Bugün takvim yaprağı hangi günü gösteriyor?
Altı aydan az bir zaman kaldı artık yerel seçimlere.
Ve artık yerel seçim kazanı kaynamaya başladı; hesaplar, kulisler, pazarlıklar, toplantılar…
Fakat unutmayalım, bir ilçede veya ilde belediye başkanının kim olduğundan çok başkanın ekibinin kimlerden oluştuğu önemlidir. Başkan tek başına hiçtir ama dört dörtlük bir ekip oluşturabilirse o şehir için geleceğe giden yolda her şeydir, ümittir. Herkes hasbelkader başkan olabilir ama bir başkan, ekibiyle beraber imza attığı icraatlarla geleceğe taşır kendini ve kent dokusunda ancak bu başkanların isimleri iz bırakır.
İşte tam da bu sebeple, bu süreçte adayların kendilerini tam anlamıyla ortaya koymaları gerekmektedir.
Ancak seçim takvimi nazara alındığında adayların kendilerini anlatmaya ne kadar zamanları kalacak meçhuldür.
Çünkü Yüksek Seçim Kurulu’nun takvimi doğrultusunda partiler adaylarını genellikle sürenin bitimine doğru açıklıyorlar.
Parti içi ince hesap kitap işlerinden olsa gerek ama partilerin içişlerinin bu taktiği bir bakıma ve aslında seçmeni cezalandırmaktan başka bir sonuç doğurmuyor.
Zira adayın belli olmasıyla sandık günü arasında kalan dar zaman diliminde adayın vatandaşa kendini anlatması mümkün olmuyor, olamıyor.
Bu durum belki adayların da işine geliyor olabilir.
Ancak haberciliğin temel kurallarından olan “ 5 N, 1 K”yı siyasete de uyarlamamız şart.
Vatandaşa anlatılmalı.
Vatandaş istemeli.
Belediye Başkan adayına sorulmalı:
Ne?..
Nerede?..
Ne zaman?..
Nasıl?..
Niçin?..
Kiminle?..
Basit bir şey değil, yaşadığınız yeri yönetecek başkan için oy vereceksiniz…
Kaşına, gözüne değil!
O zaman başkan adaylarının seçim takvimi aralığından çıkıp daha önce açıklanmasını istemek abes mi?..
Adayların projeleri ne?..
Ne zaman yapmayı planlıyor?..
Beldenin neresinde yapacak?..
Nasıl, hangi kaynakla yapacak?..
Neden yapacak?..
Kiminle yapacak?.. Teknik ekibi, danışmanları, saha kadrosu kimlerden oluşacak?..
Nasıl bir şehir yaratma peşinde olacaklar?..
Bir yıl sonrası değil, yirmi yıl sonrası için hayalleri ne?..
Vizyonu, misyonu?..
Bu ve uzatılabilecek soruların ne kadar önce cevaplanırsa o kentte yaşayanların daha sağlıklı bir değerlendirme yapmalarına olanak sağlanmış olmaz mı?..
Peki adaylar nasıl ve ne kadar sürede anlatacaklar kendilerini?..
Projelerini, kaynaklarını, zamanı nasıl kullanacaklarını, ekiplerini?..
Partiler, adaylarını YSK’nın takvimine göre “bitiş düdüğü çalarken” açıklıyorlar ya genelde. O yüzden belki de bu seçim takvimine YSK’nın tekrar el atması gerek.
Bilgi sahibi olmadan, tanımadan, değerlendirmeden, karşılaştırmadan, düşünmeden oy vermek; yaşadığın yere zarar vermek aslında.
O nedenle seçmenin bilgi sahibi olması, değerlendirebilmesi, adayların bu amaçla kendilerini her yönüyle anlatabilmeleri sağlıklı bir seçim için şart.
Peki bu husus bizde ne kadar önemseniyor?.. Başkan adayları, “başkan seçileyim görürsünüz yapacaklarımı” yaklaşımı içinde değil mi genelde bizde?
Ateşler yakıldı, kazanlar ısıtılmaya başlandı.
Ve artık isimler ortalıkta dolaşıyor ya…
Atsak elimizi kazanın içine: “Sen aday adayıysan şimdi” diye başlasak ve “velev ki aday oldun” desek ve eklesek “ne var proje dosyanın içinde, neyi nasıl, kimlerle yapacaksın” şeklinde bir soru yöneltsek…
“Kem küm şaralop burolup” cevabından öte ne duyabileceğiz?..
Bu mudur yerel siyaset?.. Bu kadar basit midir?..