böyle.
"İğneyi başkasına, çuvaldızı kendine batır" deyişinin gerçek anlamı, karşılığı budur.
Açık, net, samimi yaklaşımı nedeniyle kutluyorum Edremit başkanını. 

***
Köfez'deki sel afeti bir değil, iki değil, üç değil.
Ciddi bir yağış sonrasında 'körfez sular altında kaldı' başlığı altındaki haberlerin sayısını inanın hatırlamakta zorlanıyorum. 
Çok değil daha birkaç hafta öncesi benzeri manzarayla karşı karşıyaydı körfezimiz. 
Peki neden böyle oluyor? 
Her yağış sonrası sular seller götürüyor Edremit'i, Akçay'ı, Güre'yi, Gömeç'i, Burhaniye'yi?
Hiç bunu sorgulayanınız, olaya bu yönüyle bakanınız oldu mu acaba?
Bugüne değin pek işitmedim böyle bakana sorgulayana. Taa ki Edremit Belediye başkanı Fatih Çağlar konuşana kadar. 
İtiraf değil aslında sayın Çağlar'ın ki. 
Tribünlere oynayan siyasilerin bugüne kadar söylemeye korktuğu gerçeğin ta kendisi..

***
Balıkesirlisi, İstanbullusu, Ankaralısı.. Siyasetçisi, bürokratı...
Herkes biliyordu  böyle olacağını, böyle zararlarla karşı karşıya kalınabileceğini bir gün aslında.  
Yukarıda değindiğimiz gibi daha da beteri olabilir.. 
Tsunami benzeri görüntüler geriye kalabilir. Can kayıpları yaşanabilir. Bugünden söylemek bunu kehanet değildir..
Körfez bölgesinin bir dünlerine bakın, birde bugününe.
Denizin doldurulup villa yapıldığını göreceksiniz. 
Zeytin ağaçlarının dibine zehir dökülüp kurutulduktan sonra imara açıldığını göreceksiniz. 
Dere yataklarına imar izni verildiğini, bina dikildiğini göreceksiniz. 
Daha da kötüsü veya ilginç olanı ise, altyapı diye birşey olmadığını göreceksiniz.
Hem görsel, hem çevresel kirliliği göreceksiniz..

***
Görülmesi gereken asıl manzara, sorgulanması gereken asıl konu, sorulması kaçınılmaz olan şudur.
Bugün yaşadığımız 'doğal afet'te hiç mi insanoğlunun katkısı yok?
Ormanı katlederek, zeytinleri kurutarak, denizi doldurarak, dere yataklarına imar izinleri verenler kimlerdir acaba?
Arazi rantçılarına teslim olan yerel yönetimler değil de kimdir acaba?
'En güvenilir' kişi olarak seçilen belediye başkanları ve onların encümeninde, imar komisyonlarında görev alan, belediye meclislerinde bilmedikleri, anlamadıkları konular için parmak kaldırıp indiren insanlar değil de kimdir acaba?
Acı, ama gerçek olan budur.

***
Geçen yılın sonları, Marmara Adası'nda da Körfez benzeri sel afeti yaşandı. 
Balıkesir Valisi Ahmet Turhan'la birlikte gittik, gördük.
Görmez olaydık!
Dere yatağının tam ortasına Kaymakamlık binasıyla sağlık ocağı yapmışlar!
Akla bakar mısınız Allah aşkına!
Bunun iznini verene, inşaatına temel atana ne demeli.
Siz buna daha başkalarını da ekleyebilirsiniz. 
Var mı böyle sivri zekalılık! Allah aşkına söyleyin.
Böyle davranırsan, imar rantı uğruna doğanı dengelerini değiştirmeye kalkışırsan daha çok ağıtlar yakmaya devam edersin.

***
Diyeceğim şu;
Doğa kendini hiçe sayan insanoğlundan intikam alıyor!
Ne demiş atalarımız; 
Herkes ektiğini biçer..
İnsanın karşısına yaptıkları çıkar..
Bugün yaşadığımızın adına her ne kadar "doğal afettir, dünyanın her yerinde  yaşanıyor, Yaradan daha beterinden korusun" diyerek kendi kendimizi teselli etmeye çalışsak da, "Doğanın insanoğlundan intikamı" gerçeğini asla göz ardı edemeyiz..
Bize bu acı gerçeği hatırlatan Edremit Belediye Başkanı Fatih Çağlar'a teşekkür ederken, kullandığı ifadelerin karar merciindeki herkesin kulaklarına küpe olmasını diliyoruz.
Cumanız mübarek olsun..
_______
BİR SÖZ
Hatalar kötü değil. Onları düzeltmemek bile kötü değil. Kötü olan, onları gizlemektir.