Bu kongre her ne kadar 16 Nisan Referandumunun sonuçlarından biri olsa da ayrı bir özelliği daha var. Referandum sonucu tescillenen Cumhurbaşkanlığı Sisteminin geleceği de bu kongre sonrası değişim ve dönüşümün gücüne bağlıdır.
Tarihe dönüp başmakta yarar vardır. Bağımsızlık mücadelesi sonrası yeniden devlet olma konusunda yeni kadrolar Cumhuriyet'in kurulmasının ardından CHP ile sağlanmıştır. CHP sadece bir parti değildir. Aynı zamanda Cumhuriyet kadrolarını her kademede oluşturan yapının da adıdır. Ondandır halen CHP'nin kendisi muhalefet fikirleri iktidar olması. 94 yıllık Cumhuriyet tarihi CHP içinde yoğrulan kadroların yönetimidir. Bunu CHP'nin tercihi olarak düşünmeyin. Bunları eleştiri olarak ta algılamayın. Tespit olarak görün. Bu kurucu devlet anlayışının kararıdır. DP geldiğinde de, AP iktidar olduğunda da, Milliyetçi Cephe'yi de 80 sonrası Anavatan'ı da, DYP'yi de hatta 2010 yılına kadar olan AK Parti'yi de bu açıdan değerlendiriniz.
Cumhuriyet kurulurken bu tercih bir zorunluluktu. Devletin varlığı ve sürdürülmesi için. Cumhuriyetin 100. yılına geldik. Devlet bu varlığını sağladığı gibi gücünü de artırdı. Artık 100 yıl öncesinin zorunlulukları ortada yoktur. 100 yıl öncesinin dünya düzeni de yoktur. Onun yerine yeni yapılar, yeni dengeler ortaya çıkmıştır. 100 yıl öncesinin ne bürokratik anlayışı, ne militer yapısı, ne stratejik hedefleri ne istihbarı ne de adli yapısı ile yola devam edilemez. O nedenle kurucu devlet günümüz hedeflerine ve gelecek stratejisine göre farklı kararlar almaktadır. Aslında bugün yaşadıklarımızda bu değişim ve dönüşümün doğum sancılarıdır. Çünkü 100 yıl öncesinin geliştirilen devlet mekanizmasından geçen kadroların yeni döneme adaptasyonu zordur. O yapıların tornalarından çıkan anlayışla yeni dönemin uyum saylaması imkânsızdır.
Kurucu devlet iradesi bir zaman CHP'ye verdiği görevi yeni değişim ve dönüşüm hedeflerine uygun olarak yürütecek yeni kadrolar ve yeni kurumları ihdas edecek siyasi yapılara verecektir. Kadro oluşturmadan bunu sağlamak imkânsızdır. O nedenle yeni dönem siyasi yapıların kurucu devlet iradesinin belirlediği hedeflere uygun yapılaşması kaçınılmazdır.
İşte bu açıdan AK Parti kongresi kurucu devlet iradesinin tıpkı Cumhuriyet kurulurken CHP'ye yüklediği misyonu yeni anlayış, milletle bütünleşme çerçevesinde üstlenmesi için fırsattır. AK Parti 2010'dan bu yana kendi kuruluş misyonun aksine yenileşme ve dönüşüm konusunda kendi iç bünyesinden kaynaklanan nedenlerle debelenip durmaktadır. Bu tarihten itibaren eldeki her türlü ekonomik, sosyal, kültürel verilere bakınız patinajı göreceksiniz. Lider aynı, parti politikaları aynı, kadrolar aynı olmasına rağmen bu böyledir. Bunun nedeni ise AK Parti içindeki önemli kadroların eski sistem tornalardan çıkan zihniyet ve alışkanlıklarıdır. Kadrolar bir grup elitleşen kesimin elinde kalmıştır.
İşte bu kongre ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ısrarla söylediği yenileşme, gençleşme söyleminin hayata geçmesi için tarihi bir fırsattır. Sözde kalmayacağını görüyoruz. Oluşacak AK Parti'nin yeni kadroları Yeni Türkiye'nin şekillenmesindeki yüzleri olmalıdır. Dünyayı bilen, millettin beklentilerine cevap veren, halka tepeden bakmayan, kısa zamanda elitleşmeyecek genç ve dinamik bir kadro hareketi kaçınılmazdır. Bu oluşturulabilirse Türkiye kısa zamanda dünyada hak ettiği yeri alacaktır.
Gandhi'nin önemli bir sözü vardır; “Gelecek, bugün ne yaptığınıza göre şekillenir.” İşte bugün ne yapılıyorsa geleceğimiz o dur. Yoksa gökten zembille inen bir şey olmayacaktır.
Bugün AK Parti 3. Olağanüstü Kongresi'nden ne çıkarsa, nasıl bir şekillenme yaşanırsa gelecekte o olacaktır. O nedenle AK Parti'nin CHP'den farklı olarak milletle bütünleşen yapısını koruyarak devlet kadrolarını yetiştirecek misyon üstlenmesi önemlidir. Liyakat öncelikli olmalıdır. Görev üstlenecek olanların bu görevleri yürütme kabiliyetleri dikkate almak zorundadır. Eş-dost hatırı ve referanslarla oluşacak kadrolar bu ülkenin helaki olacaktır.
AK Parti 3. Olağanüstü Kongresi şimdiden millete, devlete ve dünyaya hayırlı olsun.
Kalın sağlıcakla…