Aylardır maddi ve manevi anlamda bu aziz vatanın verdiği kayıplar anlatılır gibi değil. Millet olarak içimiz kan ağlıyor. Dertlerimiz saymakla bitmiyor. Yaptığımız araştırmada gözden kaçan bir ayrıntıyı yazmadan edemedik…
Güneydoğu illerinde gözlemlediğimiz kadarıyla mülki idareden yoksulluk yardımı alan aile sayısı batı illerinden daha fazla… Sosyal yardımlaşma adı altında devletten yardım alıp da yine devlete ihanet edenlerin olduğu herkesçe bilinen ancak hiçbir önlem alınmadığı için de devam eden bir vakıadır!
Anayasamızın birinci maddesi devletin şeklini Cumhuriyet olarak tanımlarken ikinci maddesi de cumhuriyetin nitelikleri arasında sosyal hukuk devletini göstermektedir. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti sosyal bir devlettir.
Bu nedenle sosyal devlet ilkesi gereğince toplumu oluşturan farklı katmanlar arasındaki gelir dağılımının dengeli bir seviyede olması ve her bir bireyin asgari yaşam standardına sahip olması gerekmektedir. Bu noktada 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu devletimizin sosyal devlet ilkesinin çerçevesini çizen en temel kanundur.
Bu kanuna göre başta fakr u zaruret içersinde bulunanlar olmak üzere dullar, yaşlılar, engelliler, yetimler gibi toplumsal alanda bir şekilde dezavantajlı duruma düşmüş kişiler, devlet tarafından desteklenmekte ve bu şekilde “Sosyal Barış’a” katkı sağlanmaktadır.
Ancak devlet bu tip yardımlarla sosyal barışı sağlamak isterken bazı art niyetli kişiler hem bu yardımları alıp hem de devlet aleyhine eylemlerde bulunmak suretiyle toplumsal barışa kastedebilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin 30 yılı aşkın sürede PKK'yla olan mücadele tarihinde hemen hemen bütün duyarlı vatandaşlar sürekli bu adaletsizliği ifade etmesine rağmen maalesef şu zamana kadar bu konuyla ilgili hiçbir somut adım atılmamıştır.
Ne yazık ki terörü destek mahiyetinde eylem söylem ve davranışlarda bulunan kişiler hala devlet yardımlarını alabilmektedir. Teröre destek verenlerin sosyal yardımlarının iptal edilmesi noktasında Ağrı Valisi Musa IŞIN ile Beytüşşebap Kaymakamı Kadir GÜNTEPE'nin kişisel girişimleri haricinde ülke genelinde bu kabilden bir yaklaşım tarzı olmamıştır.
Bunun nedeni diğer vali ve kaymakamların bu yetkiye haiz olup da kullanmaması değil tam aksine bu konuda ortada ciddi bir hukuki boşluk hususunun olmasıdır. Bu nedenle mevzuatsal boşluk doldurulmadan diğer Mülki İdare Amirleri risk almak istememektedir. Bu bağlamda illerde valiler ve ilçelerde kaymakamların başkanlık yaptığı sosyal yardımlaşma mütevelli heyetleri kendilerine yetki verilmesini beklemektedir.
Bu noktada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı adım atması gereken en önemli kurumdur. Peki, yapılması gereken nedir?
Başta da ifade ettiğimiz gibi 3294 sayılı Sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik kanunu bu devlet yardımlarının genel çerçevesini çizmektedir. Kanunun ikinci maddesi bu sosyal yardımlardan kimlerin yararlanabileceğini ifade etmekte ve kanun kapsamını belirtmektedir. Bu kanunun iki maddesinin Son fıkrasına eklenecek "Eylem söylem fiil ve davranışlarıyla terörü öven teröre destek veren maddi ve manevi katkıda bulup devlet aleyhine izinsiz yürüyüşlere katılanlar bu kanun kapsamı dışındadır"şeklindeki ifade hem devlet yardımı alıp hem de terör eylemlerine destek verenlerin yardımının kesilmesine İmkân verecektir.
Bu konuda teknik anlamda Aile ve Sosyal Politikalar bakanlığı yasal taslak oluşturup Türkiye Büyük Millet Meclisi de oluşturulan bu taslak üzerine çalışıp gerekli hukuki düzenlemeyi parlamentodan ivedi bir şekilde geçirmesi gerekmektedir.
Eğer bu konuda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Sema Ramazanoğlu adım atarsa terör sempatizanlarına yardımını kesen efsane bakan olarak tarihe geçecektir. Mamafih hemen her gün şehit haberleri alarak kan ağladığımız şu günlerde dahi bu basit adım atılamazsa terörle mücadelede samimiyetten bahsedilmesi çok da inandırıcı gözükmeyeceği gibi verilen birçok emek de berhava olacaktır!
Bu nedenle özellikle terör olaylarının yoğun yaşandığı illerde bu devlet yardımlarını alan kişi sayısının diğer illere nazaran çok fazla olduğu gerçeğinden hareketle bu ortamda böyle bir yasal değişiklik yapılması terörle Mücadele'de başarıyı arttıracağı kuşkusuzdur.
Hasılı kelam Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın ve Sayın Bakanın bu konuda gerekli hukuki düzenlemeleri biran evvel hayata geçirip böyle bir güvenlik açığının kapatılması yerinde bir uygulama olduğu gibi terörle mücadelede caydırıcı bir güç olacaktır…
Ne diyelim…
Bizden söylemesi!