BİR döneme damgasını vuran ve "Neler oluyor bize yine neler oluyor gülüm ..Neler oluyor sana bana neler oluyor.." dizeleriyle başlayan şarkıyı tekrar tekrar söyleten tablo ile karşı karşıyayız.
Sadece adli vakalar değil, bu şarkı dizelerini bizlere hatırlatan. İnanılmaz oyunlar oynanıyor her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmış bu cennet vatanımız üzerine.
AB sevdası uğruna getirilen dayatmalardan tutun da, Türk toplumunu ayakta tutan ahlaki değerlerin yok edilmesine yönelik, manevi değerlerimizi içten içe kemirerek çökerten olaylara bir bakın.
Hiçbiri tesadüfi değil tüm bunların. Tarihe bakıldığında Avrupalıların aslında biz Türkleri hiç mi hiç sevmediklerini göreceksiniz.
İslam dünyasının, müslümanların kafasını bulandırmak için milyarlarca dolarlık bütçe ayırdıklarını söyledik. Asıl tehlike ise, ahlaki ve manevi değerlerimizin köreltilmeye çalışılmasında yatıyor.
Bunun temelinde Türkiye'nin Avrupalılaştır-ması değil, müslüman kimliğinden uzaklaştırılması gerçeğinin bulunduğunu hiçbir zaman gözardı etmememiz gerekiyor.
Üzücü olan Türk kimliği taşımalarına rağmen, Türk kimliğine, Türk aile yapısına, Türk'ün manevi değerlerinin erozyona uğratılmasına katkıda bulunanların varlığı. Bu bizi gerçekten üzerken, geleceğimiz açısından da endişelere sevkediyor.
Sohbet ettiğimiz bir polis şefi dostum;
"Daha önceki dönemlerde 11-12 yaşındaki çocuklar, kurbanlık hayvanların kesildiği alanların dışında tutulurdu. Çocuklarımızda kurban kesilmesine bakamazdı. Böyle bir Türkiye tablosundan yaşlı bir kadının boğazını kesecek derecede vahamet taşıyan bir toplum yapısı içine geldiğimiz görülüyor" diyerek hepmizin kulaklarına küpe takıyordu!
Hafızalarımızdan hiçbir zaman çıkarmamamız gereken bu sözler yanında, Türk kimliği taşıyanların Türkiye ekranlarından Türk toplumuna verdiklerine bir bakalım.
Ne veriyorlar Türk toplumuna, Türk gençliğine?..
Bileniniz varsa söyleyin..
Yeraltı dünyasının karanlık ilişkileri ve hesaplaşmaları, susmayan silahlar, suikast girişimleri, yaralanmalar, öldürmeler, psikopat birisinin etrafındakilere karşı sadist davranışları, şantaj, haraç alma, tehdit, özel korumalar, adam kaçırmalar, boğaz kesmeler, uyuşturucu kullanmalar ve pazarlamaları, örf ve adetlerimize hiçe sayan entrikalar, kolay yönden para kazanmanın yolları...
Tüm bunlar tek bir dizinin bölümünde, hem de tekmili birden gösterimde. Ekranlar mafya dizilerinin istilasına uğradı. Modern eşkiyalar türetildi.
Eşkiya dedik de, aklımıza geldi. Edip Akbay-ram, o büyüleyici sesiyle "Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz" diye haykırıyor ama, dünyaya hükümdar olmaz denilen eşkıya medyaya hükümdar oldu.
Erkekliğin kitabını yazan aynalı tahirler. Şovalyeliliğe soyunan deli yürekler, behzat ç’ler.. Kendi adaletini kendisi sağlayan baronlar, çakırlar, polatlar, mematiler ile diğerleri Türkiye'nin her yerine yayıldı(!).
Bir bakın hele 21.yüzyıl Türkiyesi'nde insanların hayal gücüne; Mafya, ağa, Türk örf ve adetlerini hiçe sayan dizilerle Türkiye'yi lanse ediyoruz. Bu mudur çağdaşlık denilen Alllahaşkına?..
Aydın olduklarını söyleyen yönetmen ve senaristler, kokoreç yememizi içlerine sindere-meyen Avrupalı dostlarına böyle mi hizmet ediyor dersiniz acaba?..
Onlar gurur duyabilirler görevlerini başa-rıyla yaptıklarına dair. 21.yüzyılın Türkiye’sinin sokaklarında takır-tukur adam öldürülüyor, çek-senet tahsilatları yapılıyor, işyerleri kurşunlanıyor, adamlar kaçırılıyor, topuklara sıkılıyor. Kafalara maskeler geçirilip gasplar yapılıyor, tecavüzler ediliyor. Fuhuş ortaöğre-time yansıyor.. Herşeyden daha da kötüsü, 11-12 yaşındaki çocuklar, ninesi yaşındaki kadınla-rımızın boğazlarını üç kuruş para için kesiyor..
TV ekranlarından gözümüzü ayıramadığ-ımız bir gerçek.
Her an "bu dizi BOMBA etkisi yaratacak" diye bir fragman veya alt yazı görebiliriz. Gerçekten de öyle oldu. Ağa, baba, mafya, delikanlı dizileri BOMBA etkisi yarattı.
Polis dostumuzun dediği gibi, eskiden kurban kesilmesine bile bakamayan çocuklar, şimdi gözünü kırpmadan ve yüreği sızlamadan insan kesebiliyor ekranlarımız sayesinde..
Sokaklar tuzaklarla dolu. Özellikle 10-16 yaş arasındaki çoçuklarımızı tuzaklarına düşürmek isteyen aç kurtlar ve bunları barındıran, adlarına da café denilen yerler var. Birde şu internet ve facebook çılgınlığı var!
Evlatlarından sevginizi şevkatinizi eksik etmeyin. Ardını-önünü arayın. Aile içi şiddetlerden kaçının.
Biliyorum herşeyin temelinde ekonomik nedenler yatıyor.
Ama unutmayın ki, kimliğimizi kaybettiğimizde hem geleceğimizi, hem de umutlarımızı yitirmiş oluruz..
Uyanık olun, uyanık olalım..
Çünkü, eskiden ekranlar siyah-beyazdı.