SON SÖZ...!

Barzani'den Talabani'ye, İran'dan Suriye'ye, Maliki'den Esad'a kadar kaç aktör varsa hepsinin ajandası merak ediliyor. Tabii en çok Ankara'nın ne yapmaya çalıştığı...
Bir de BAŞKANLIK...
Köşeye sığacak konular değil ama yine de anlatmayı deneyelim...
PKK terör örgütü öyle bir amaçla kuruldu ki bütün bölgenin yapısını içine aldı. Daha doğru bir ifadeyle PKK bölgedeki taşların yerine oturması için üretilen ve tabelasında da KÜRT HAREKETİ yazan bir silahlı taşeron yapılanmaydı... 
"Neden kuruldu?" meselesine geçmeden önce, yine onun gibi tohumları yabancılar tarafından atılan bir başka konu daha vardı...
Laiklik ve İslamcılık...
Ne yazık ki ülkemizde hemen hemen bütün din eksenli operasyonlarda Londra'nın eli vardır... 
Laikliğin Türkiye'deki patent sahibi İngiltere, ektiği fidanın büyümesi için İslami hareketlere sızıp desteklemiştir... 
Bu sızmalar sonucunda İslamcı kesim sesini yükseltmiş, hakkını aramış, eşitlik istemiş buna karşın da LAİKLER kışkırtılmıştır...
Müslüm Gündüzler, Fadime Şahinler, Ali Kalkancılar bu nedenle sahneye çıkarılmıştır. Aslında İslami hareketleri MİLLİ bir güç düzenlese ya da yönetse hiçbir zaman çatışma ve ayrışma olmazdı.
Laiklik konu bile edilmezdi...
Ama perde arkasındaki güç kapışma istediği için bize yapacak bir şey kalmadı!
PKK da böyle!
Kürtlerle hiçbir ilgisi yok! Sadece kullanılan onlar oldu!
Hatırlayın her PKK baskınından sonra "Türk askeri sınırı geçti. Sınırın öteki tarafında takip başladı" haberleri yapardık!
NEDEN? 
Çünkü PKK'ya sınırsız destek veren güç, Türk askerinin asabını bozup "Kuzey Irak'ta Kürtler'i hedef almasını" istiyordu! Türk askeri her türlü oyuna rağmen bu tuzağa hiç düşmedi! Çünkü bu yapılsaydı, durdurulması mümkün olmayan Türk-Kürt savaşı çıkar ve Güneydoğu'yu da içine çekerdi!
Yani adamlar 30 yıl önceden "Kuzey Irak'ı Türkiye'ye nasıl bırakmayız" planını yapmışlardı! Eğer bu tuzağa düşülseydi Doğu elden gider, Türkiye Ankara'nın batısıyla Avrupa Birliği'ne girerdi!
Haliyle Türkiye bölgede küçülünce Avrupa'nın ortağı İran'ın etkinliği artardı!
Zaten İran her şartta katıksız Amerikan düşmanı olduğu için bir süre sonra da bütün SÜNNİLER Tahran'ın etki alanına girerdi!
Durum böyle olunca da süper güç Amerika, bölgeye sadece fotoğraflardan bakabilirdi! Valizini toplayıp kaderiyle başbaşa kalırdı! Yani Avrupa ve arkasındaki BARONLAR hem Sünni hem de Şii ülkeleri avuçlarına alır, bir taşla birkaç kuş birden vururdu!
Tabii bunların olması için Ankara'nın talihsiz ve büyük bir hata yapması şarttı!
Ama yapmadı! Yapmadığı için de oyunları altüst oldu!
Şimdi tam tersi olacak. Ankara, hem Sünni hem Şii kesimleri kuşatıp uyum içinde yaşamanın yollarını açacak!
Müslüman coğrafyasında çatışmayı ortadan kaldıracak!
Çünkü Amerika bölgeden çekilip gitti!
İran ve arkasındaki güçler "son sözü" söylemesin diye Türk askeri bölgeye inecek! Türkler'den başka dostu olmayan Kürtler'i saracak! 
"Peki Amerika Irak'tan çıkarken neden bir Kürt olan Talabani'yi Cumhurbaşkanı yaptı?" sorusu hemen akla gelebilir!
Cevap basit:
Çünkü o da el altından Türkiye'ye bağlanmaya "Evet" dedi! Eğer onun yerine bir Arap olsaydı işler çıkmaza girerdi!
Barzani ise PKK'ya çok sık destek verse de ger çeği kabul etmek zorunda kaldı...
Aslında o da düne kadar terörü kışkırtıp bütün Kürtler'in ağabeyi olmak istedi!
Bağımsız bir Kürdistan çatısı altında... Ama hepsi gibi o da tokadı yiyip oturdu!
Bu nedenle bölge, Ankara'ya kayıyor!
Dikkat ederseniz, Öcalan sahneye çıkınca saldırılar kesildi! Apo'dan korktukları ya da sözünü dinledikleri için değil. Eylem emrini kendilerinin verdiği anlaşılacağı için.... 
İşte Ankara, 5 bilinmeyenli bir denklemi çözüp yoluna devam ediyor!
Sıra haliyle Başkanlığa da gelecek!
Benim tek şartım var!
Ne mi?
Anlatayım...
Rahmetli Ecevit, Öcalan'ı aldıktan sonra hükümet oldu! Bir sonraki seçimde sandıkta kalmasına rağmen bir güç, PAKETLE onu iktidara getirmişti! Ama bu el YABANCIYDI! Milli değildi!
Başkanı doğrudan halkın seçmesinin bir sakıncası yok! Ama milli basın kurulmadan önce halkın kimi seçeceğini kimse bilemez!
Küçük bir operasyonla bütün oylar yönlendirilir! Eğer devletin içinden gelen biriyse sorun yok ama dışarıdan bir aday gelecekse dikkat etmek gerekir! 60 yıl operasyon yiyen bir ülke dış etkiye geçit vermeyecekse sistem tıkır tıkır işler! Ama emin değilsek korkarım!
Yani "Ülkede ne olursa olsun ama milli olsun" diyorum... 
Bir de şunu unutmamak lazım... 
Şu an talip olduğumuz bölge bizden zorla alındı! Buralardaki halk Osmanlı ile savaşmadı! Aksine destek verdi, şehit düştü!
Demem o ki BATI'dan yoğurt bile gelse üfleyerek yiyelim... 
NOT: Ülke dışındayım, yarın yazı yok.