Siyasetteki gelişmeler ve ABD’nin itirafı

Bugünlerde kulislere aşırı derecede farklı senaryolar yansıyor. Başkanlık Sistemi’nden vazgeçileceği, parlamenter sisteme dönüleceği, yeni tip eyaletler sistemi, kurucu meclis oluşturulması, erken seçim, yeni ittifak yapıları ve benzeri konular gibi.

Bu tartışmaların arasında üç gün önce ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’un açıklamasının haber dikkatimi çekti. Bu “Venezüella'da iktidar değişimi üzerinde çalışıyoruz” açıklaması.

Haber Pompeo’nun Kolombiya’da yayın yapan Caracol TV kanalına konuşmasından alınmış. Pompeo, “Üzerinde çalıştığımız proje, Maduro’nun gitmesi ve Venezüella halkının özgür ve adil seçimleri yapması ile sonuçlanması gerekiyor. Bu sonuca ulaşmak için Güney Amerika, Orta Amerika ve Avrupa ülkeleri ile tüm dünya ülkeleri ile çalışıyoruz” diye de ekliyor.

Haberde Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova’un Pompeo’nun Venezüella hakkındaki sözlerini Facebook sayfasından yorumlaması da yer alıyor. Zaharova, bu sözleri ile Pompeo’un bağımsız birçok devleti istikrarsızlaştırma uğuruna kampanyalar yürüttüğünü doğrudan kabul ettiğinin itirafıdır diyor.

Bu haber bize gösteriyor ki halen egemen devletler dünya siyasetinde ülkelerin içişleriyle tam gaz ilgileniyor. Yeni dönemde her ülkeyle ilgili yeni projelerin gündemde olduğunu anlıyoruz.

Dikkatimi çeken sadece Pompeo’nun Venezüella ile ilgili açıklaması değil. Aynı günlerde ABD’li bir yetkilinin Ankara’daki Büyükelçiliği mesken tutarak siyasi konularda sessiz sedasız bir dizi çalışmalar yaptığının kulislere de yansıması. Bu yetkilinin farklı siyasi parti, grup ve yeni oluşumların içindeki kontak noktaları ile teması.

Bu yetkilinin daha ileriye giderek Türkiye’de eyalet sistemi üzerine durması, kurucu meclis oluşturulması gibi konulara kadar ilgilenmesi de dikkat çekici.

Fakat Türkiye’nin geldiği siyasi bilinçlenme noktasında ABD gibi devletlerin yönlendirmesinin çok işe yaramayacağını vurgulamakta yarar var. Hele son yıllarda ABD’ye karşı halkın bakışı birçok girişimleri boşa çıkaracak duruma geldi.

Bu noktada siyasette başarıya ulaşmak isteyenlere tavsiyemdir. ABD, İngiltere, İsrail gibi artık adı geçtiğinde halkın sorgusuz sualsiz soru işareti koyduğu destek arayışlarından medet umulmasın. Dış destek peşinde koşarak bundan böyle özellikle siyaset yapma dönemi kapanmıştır. Artık kendi insanına inanan, vatanına hizmette samimiyetini ortaya koyan, milletin değerlerine paralel politika izleyen yapılar ayakta kalacaktır.

Bu gerçek siyasette yenileşme niyetinde olanlar içinde yeni siyasi hareketler içinde hatta İktidar partisi içinde geçerlidir. Fakat bu samimiyet sözde değil uygulamada olmak zorundadır. Halkın boş sözlere karnı doydu çünkü.

Türkiye dâhil dünyanın diğer ülkelerindeki siyasi yapılara etki edip değiştirme peşinde koşan ABD’ye de uyarımdır. Önce kendi içinizdeki problemleri çözün, sonra dünyaya yön vermeye kalkın.

İçinizdeki karışıklık giderek derinleşmektedir. Başkanı düşürülmekle karşı karşıya olan ABD kendi işine baksın. Pompeo’ya da özel uyarım başka ülkelerin içişleri ile uğraşıp duracağına önce Başkanını kurtar. Yoksa Trump’ın başına David Rothschild’ler kadar taş düşmeye devam edecek.

Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…