BALIKESİR'in düşman işgalinden kurtuluş günlerinin vazgeçilmezi haline dönüşen halk dilinde tülü kabak diye bilinen gerçekte 'tülü tabaklar'ın hikayesi haberimizde.
Kuvay-i Milliye Şehri Balıkesir'in işgal altında kaldığı yıllarda yüzlerini isle boyayıp, üstlerine hayvan derisi giydikleri ve düşman birliklerini korkutup, kaçırdıklarına inanılan tülütabaklara gösterilen ilgi, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın meşalesine ilk kıvılcımı çakan Bayrak Adamları gölgede bırakıyor!
Balıkesir'de, 1908'de ortaya çıkıp düğün-derneklere katılarak vatandaşları eğlendiren Tülü Tabaklar, şehrin kurtuluş yıldönümü törenlerinin simgesine dönüştü.
İşgal yıllarında yüzlerini isle boyayıp, üstlerine hayvan derisi giydikleri ve düşman birliklerini korkutup, kaçırdıklarına inanılan tülütabaklar, Balıkesir'in kurtuluşunu kutladığı törenlerde en çok ilgiyi görüyor.
Vatandaşları hem eğlendiren hem korkutan tülü tabaklar, özellikle çocukların ilgi odağı oluyor.
Kurtuluş günü törenlerine katılan Balıkesirliler tülü tabaklarla anı fotoğrafı çektirmek için birbiriyle yarışıyor.
Peki kimdir bu tülü tabaklar? Ne zaman ortaya çıktılar? Kimler böyle bir olayı akıl etti?
Düşman işgali öncesi de görevleri neydi? İşte tüm bu soruların cevapları haberimizde.
TÜLÜ KABAKLARA DAİR RİVAYETLER
İstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüğü Folklor Araştırmacısı Demet Şafak Aydın, Balıkesir'in tarihi hikayesi tülükabaklar üzerine yaptığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 8-10 Mart 2010 tarihinde düzenlediği 4. Halk Kültürü Araştırmaları Sempozyumu'na sunduğu araştırmasının bir bölümünde şu görüşlere yer verdi:
DÜĞÜNLERDE ORTAYA ÇIKTI
Şehrin 6 Eylül'de yapılan Kurtuluş törenindeki resmi geçitte yer alan “Tülü Tabaklar” halk arasındaki söylenceye göre, kurtuluş savaşı sırasında Yunanlıları korkutarak vatanın kurtuluşunda önemli bir rol oynamıştır.
Bu nedenle de diğer bayramlarda görülmeyip sadece Balıkesir‟in kurtuluşu olan 6 Eylül'de karşımıza çıkarlar.
Ancak bu oyunun farklı isimlerle Balıkesir'in köylerinde de görülmesi oyunun kökeninin çok daha eskilere dayandığını göstermektedir.
KURTULUŞ SAVAŞI DÖNEMİ
Balıkesir'de Kurtuluş Savaşındaki Yunan işgali esnasında, tabakhaneler Okçu Camii'nin bulunduğu “Deve Loncası” denilen yerdedir.
Rivayete göre Yunan karargahları da oradadır. Yunan askerlerinin ise bulanmış tabakhane işçilerinden korktuklarını fark eden Alman istihbaratı bu durumdan yararlanmak ister.
Gizli toplantı yapacakları yerlerin etrafında Tülü Tabakların dolaşmasını sağlayarak Yunan askerlerini toplantı yerinden uzak tutarlar.
Yunan askerlerinin bu garip, garip olduğu kadar da korkunç yaratıklardan korkması üzerine dönemin garnizon komutanı her evin önüne fener asma zorunluluğu getirir.
KURTULUŞUN SEMBOLÜ OLDULAR
Halk arasında bu hikayeden yola çıkılarak Tülü Kabakların Balıkesir'in kurtuluşunda önemli bir yeri olduğu söylenir.
Bu yüzden 6 Eylül Kurtuluş Şenliklerinde yapılan geçit töreninde Tülü Kabaklar da yer alır.
Başka bir kaynak kişimize göre ise Yunanlıların Tülü Kabaklardan korkması söz konusu değil, çünkü Yunanlılar çok güçlü ve silahları var.
DEBBAĞLAR LONCASI BAŞLATTI
1908'de ittihatçılar ihtilal yaparlar, Meşrutiyeti ilan ederler.
Tüm memlekette Meşrutiyet kutlanır.
Balıkesirde de kutlamalar yapılacaktır.
Esnaf örgütleri bu kutlamada geçit töreni yaparak, ürünlerini sergileyecektir.
Debbağlar da şehrin önemli esnaflarındandır ve debbağlar loncası kutlamalarda ne yapacaklarını düşünmektedir.
Bu sırada loncanın başkanının oğlu İstanbul'da okumaktadır.
TÜLÜ KABAK OYUNU NEDİR,
NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Başkanın oğlu, babasının mesleği olan dericilikle, ders kitaplarında gördüğü ilk insanların kıyafetlerini bağdaştırır.
Babasına ilk insanlar gibi giyinilerek törene katılmanın mesleklerini temsil anlamında uygun olacağı fikrini verir.
Böylece debbağlar derilere bürünerek, geçit törenine katılırlar. Bu görüşe göre Tülü Kabak oyununun çıkış noktası budur...
Peki, Tülü Tabaklar’ın
kıyafet ve teçhizatları nelerdir?
E. Albay Muharrem Kaynak, Tülütabakların kıyafetleri ve techizatlarıyla ilgili şu bilgiyi tarihe not düştü.
Ayaklarına çarık giyerler veya yalınayaktırlar, kol ve bacaklar çıplaktır, vücudun diğer kısımları (baş dahil) koyun veya keçinin uzun tüylü derisinden yapılmış (post ile) örtü ile örtülmüştür. İlk insanların kılık ve kıyafetine bürünürler.Tülü tabakların elinde bir değnek veya uzunca bir sopa vardır , sopanın ucunda genellikler koç veya keçi boynuzundan bir çengel takılıdır el, yüz, kol ve bacakları ile vücudun açık olan yerlerine baca kurumundan veya tencere isinden elde edilen siyah kurum sürerler, sadece gözlerinin akı ve dişleri bembeyaz görünür ve sırıtır.
Bıyıkları at veya manda kuyruğundan yapılmıştır, boyunlarında rahatsız edici bir ses çıkaran (ritmik olmayan) bir çan takılıdır. Çocukluğumda hızlı giden ve çok acele yürüyen veya işini öyle yapmak isteyenlere, “nereye böyle acelen ne tabakhaneye b.k mu yetiştireceksin” derlerdi. Aklım ermeye başlayınca lügat ve ansiklopedilere baktım, tabak hayvan derisi demekmiş, tabakhane de hayvan derisinin işlendiği atölye.Peki oraya yetiştirilecek b.k ne oluyor diye araştırma yaptığımda, bakın neler öğrendim; Efendim kedinin b.ku çok pis kokar ve hiç bir işe yaramazmış, kedi kendisi bile bu kokudan rahatsız olur ve hemen onun üzerini toprağı bizzat kazarak toprakla kapatırmış. Ancak köpeğin b.ku kıymetli imiş ve derilerin tabaklanmasında taze taze kullanılması gerekli ve çok faydalı imiş.
Ham derinin işlenmesi ve mamul hale getirilmesi esnasında kullanılan diğer bir değerli maden daha var o da ZIRNIK’tır. Zırnık Balıkesir ilimizin BALYA ilçesinde bol miktarda çıkan ve çok eski tarihlerde ve halen var olan ve çıkartılan (zırnık; zırnığı bilmeyenlerin veya ilk kez görenlerin altın zannettiği) bir maden cevheridir. Ham derinin işlenmesinde kullanılan en önemli maddelerden birisi de zırnıktır. Zırnık da Balya ilçemizde bol miktarda bulunmaktadır, bu sebeple Balıkesir’in tabakhane atölyeleri çok eski devirlerden beri faaliyetlerini Balya’dan çıkartılan zırnık ile sürdürmektedirler .
Motorlu araçların ve nakil vasıtalarının icadı ile, bir de plastik sanayi ve petrol ürünlerinin devreye girmesi ile deri eşya kullanımı azalmıştır. Eskiden, kemer, kayış, kolan, yular, palan, koşum malzemeleri, atlı araba koşumları, fayton örtüleri, minder ve şilteler, namazlalar, uçkurlar, kaytanlar, bağcıklar, futbol topları, tenis raketleri, kamçılar, kırbaçlar, darcık ve çuvallar, eğer ve semerler, avcı yelekleri, cüzdan ve keseler ile tütün keseleri, avcı fişeklikleri, kürk ve deri ceket ve pantolonlar ….hep deriden yapılırdı.
NOT-1 : 1900’lü yıllardan da önce… sürdürüle gelen “Tülü Tabak Oyunu” Kayalar köyümüzün davullu ve davulsuz tüm düğünlerde geceleyin yapılan meydan yeri (hank) ve eğlencelerinde orta oyunu olarak oynanırdı. Kendimi bildiğim 4-5 yaşımdan beri tülü tabakları bu şekilde izlemişimdir, Kayalar’da halen bu tür etkinliklerde izlenmeye devam edilmektedir..
NOT-2 : Kayalar köyü ve civar köylerimizde kurbanda kesilen küçük ve büyükbaş hayvan derileri Türk Hava Kurumu’na bağışlanırdı. Kurban harici hane sahiplerinin kestiği hayvanların derileri kendi bildikleri usuller ile tabaklanır ve kurutulurdu . Bunlardan yukarıda sayılanlarla çarık, pösteki, minder ve namazlıklar ile darcık ve çuvallar, torbalar yapardık, toprak yayık ve safalar ile küplerin ve toprak kaplarımızın ağızlarına kapak yaparak kullanırdık. Eğlencelerde kullandığımız çalgıları (def, darbuka-dümbelek, davul ve trampetleri) bu deriler ile kendimiz kaplar ve kullanırdık.
NOT-3 : Balıkesir Tabakhanesi’nde, tabak sanayinin temsilcilerinden “Tabak Mustafa” namı ile hizmet veren Mustafa Uyar’ın (Kolsuzlar’ın Mustafa ve oğlu Üzeyir) Balıkesir’e ve Kayalar’a tabak ve tabaklama konusunda iyi örnek ve yardımcı olmuştur. Bu tür örf, adet, gelenek ve göreneklerimizi yaşatalım, hele hele kurtuluş mücadelemizde düşmana korku salan ve onların yurdumuzdan korkarak kaçmalarını sağlayan Tülü Tabakları da yaşatalım.