SİZE YEMİN EDERİM Kİ...

Ey Balıkesir'in güzel insanları

Çeyrek asrı aşkın süredir sık sık telaffuz edip hatırlattığım bir konu üzerine

yeri geldiği için bir not daha düşeyim:

Burası,

yani yaşadığınız kent Balıkesir, İstanbul'un 3 katı büyüklükte coğrafyaya sahip.

Koskocaman, büyükşehir...

Lakin enerjisini boşa, film fırıldak işlere harcıyor.

Bildim bileli birbirini dövüyor bu şehir insanı.

Güzel işler yapmak isteyenler de

ya şeytan taşlamaktan fırsat bulamıyor,

ya yaptığına yapacağına pişman edilip ya kanser oluyor, ya da kahrından ölüyor.

Büyük şehrin küçük düşünen insanları değilsiniz sizler.

Niyet okumayı ve algıyı bırakın.

Samimi olun, hakikatın peşinden gidin.

Küçük hesap yapanların oyununa gelmeyin.

Bir şehrin hayallerini yıkmayın.

Hedeflerine ulaşma yolundaki çerçöplerden olmayın.

Bizim şehirde

Ayşeyle Hüseyin'in, Fatmayla Ali'nin barışık olması

kavgadan nemalananları rahatsız ediyor.

İşte bu yüzden sürekli nifak tohumu saçıyor, tırnak kaşıyor pespayeler.

Aliyle Ayşe, Hüseyinle Fatma kavgaya tutuştukça iştahları kabarıyor şarlatanların.

Şunu aklınızın bir köşesine yazın ve unutmayın:

Kavgadan beslenenlere prim verildiği için 2 ileri, 1 geri yapıyor bizim şehir.

Komşu illerden "geri kaldık" diyorsanız tek nedeni budur, başka sebep aramayın!

Soruyorum size;

Derdiniz, sevdanız, kavganız, özneniz Balıkesir ise

niçin şer odaklarının tuzağına düşüyorsunuz?

Hangi amaçla birbirinizi hırpalıyor, dövdürüyorsunuz?

Sıranın sana da geleceğini, o an için unutup pis pis sırıtıyorsunuz!

Efsane başkan Sabri Uğur döneminden bu yana yaşıyor, ağır faturaları ödüyoruz.

Okyanusları, denizleri, dereleri aşıp

şehrin her hangi bir noktasındaki yolda açılmış çukurdaki su birikintisinde debelenip duruyoruz.

Hem bu şehre yazık, hem de size yazık değil mi?

Kişileri değil, Balıkesir'i konuşun.

Biliyorum her biriniz güzel insanlarsınız.

Bu şehirde, her birinde katkınız olan güzel işleri niçin göremiyorsunuz?

Yaşadığınız kent hakkında, olumsuz imaj oluşmasına bilmeyerek, istemeyerek de olsa niye katkı sunuyorsunuz?

Allahaşkına

Fitnecilerin kayığına su taşımayı, tırnak sürtenlere ateş olmayı bırakın.

"O öyle dedi, bu şöyle demiş", mış..miş.. diyenleri etrafınızdan uzak tutun.

Tekrar ediyorum, samimi olun, sorun, soruşturun, hakikatı arayın.

Sizi bilmem, ama ben aynı dili konuşup anlaşamayan insanlardan olmaktan yoruldum!

Hem ne çok seviyorsunuz,

işin aslı astarını ögrenmeden fitnecilerin tuzağına düşüp haysiyet cellatlığı yapmayı!

Hiç mi ibret almazsınız, yakın gelecekte yaşananlardan?

Dedim ya,

Bizler bu şehre sevdalıyız.

Dağına, taşına, toprağına, insanına vurgunuz.

Öznesi Balıkesir olan her konuda ön koşulsuz hizmete, kavgaya varız.

Bu şehre olan borcumuzu karşılığını beklemeden ödemek için çalışıyoruz.

Karşılığında istediğimiz tek şey pişman edilmemek; ama ne yazık ki ediliyoruz.

Yüreğim öylesine dolu ki, biri dokunsa a'dan z'ye dökülesim var!

Lakin anlaşılamamaktan,

ya da yanlış anlaşılmaktan, kardeşlerimizin kalbini kırmaktan imtina ederim.

Bilirim ki kalp kırmak kolaydır, tamiri zordur.

Sadece şunu ifade edeyim:

Size yemin ederim ki,

gereğinden fazla çok şeyi bilmek, anlamak bir hastalıktır,

gerçek bir hastalık...

'Keşke dağdaki çoban olaydım, koyun, keçiyle konuşaydım' diyecek kadar hemi de...

Ha bu arada şairin "yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya" dediği gibi,

"kan kusup kızılcık şerbeti içtik" diyecek kadar insanlığa saygılıyız biz.

O nedenle son sözü şairlerin üstadına bırakıyorum:

Bu dünyaya gönül viren sonucı pişman olısar

Dünya benüm didükleri hep ana düşman olısar

İy dostını düşmân dutan gaybet yalan söz söyleme

Bunda gammazlık eyleyen anda yiri tar olısar

Ol vaktin bir olasın ayrulıkdan kalasın

Cânsuz gel bu kapuya bâkî dirlik bulasın

Fitnecilere ve şarlatanlara karşı Elif gibi dimdik duranlara selam olsun!

#Selametle 

(okuduğunuz bu yazı bir derlemedir  | 12 Kasım 2021 )