Kabakgiller familyasından bitki midir Sayıştay?
Tek yıllık ömrü mü vardır?..
Su kabağı mıdır Sayıştay?..
Ekim ayı başında, Sayıştay tarafından hazırlanan 2017 yılı denetim raporları yayınlandı.
Bir, bilemediniz iki gün bazı gazetelerle bazı televizyonların haber bültenlerine konu oldu.
Sonra?…
Sonrası tısss…
Sayıştay ne peki? Ve ne yapar?
Sayıştay, Türkiye Cumhuriyet Anayasası’nda düzenlenen mali yargı organıdır.
Merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını TBMM adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevlidir.
Yani anayasal yargı organıymış anlayacağınız; su kabağı falan değil!
Peki neler çıkmış bu 2017 denetim raporlarında, hatırlayalım biraz:
Toplam 372 kurumu denetleyen Sayıştay, bu kurumların çoğunda usulsüzlük ve kamu kaynaklarından derneklere ve kamu kurumlarına yapılan bağışların gizlendiğini ortaya koymuş.
Bir çok kamu kurumu, yükümlü olduğu halde faaliyet raporu hazırlamamış, hazırlayanlarda ise sayısız eksik ve hatalı mali bilgiler yer almış.
24 belediye, bir üniversite, iki genel bütçeli daire gelir gider hesabının tutulduğu raporu yayınlamamış.
Milletvekillerine 2016’da 117 milyon 350 bin TL harcanmışken 2017’de bu rakam 126 milyon 535 bin TL.sına çıkmış.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın derneklere yaptığı yardımların İçişleri, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı gibi kurumların yaptıkları yardımlardan çok fazla olduğu ortaya çıkmış ve yardım yapılan kurumlara ilişkin bilgilere raporlarda yer verilmemiş ve Sayıştay bunları “denetlenebilirlik” kıstası altında değerlendirme yapılamamasından dolayı hatalı işlem olarak tespit etmiş. Yine Diyanet, 119 bin 946 arsa, bina gibi malları ifade eden taşınmazların kaydını tutmamış.
Döner sermaye gelirleri faizsiz veya düşük faizle bankalara yatırılmış ve döner sermayede para olmaması sebebiyle medikal firmalara borçlar ödenememiş, ameliyatlar aksar hale gelmiş.
MEB, olmayan okula milyonlar harcarken, herhangi bir ek ders görevi bulunmayan öğretmenlerin maaşlarına düzenli şekilde 18 saat üzerinden ek ders ücreti ödenmiş, muhasebe birimi dışında yetkisiz kişiler tarafından MEB adına hesaplar açılmış, öğrenim desteği için başvuruda bulunan velilerin beyanları yeterli ölçüde kontrol edilmemiş, öğretmen atamalarında bölgesel denge gözetilmemiş ve sağlıklı planlama yapılmamış, fiilen olmayan okula öğretmen atanmış, yatırım projeleri ödenekleri amacı dışında kullanılmış.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nda kurumu zarara uğrattığı belirlenen personele herhangi bir yaptırım uygulanmamış, fon bütçesinden usulsüz harcamalar yapılmış, fon personeline KHK ile belirlenen üst sınır aşılarak ücret ödenmiş.
Devamı var kuşkusuz… Lakin, denetime konu olan 372 kurumdan sadece yazımız ölçüsünde birkaçından özetleme aktardık.
Nereden baksanız tel tel dökülen bir “idare” var karşımızda.
Talan, vurgun, usulsüzlük, mevzuata aykırılık gırla gitmiş…
Ve bu gidiş aynı şekilde sürüyor.
Çünkü Sayıştay Raporu açıklandı.
Su olmadı mı musluktan gelen ses gibi “tısssss”ladı geçti.
Oysa kamu kurumları bu haldeyken ve bunu anayasal mali yargı organı Sayıştay ortaya koyarken…
Normal bir hukuk devletinde…
Normal bir demokraside…
Normal bir ülkede…
Kıyamet kopması gerek.
Ağır yaptırımlar gerek.
Sorumluların mutlaka cezalandırılması gerek.
Peki bizde Sayıştay bunları açıkladı da ne oldu; tamam birkaç kurum, birkaç zimmet nedeniyle çalışanların bazılarına rücu edip bazı zararları iade ister ve istemiştir belki de…
Tel tel dökülürken kamu…
Bu kadar mıdır?..
Böyle kayıtsızlık ve umursamazlık reva mıdır?
Manzara böyle olunca kamunun, idarenin düzelmesi; mali denetimin sağlanması hayal değil de nedir?..
Gerçekten Sayıştay n’apar?..
Kaale almayacaksanız, gereğini yapmayacaksanız, kamuya çeki düzen vermeyecekseniz…
Allasen söyler misiniz, su kabağı mıdır Sayıştay?
Kamu, kamuya çeki düzen veremiyorsa devlet idaresinin sürdürülebilirliği hangi sağlıklı ölçütle ne kadar sağlanabilecektir?