Yaklaşık 20 gündür Ankara dışındayım. İşim gereği hem kamu kesimi hem de vatandaşın içinde sayılırım.
Toplumun gündeminde salgın var. Ekonomi var. Dövizin dalgalandırdığı piyasalar var. Dış gelişmeler, Türkiye’nin petrol-gaz aramaları, Fransa-Yunanistan ile gerginliğimiz var. Ama tek siyaset gündem oluşturmaktan uzak. Siyasete yönelik toplumsal heyecanın kalmadığını gözlemliyorum.
Siyasi açıdan tek gündem konusu Recep Tayyip Erdoğan üzerinde yaşanıyor.
Oysa siyaset yeniden karılıyor. Bütün siyasi partilerin il ilçe ve Büyük kongre sürecinde olduğunu görüyoruz. CHP Büyük Kurultay’ını tamamlayarak yeni döneme hazır. Geçtiğimiz hafta İYİ Parti Büyük Kongresini tamamladı. MHP il ve ilçe kongrelerini sürdürüyor. AK Parti ise ilçe kongrelerini takvimleştirerek kısa sürede bitirecek. Sonrasında il kongrelerine geçecek.
Siyasi partilerin yaşadığı tüm bu kongre süreçlerine rağmen hiçbir siyasi partinin taşrada siyaseti gündeme taşıdıklarını hissedemedim.
Bütün siyasi partilere özgü olarak gözlediğime göre yerel siyaset kapalı devre işliyor. Milleti kucaklayacak, onların katılımını sağlayacak bir hareketlilikten uzaklar. Hatta Genel Merkez idarecilerinden veya bakanlık düzeyindeki ziyaretlerin bile toplumsal gündemde hissedilmesi sosyal medyada üç-beş paylaşımda ileri gitmiyor. O paylaşımlara beğeni veya yorumda sınırlı kalıyor.
Siyasetin gündeminde en çok parti içi mücadelelerin ayak izlerini görüyoruz. Tam aksine her hangi bir siyasi partinin diğer siyasi partiler konusunda fikir, düşünce, proje gibi her hangi bir farklılık koyma çabasını hiç görmüyorum. Eleştiri var ama çözüm önerisi yok.
Mevcut siyasi partilerin Türkiye’nin geleceğine yönelik yeni ufuklar çizmeleri ve bunu topluma anlatmaları gerekmektedir. Bir birini suçlayarak seçim kazanıldığı dünya tarihinde görülmüş değildir.
İktidarın icraatlarını anlatma kolaylığından kurtularak yeni dönem için eksik görülen toplumsal olayların çözüm yollarını anlatması gerekir. Muhalefet ise iktidarların icraatlarını kuru kuru eleştirmek yerine eksik bıraktığı toplumsal problemlerin çözüm yollarını anlatmak zorundadır.
Siyaset eğer yeni ufuk çizemezse iktidarı ile muhalefeti ile itibarı daha da düşecektir. Toplumsal yapının siyaset kurumlarına güveni giderek azaldığında ise müdahalelere açık hale gelinir.
Kısaca siyasetin içine girdiği kısır döngü daha fazla dolanmadan aşılmalıdır.
Bunun için gözler AK Parti ve MHP kongrelerindedir. Eğer bu partilerin Büyük Kongreleri de İYİ Parti veya CHP gibi sığ kalacak topluma hizmet için geliştirdikleri projeler yerine kendi iç siyasi dengeleri tartışma konusu olacaksa eldeki büyük imkanlar heba edilmiş olur.
Kalın sağlıcakla…